GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
15 Ağustos 2011 Pazartesi

Kocaoğlu’nun ‘yokum’ açıklaması!

Başbakan Erdoğan’ın partisinin 10. kuruluş yıldönümünde yaptığı ‘terörle mücadele’ konuşmasını beğendim.
Türkiye’de ‘Kürt sorunu vardır’ diyerek beş yıl önce Diyarbakır’da Başbakan düzeyinde soruna isim koyan Erdoğan’ın sonrasında kucağında bulduğu ‘Kürt açılımından’ da istediği sonucu alamaması, etnik Kürt siyasetinin yanı sıra bölücü örgütün de ‘açılım fırsatçılığı’ yapmak suretiyle azması gelinen noktayı açıklamaya yetiyordu aslında.
Mübarek Razaman’da bile çocuklarımızı şehit ediyorlar, bıçak kemiğe dayandı, ramazandan sonra harekete geçeceğiz. Bunun faturası ağır olacak’ diyen Erdoğan’ın özellikle ‘terör’ konusundaki kararlı duruşu geç kalınmış bir tavır olmasına karşın takdire şayandı.
Bayramdan sonra atılacak adımları merakla bekliyorum.
Umarım ‘çıraklık dönemindeki’ gibi Kuzey Irak’a bir haftalık kara operasyonuyla sınırlı kalmaz atılacak adımlar.
Ve de devletin kararlı duruşuyla sapla saman ayrılır.
Umarım yeniden OHAL geri getirilmez mesela…
Ya da özel birlikler üzerinden masum Kürt vatandaşları zarar görmez umarım atılacak adımlardan. Geçmişten ders alınarak atılacak kararlı adımlarla bu işin çözüleceğini düşünüyorum.
*
AK Parti’nin Bayraklı Arena’da düzenlediği 10. yıl iftarına katıldım.
Yasaklanan havai fişeklerden sadece birinin Ramazan topu niyetine patlatılması, iftar duasında Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının ruhlarına okunması, şatafattan kaçınılmakla birlikte binlerce kişinin katılımıyla gövde gösterisine dönüşen toplantıdan ilginç notlar çıkardım. Bakan Egemen Bağış’ın uzun tuttuğu konuşması iftar sonrası gevşeyen teşkilatı bir miktar sıksa da İl Başkanı Ömer Cihat Akay’ın üzerinde çalışıldığı izlenimi veren konuşmasını beğendim.
Bazı vekiller gibi masa masa dolaşmasam da partinin mental olarak kongre sürecine girdiğini gözlemledim.  Delegenin önem kazandığı, sade üyenin hatırının sorulduğu kongre süreci partideki iç çekişmeyi de arttırmış görünüyor.
Bornova teşkilatının ağırlıklı olduğu bir masadaydım.
2014 seçimlerinden önceki belki de son kongre olan bu yarışın kazanılma ihtimali bulunan Bornova özelinde bile büyük bir mücadeleye sahne olacağı kanaatiyle kalktım masadan.
İlçe Başkanı Hüseyin Özkan hem il, hem vekil hem de ilçe dengesinde üstün gibi gözükse de rakip cephenin de yabana atılır tarafı yok.
Özkan’a yakın yapı kendisinden emin gözükse de Milletvekili Nesrin Ulema’nın, İl Genel Meclis Üyesi olan ağabeyi üzerinden kongre sürecinde muhalif hareketi destekleyeceği konuşuluyor. Ulema’nın ‘ağabeyi’ üzerinden topa girmesiyle de ilçe siyasetine başka vekillerin de karışması olası…
Bu denklem sadece Bornova’da değil pek çok metropol ilçede var. Bayraklı’da, Konak’ta, Buca’da, Karabağlar’da da yoğun kulis faaliyetleri göze çarpıyor.
Kulis faaliyetleri özellikle yerel seçimlerde kazanılma ihtimali yüksek olan ilçelerde yoğunlaşıyor. 12 Haziran genel seçim verilerine göre AK Parti’nin önde ya da CHP’ye yakın olduğu ilçelerde özellikle potansiyel adaylar üzerinden gelişen kongre mücadelesi parti içi rekabet açısından izlenmeye değer olacak. Tabi ki genel merkezden doğrudan bir müdahale olmazsa… İktidar partisindeki demokrasi kültürü hakim iradenin dışında bir gücün desteklenmesini olanaklı kılmıyor.
Özetle Başbakan Erdoğan ne derse, kimi işaret ederse o oluyor.
Erdoğan da İzmir gibi özel proje yürüttüğü bir kentte kongreler yüzünden yaşanacak olası bir kamplaşmayı/kırılmayı istemez.
Ve de daha önce il kongrelerinde olduğu gibi ya birini işaret eder ya diğerini adaylıktan çeker. İlçelere bile müdahil olursa şaşırmam.
*
Gelelim CHP’nin gündemine…
Genel merkezdeki operasyon beklentisi İzmir’i de sardı. İzmir siyasetindeki sıcak gelişmeler yüzünden zor bir dönem geçiren Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel’in de ‘görevden alınacaklar’ listesinde olduğu yorumları yapılıyor kulislerde.
Başkan Kocaoğlu’nun ‘2014’te yokum’ açıklamasına ve de İzmir’deki başkanlar krizinde taraf olan Yüksel’in ‘Gürsel Tekin ve Volkan Canalioğlu’nun gelişi ile birlikte’ by-pass edilmiş olmasından mütevellit bu yorumlar, özellikle muhalif başkanlar cephesinde ‘kuvvetle muhtemel’ bulunuyor.
Yüksel’in koltuğunu koruması halinde bile İzmir’den başka bir ismin daha MYK’ya alınacağı Kocaoğlu’yla kavgalı PM Üyesi Susam’ın yanı sıra ‘ulusalcı kesimin’ önemsediği Birgül Ayman Güler’in ‘şanslı’ isimler olduğu kaydediliyor.
MYK listesinde adı geçen diğer İzmirliler(!) ise ‘AİHM Yargıcı Rıza Türmen, Erdal Aksünger, Aytun Çıray ve Rahmi Aşkın Türeli…
Genel Merkez’in İzmir’deki başkanlar krizinde yıprandığı iddia edilen Yüksel’i devre dışı bırakması halinde bu isimlerden bir ya da ikisini ‘MYK Üyesi’ yapmasına kesin gözüyle bakılıyor.
 
