GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
18 Ekim 2023 Çarşamba

Memleketin deniz feneri 'İzmir' olsa!

Fi tarihinden bir öykü…

Ama gerçek…

Yaşanmış dibine kadar…

***

Bildiğimiz bir savaş gemisi…

Birbirinin sırtından yuvarlanıp küpeştede patlayan…

Apartman boyu dalgaların kucağında…

Adeta bir ceviz kabuğu gibi…

Rotasına sadık kalmaya çalışıyor…

Görülmemiş bir fırtınanın esiri olan o geminin…

Üstelik bi’şanssızlığı daha var:

Sis nedeniyle 50 metre ötesi görünmüyor…

Çaresizliğin dibe vurduğu dakikalarda…

Nöbetçi bağırıyor:

“Işık, ışık… Sancak tarafında…”

Komutan gözetleme nöbetçisine sesleniyor:

“Dümdüz bize doğru mu ilerliyor, yoksa…”

Nöbetçi heyecanlı:

“Dümdüz bize doğru ilerliyor komutanım…”

Bu cevap…

Kaçınılmaz bir çarpışmanın ilk sinyaliydi…

Komutan, karşıya şu mesajı gönderdi:

“Çarpışacağız; rotanızı 20 derece değiştirin…”

Karşıdan gelen sinyal saç-baş yolduracak cinstendi:

“Siz rotanızı 20 derece değiştirin…”

Gemi komutanı çıldırmak üzereydi; karşıya gözdağı verdi:

“Ben komutanım; rotayı 20 derece değiştirin…”

Karşıdan gelen cevap adeta kara mizah örneğiydi:

“Ben deniz onbaşıyım, sizin rotanızı 20 derece değiştirmeniz daha iyi olur…”

Komutan iyice öfkelenmişti; hırsla emretti:

“Ben bir savaş gemisiyim; rotanızı 20 derece değiştirin…”

Karşı taraf ışıklarla işaret verdi:

“Ben de bir deniz feneriyim!”

…Ve savaş gemisi, yıldırım hızıyla rotasını değiştirdi…

***

Neden bu minik ama ve müthiş anlamlı öyküyle başladık?

Çünkü…

Önyargıların…

İnadın…

Bilgisizliğin…

Gereksiz efelenmelerin…

“N’ayır, N’olamazların…

Oyuncuları olmaya başladık bu güzel ülkede…

Oysa…

Bir garip deniz feneri bile olamıyoruz…

Ne kadar “ıssız” bir ülke haline geldik?

Aslında…

Basit bir “deniz feneri” bir gemi dolusu insanı kurtarabiliyor…

Yeter ki, kalbiniz istesin…

Denizden, karaya ayak basalım!

Mesela…

El ele verirse İzmir gibi bir şehir…

Bu güzel ülkenin…

Fırtınalardan uzak gelecek vaat eden…

Hepsinden önemlisi…

Başka kentlere örnek bir “deniz feneri” neden olmasın?

İzmir’in bugünkü “aydınlık” yüzü…

Buna muktedir(*) değil mi?

***

Bilgisayarımın ekranındaki haber…

Sıradan bir bilgilendirme değildi…

İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer…

Belediye yöneticilerine sesleniyor…

Geride kalan 4,5 yıllık görev süresine gönderme yapıyordu…

Dedi ki; “ilk söz” niyetine:

“Seçime giderken dört buçuk seneyi aklımdan geçirdim… Fena değildik; iyi iş çıkardık… Sayısız alanda öncülük yaptık…”

Durdu, soluklandı ve bugüne değin…

İzmir için hiç dile getirmediği bir kelime zincirini…

Bu kadim kentin gurur abidesi…

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin kubbesine bıraktı:

“Siz, biz, ben, sen bu dünyanın değişimiyle ilgili birçok şey yapabiliriz…”

Peki…

Neler yapacağız?

Nasıl yapacağız?

Sözü, Tunç Başkan’a bırakalım yine…

O anlatsın:

“İzmir efsanesini şöyle görüyorum: Tüm yöneticiler, birer küçük çarkın başında... Çarkların hepsi birbirini döndürüyor... Ben de o çarkın dişlisiyim... Hepimiz o büyük çarkın içerisindeyiz… Ne zaman egolarla karşılaşırsak o çarkın dişlisi olamıyoruz ve o doğal olarak büyük çarkı döndüremiyoruz…”

…Ve, Başkan Soyer, bu kadim şehrin…

Yeni bir hikaye yazmaya başladığını söylüyor…

Ve, ilk kez…

İzmir’in…

Neden Türkiye’nin deniz feneri olması gerektiğini dile getiriyor:

“Biz İzmir’den Türkiye’ye başka bir şey söylemeye başlıyoruz… (Başka bir siyaset mümkün) diyoruz… (Başka bir gelecek mümkün) diyoruz… Yaşadığımız bütün yoksulluk, sefalet, hayat pahalılığı bir kader değil… Başka bir hikâye mümkün! İzmir Türkiye’ye yeni bir deniz feneri olmaya muktedir(*)...”

***

Biraz açalım…

Geride kalan 4,5 yıl içinde Başkan Soyer’in…

İlk kez ve…

Bir nefeste söyledikleri…

Uzun süre konuşulacak kıvamdaydı:

“İnsanoğlunun en zor okuması, kendini okumasıdır… Kendimi seviyorum... Hayatı seviyorum… Doğayı ve insanları seviyorum... Memleketimi seviyorum… Geçmişle gelecek arasında bir köprü olduğumu da düşünüyorum… Mutlu ve umutluyum… Ayrıca, İzmir’in efsane olduğu bir gerçektir…”

***

Bitiriyoruz…

Fırtınada yolunu kaybeden ama “ıssız bir deniz feneri” sayesinde kayalara çarpmaktan son anda kurtulan bir savaş gemisinin öyküsünden nelere geldik… İyi ki, geldik… Şöyle bir düşünün! İzmir’den başka fırtınalı havada(!) Türkiye’nin yoluna, rotasına ışık tutacak kaç tane “deniz fenerimiz” kaldı ki? İyi ki varsın İzmir…

Nokta…

(*) Muktedir: Bir şeyi başarmaya, yapmaya, gerçekleştirmeye gücü yeten…

Sonsöz: “Üzülme sakın! Doğruysan zarar gördüm deme… Bil ki, iyiler mutlaka kazanır… / Hz. Mevlana…”