GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
3 Ekim 2012 Çarşamba

Küreselleşen kapitalizmin yeni dünya düzeni

Bugün insanlığın yaşamakta olduğu büyük acıların nedeni, kapitalist sistemin şeyler arası ilişkiye dönüştürdüğü insan ilişkileri ve metalaşan insandır.
Kapitalist sistemin iktidar yetkilerini tek bir iktidar zümresinde toplamak ve yeryüzünü tek merkezden yönetmek amacıyla oluşturduğu küresel politikalar, ‘yeni dünya düzeni’ adı altında insanlığa vahşice dayatılıyor.
Kapitalistler, yaklaşık olarak bundan 3000 yıl önce, “Tek Ölçü, Tek Tanrı” anlayışıyla başlayan ‘tekleşme’ sürecinden esinlenerek kurmakta oldukları yeryüzü egemenliğinin son aşamasında, nihai hedefe varmak için günleri değilse de, yılları sayıyorlar.
 
Mülkiyet toplumlarında yükselen Kapitalizmi mümkün kılan iki temel unsurun kıt kaynaklar ve pazar olduğu herkesin malumudur. Sistemin sürdürülebilirliği, kapitalistlerin üretim araçlarının mülkiyetini ellerinde tutmalarına, kıt kaynakları yönetmelerine ve pazarların sürekli genişlemesine bağlıdır. Finans kapital, üretim, tüketim, yeniden üretim sarmalında üretim ilişkilerini ve pazarı yönlendirir.
Bu üretim tüketim sarmalında insanın metalaştığını fark eden Marx’ın, ‘şeyler arasındaki nesnel piyasa ilişkileri’nden kaynaklı “meta fetişizmi” tartışmasını başlattığını biliyoruz. Günümüzde bu ilişki, bilişim teknolojileri sayesinde ters yüz edilerek, sanal kimlikler ve sanal ilişkiler üzerinden insan odaklıymış gibi gösterilmektedir. Kredi kartı, internet bankacılığı gibi..
Doğal kaynakların zenginliği ve pazarın genişliği kapitalizmin gelişmesinde belirleyici unsurlar olduğundan, kapitalizm, ortaya çıktığı Avrupa’da değil de, zengin bir kıta olan Amerika’da hayat bulabilmiş ve gelişmiştir.
Kapitalist sistemin doğası gereği, Kapitalistler şimdi de gözlerini yeryüzüne dikmiş bulunuyorlar.
 
Modernitenin ve pozitivist düşüncenin kapitalizmin ilerlemeci ve gelişmeci karakterini oluşturduğu gerçeği, Ortodoks solun göz ardı ettiği bir gerçek olarak sıklıkla sosyalizmi kapitalizmin kulvarına çekmiştir.
Gelişme ve ilerleme: Bu iki kavramı hayatımızın merkezine getiren kapitalizmdir. Kapitalistler, son birkaç yüzyıl içinde, bütün insanlığı ilerleme ve gelişme manyağı yaptılar. İlerleme ve gelişme uğrunda başımıza gelmeyen kalmadı. İnsanın değeri, ilerleme ve gelişmeye feda edildi.
 
Yeryüzünü kaplayıncaya kadar gelişen ve ilerleyen kapitalizm, geldiği yeni aşamada ilerleme fikrini terk etmiş bulunuyor. Varsayılmış doğrusal bir hareketle sürekli ileri doğru gitmek fikri ve Kartezyen bilim anlayışı artık terk ediliyor.
Belirsizin bilimi, Bilişim ve Postmodern düşünce, yeni dünya düzeninin entelektüel yapısını oluşturuyor.
Kapitalizm ve Marksizm, diğer bir deyişle sağ ve sol, Modernite sonrası düşünme yöntemini yeniden yapılandırıyor. Postmodern dönem düşüncesi, üretim değil, tüketim ve gösteri toplumu üstüne inşa ediliyor.
 
Yeryüzünün pazar, bütün bir insanlığın müşteri olduğuna inanan kapitalistler, üretimin ve tüketimin kitleselleşmesi sonucu, devletleri, milletleri ve sınırları ayak bağı gibi görmeye başladılar. Yeni dünya düzeninde e-devlet ile tam olarak amaçlanan, sınırları kaldırmak ve bütün devletleri sanal bir kimliğe büründürerek tek merkezden kontrolünü sağlamaktır.
Kapitalistler nihai hedeflerine ulaşmak için dünyayı kapitalizmin metropollerinden yönetmeye imkân sağlayacak ‘yeni dünya düzeni’ni bu nedenle oluşturuyorlar. Küreselleşen kapitalist düzenin “Büyük Ortadoğu Projesi”ni de bu gelişmelerin ışığında değerlendirmek gerekiyor.
 
Kapitalizm 500 yıllık geçmişinde yaşadığı her büyük dönüşümde insanlığa tarifsiz acılar yaşattı. Sadece iki dünya savaşında, orta büyüklükte iki ülke nüfusu yok oldu.
Bugün, kapitalizmin geldiği yeni aşamada, insanlık bir kere daha çok ağır bedeller ödemeye zorlanıyor.
Tarihsel bir sistem olarak kapitalizmin varlığını sürdürmesi veya yok olması, geldiği son aşamada, sistemi yeniden inşa etmesine ve yeniden yapılanırken yarattığı krizlerin altında kalarak çökmemesine bağlıdır. Bu nedenle, ‘ölüm kalım’ mücadelesi veren kapitalist sistemin iktidar odaklarının çok acımasız olacağını öngörmek gerekir.
 
‘Yeni dünya düzeni’ dedikleri globalizasyon, kapitalistlerin yeryüzünü teslim alma girişiminden başka bir şey değildir. Ya dünya onların olacak, ya da tarihten silinecekler.
Küresellikten enternasyonalizm çıkarmaya çalışan sosyalistler, bu tuhaf durumu görmezden gelerek kapitalistlerin değirmenine su taşımayı sürdürüyorlar.
Küreselci çarpık sol anlayışın Türkiye uzantıları da, ortak düşman “Birinci Cumhuriyet”e karşı AKP’yi tam bu nedenle destekliyorlar.
AKP’yi destekleyen Müslümanlara gelince, dilerim “abdestli kapitalizm” üzerine düşünmek için fırsatları olur.
 
CHP, İkinci enternasyonali yeniden okumak ve yeni bir dille yeniden söylemek için yapılan çalışmalara umarım uzak durmuyordur.
Sosyal demokrat düşünce artık o bildiğimiz yerde durmuyor. Kavramlar değişti. İş ve emek kavramları yeniden tanımlanıyor. İlerleme ve gelişme kavramları tartışılıyor. Modernite sonrası konuşuluyor.
CHP, yeni dünya düzeninin neresinde yer alıyor? CHP’ye oy verenlerin bunu bilmek hakkı olmalı.