Gelelim Kocaoğlu’nun ‘Yokum’ açıklamasına…
Çin seyahati dönüşü ayağının tozuyla ‘parti grubunda yaptığı’ bu açıklama hala İzmir siyaset gündeminin tepesindeki yerini koruyor.
Kocaoğlu’nun biraz da özeleştiri yaparak ‘İçinizde 2014’te aday olmayacak biri varsa o da benim’ sözü ona karşı bayrak açan ilçe belediye başkanları cephesinde zafer havası yaratmış durumda.
Sadece isyankar başkanlar cephesinde mi…?
Bazı isyankar başkanların da aralarında bulunduğu potansiyel Büyükşehir adayları cephesinde de hatırı sayılır bir ‘rahatlama’ yarattı bu sözler. 
CHP’den aday olmayı düşünen bazı isimlerin bu açıklamadan sonra 2014 yol haritasını çıkarmaya başladığı, kulis çalışmalarını hızlandırdığı kaydediliyor.
Aziz Başkan’ın aradan çekilmiş olması bu iki cephede ‘sevinçle’ karşılanmış olsa da Büyükşehir bürokrasisinde şok etkisi yarattı.
Taşları yeniden dizayn edilen Büyükşehir’de ‘2,5 yıl sonra yokum diyen bir başkanla’  çalışmanın/yürümenin zorluğunu en iyi bürokratlar bilir çünkü.
Ve bürokratların önemli bölümü (Arsenik krizi sürecinde olduğu gibi) bir süre sonra potansiyel adaylar hatta rakip partinin olası adaylarıyla dirsek temasına başlayacaktır. Pek çok bürokrat için aslolan ‘koltuğunu korumak’ ya da yükseltmektir çünkü. Bir sonraki dönem yokum diyen bir başkanın arkasında durmak, altındaki koltuğun gitmesi anlamına gelebilir. Memur bürokrat için de bu çalışma hayatının sonu demektir.
Sadece bürokrat dünyasında değil ‘İzmir’in sivil toplum’ dünyasında da ‘şok’ etkisi yaratan bu açıklamanın Kocaoğlu tarafından ‘doğrulanmaması’ da ilginç bir nokta.
Açıklamanın basına kapalı grup toplantısında 20’ye yakın belediye başkanı, 100’ün üzerinde CHP’li meclis üyesi önünde yapılması bu açıklamaya resmiyet kazandırmaya yetmiyor.
Seferihisar ziyaretinde gazetecilerin ısrarlı sorularını ‘Grupta konuşulan grupta kalır’ sözleriyle geri çeviren Başkan Kocaoğlu’nun yakın çevresine ‘Bu açıklamayı zamansız yaptım galiba’ dediği duyulmuştur.
Belki de Kocaoğlu bu açıklamayı ‘siyasi taktik’ icabı yapmış, parti içi krizde önemli bir hamle olarak değerlendirmiştir.
Belki de Kocaoğlu’nun ‘yokum’ demesiyle aralarında en az üç potansiyel Büyükşehir adayı olan ‘isyan cephesi’ çözülecek, her bir potansiyel aday kendisini CHP’nin adayına dönüştürmek için isyan cephesinden ayrılacaktır.
‘Yokum diyen’ Kocaoğlu da isyan cephesindeki çatlaklardan yararlanarak kontrollü adımlarla yola devam edip il/ilçe kongrelerinde yeniden etkin olmanın yolunu arayacaktır.
Bu açıklamanın gelinen noktada Kocaoğlu’nun iç dünyasını yansıtması kadar siyasi bir taktik icabı yapılmış olması da mümkündür yani.