İzmir’in göbeğinden az uzakta…
Denize nazır…
Gündüzleri…
Dalgaların sırtına binerek denizden karaya…
Geceleri ise kentin ağaçlarını yalayarak karadan denize esen…
Mis kokulu meltemin eşliğinde gezeceksiniz…
İzmir’in Narlıderesi’ni…
Ve…
Özellikle de…
O narin kentin göbeğindeki…
Zamana meydan okuyan…
122 haneli “Yukarıköy”ünü…
Modern şehrin içinde bir vaha…
Vaha içinde özlenen bir “hayat”ın ta kendisi…
Ve…
O vaha ile flört eden 60 bin nüfuslu “Narlıdere” ilçesi…
Döneceğiz…
100 yıllara meydan okuyan…
O rüya gibi gıcır gıcır “Yukarıköy”e…
***
Anlatılmaz; yaşamak gerek!
Narlıdere’nin göbeğindeki o köy 300 yaşında…
Neler görmüş neler…
Korsan istilaları… İşgaller… Kurtuluşlar… Acılar… Zaferler…
350 yıllık “Yukarıköy” hepsini onuruyla yaşamış…
***
Zaman Tüneli’ne giriyoruz…
Duygulandıran…
Naif bir geçmişi var “Yukarıköy”ün…
Bir kısmı rivayettir ama…
Narlıdere’nin…
Akkoyunlu Devleti'nin yıkıldıktan sonra…
Anadolu'ya yerleşen Türkmen boyları tarafından…
Yukarıköy'de kurulduğu kesin…
Ağaç işlemedeki ustalıkları nedeniyle…
“Tahtacı” olarak anılan Türkmenler…
Yaklaşık üç asır önce Narlıdere'de yerleşik hayata geçiyor…
Tarihi Cemevi’nin yapımına başlıyorlar…
Ağaç işleme sanatının en iyi temsilcileri oldukları…
Cemevi'nin tavan süslemelerinden belli…
Hepsi…
Yıllara meydan okuyor…
***
“Yukarıköy”ü…
Yalnız İzmir’e değil…
Türkiye’ye kazandırma fikri…
Narlıdere’nin
Önceki Başkanı Abdül Batur’un, o bölgeyi…
Kentsel sit ilan edilmesini sağlayarak başladı…
Ardından…
Bölgenin restorasyon ve röleve projeleri hazırlandı…
İzmir Valiliği de kollarını sıvadı…
Tam da o dönemde…
Abdül Batur…
Konak Belediye Başkanı seçildi…
CHP’nin kıdemli siyasetçisi Ali Engin de…
Türkiye rekoru kırarak…
Oy patlamasıyla…
Narlıdere Belediye Başkanı koltuğuna oturdu…
O dünyalar güzeli kenti…
Parmakla gösterilecek bir ilçe yapmak için…
Söz vermişti; kolları sıvadı…
Restorasyonu tamamladı ve…
“Yukarıköy” bugünkü görünümüne kavuştu…
Aynı dönemde “Alevi Bektaşi Kültürevi” hizmete açıldı…
Ve dört yılda Türkiye’ye benzeri olmayan…
Ve dahi…
24 saat yaşayan…
“Kent içinde bir kent” olarak yeniden dünyaya geldi!
***
Adı güzel “Yukarıköy”…
11 bin metrekareye yayılan bir kentsel sit alanı…
122 bina restore edildi...
Tarihi alanın altyapısı baştan aşağıya yenilendi…
Peyzaj ve aydınlatma tek kelimeyle şahane…
Yaya yolu ve dinlenme alanları var…
Bütün sokaklara…
Kilit parke ve Arnavut taşları döşendi…
Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin’e sorarsanız…
Anlattıkları gurur veriyor:
“Yukarıköy’ü Açık Hava Müzesi haline getirdik… Artık her sokağı buram buram tarih kokuyor... Burası kültür sanat etkinliklerine de ev sahipliği yapıyor… İddia ediyoruz; Yukarıköy, yerelden kalkınmanın en önemli merkezlerinden birisi olacak… Nar bizim kültürümüzde bolluk ve bereket demektir... İnanıyoruz ki Narlı Mahallemiz sınırları içinde yer alan Yukarıköy de ilçemize bolluk ve bereket getirecek…”
***
Haydi, bakalım…
Türkiye’nin en güzel…
En çekici…
En anlamlı…
Açıkhava Müzesi sizi bekliyor…
“Yukarıköy”…
Bundan böyle…
Kültür Turizmi’nin İzmir’deki yeni rotası olacak…
Yemyeşil Çatalkaya Dağı ile…
Masmavi İzmir Körfezi’nin arasında…
Üç asırlık tarihi geçmişi yüreğinizde hissedeceksiniz…
Hava hala bahar gibi…
Bu satırları okuyorsanız…
Büyük olasalıkla…
Hafta sonu rotanız, Narlıdere “Yukarıköy” olacaktır…
Sessiz… Sakin… Unutulmaz…
Bir gün geçirmeye…
Ne zamandan beri “Hayır” diyorsunuz?
Nokta…
Hamiş: Kimi cebindeki parayı “hazine” zanneder… Bazıları da…
Sevginin “en büyük hazine” olduğunu savunur… Aslında en büyük zenginlik yaşadığınız, doyduğunuz, sevdiğiniz ve aşık olduğunuz yerdir… Narlıdere’nin hazinesi “Yukarıköy”, şarkıları hatırlatırcasına (Karda açan bir çiçek) gibi… Ya da (Çölde yağan yağmur) gibi…
Sonsöz: “Dünyada tutkulu olmaksızın başarılmış hiçbir büyük şey yoktur… / Friedrich Hegel – Alman Filozof…”