GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
1 Ağustos 2011 Pazartesi

İsyan ateşi söner mi?

Yaz, kavurucu sıcağını arttırırken ülke ve kent siyasetinin tansiyonu da yükselmeye devam ediyor. Bir yanda Ankara’ya isyan eden askerler öbür yanda İzmir’de isyan eden başkanlar.
İsyan ateşi yaz sıcağı dinlemiyor.
Bıçak kemiğe dayanınca olanın önüne geçilmiyor.
Askerlerin bundan sonra hangi adımı atacakları, hükümetin nasıl bir tavır sergileyeceği merakla beklense de Türkiye’nin olan bitene tepkisi oldukça ilginç.
Piyasalarda deprem yaratması beklenen askeri kanadın istifası beklenen etkiyi göstermedi. Bunda Türkiye’nin sermaye yapısının hükümetle paralelliğinin etkisi büyük…
Piyasaların hakimi hükümete yakın isimler çünkü…
Diğer devlet kurumları desen…
Onlar çoktan ‘teslim’ olmuş ya da alınmıştı.
O nedenle TSK’nın isyanı cılız kaldı.
TSK’nın bundan sonra atacağı adımlar derken…
Umarım darbe ya da muhtıra benzeri bir girişim söz konusu olmaz.
Çünkü en iyi darbe en kötü demokrasiden daha kötüdür.
TSK’nın öncelikli yapması gereken en yarım asırlık özeleştiridir.
Asli görevini unutup siyasete, ülke yönetimine yön tayin etmeye çalışan TSK, kendi kazdığı kuyuya düşmüştür bugün.
Karşı tarafın yaptığı da kesinlikle doğru değildir.
Kamuoyunun olan bitene ‘28 Şubat’ın intikamı ya da rövanşı mantığı’ ile yaklaşması ‘karşı tarafın’ yani hükümetin adımlarını zaten soru işaretleriyle doldurmaktadır.
Devlet kurumları arasında ‘kan davası’ yaratacak bu adımların kısa, orta ve uzun vadede Türkiye’ye bir katkısı da olmayacak, aksine zararı olacaktır.
Bu nedenle TSK yarım asırlık belki de bir asırlık özeleştiri yaparken hükümet ve çevreleri de düne iliştin özeleştiri yapmalı, ‘bizim asker, bizim polis’ mantığından uzaklaşıp Türkiye’nin silahlı kuvvetleri mantığını öne çıkarmalıdır.
*
Gelelim İzmir’deki isyana… Yaklaşık 1 ay önce ‘isyan ateşi’ yakan İzmir’in ilçe belediye başkanları Büyükşehir Belediyesi’nin kendilerine yönelik tutumunu gözler önüne serdi.
Büyükşehir’de gerek başkan gerekse bürokrat düzeyinde dışlandıklarını hatta engellendiklerini dile getiren ilçe belediye başkanları kısa sürede hem kamuoyu yarattılar hem de ciddi anlamda taraftar topladılar.
Başlangıçta 8 olan sayı bugün 14’e dayandı.
Hareketin merkezinde Kocaoğlu’na ve de Büyükşehir bürokrasisine isyan olunca Balçova, Urla, Gaziemir gibi ilçelerin başkanları isyan ateşinden uzak durdu.
Balçova ve Urla’yı anlamak ‘ekipsel duruş’ açıdan mümkündü.
Gaziemir ise ilçesine aldığı Büyük yatırımlara olan saygısını ortaya koydu bu süreçte. Kocaoğlu ile ilişkileri belki de en iyi olan ilçe belediye başkanlarından biri olan Halil İbrahim Şenol, geçen yıl yaptığı ‘Amerika ile kavga etmem’ duruşunu muhafaza etti. Amerika’dan kasıt Büyük Başkan Aziz Kocaoğlu idi tabi ki.
Narlıdere Belediye Başkanı Batur’un güçle savaştığı zaten görülmüş şey değildi.
Güzelbahçe’nin de Kocaoğlu ile sorunu yoktu.
Ancak İzmir’in en büyük ilçeleri olan Konak, Karşıyaka, Karabağlar, Buca, Bornova, Bayraklı, Çiğli gibi metropol ilçeler Kocaoğlu’nun bürokratik engellerine karşı isyan bayrağını açmıştı.
Geçen yıl bir toplantı sırasında Kocaoğlu’nun salondan kovduğu Menderes Belediye Başkanı Ergun Özgün harekete en başından beri destek veriyordu. Kocaoğlu ile sorunlarını bir türlü çözemeyen Menemen’in Başkanı Tahir Şahin ikinci toplantıda isyan ateşine destek vermek için hareketin içinde yerini aldı.
Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür zaten hazırdı.
Bir sonraki dönem Büyükşehir’e namzet gösterilen ilçelerden biri olan Yavaş Şehir’in mimarı, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de harekete katılması sürpriz değildi. Kocaoğlu’nun Soyer’e taa EXPO sürecinden tepkili olduğu biliniyordu çünkü.
30 ilçeden oluşan Büyükşehir’in yarısına ulaşan nüfus baz alındığında ise neredeyse yüzde 80’ine denk düşen isyan cephesi, Büyükşehir’den beklediği ilk ‘tavizi’ bürokrasi değişimi sırasında gördü.
*
Büyükşehir’e yönelik tepkinin altında yatan bazı bürokratların görevlerinden uzaklaştırılması başkanları tatmin etse de bazılarının daha da yetkilendirilip Büyükşehir bürokrasisinin tepesine çıkarılması ‘tatmin’ duygusunu törpülüyordu.
İlçe Belediye Başkanları son toplantısını Gümüldür’de gerçekleştirdi ve telefonu kaldırıp Kocaoğlu ile görüştüler.
Randevu istiyorlardı Büyük Başkan’dan…
İsyan ateşinin yanmasına neden olan sorunları rapor halinde sunmak istiyorlardı.
Kocaoğlu’nun talebe sıcak baktığı ancak randevu için gün ve saat vermediği öğrenildi. Ama Başkan Kocaoğlu’nun medyaya yaptığı, ‘herkes işine baksın, kendine baksın, özeleştiri yapsın’ tavrından bir miktar uzaklaştığı her geçen gün büyüyen hareketi tanımayı dahası isyankar başkanları dinlemeyi düşündüğü belirtiliyor.
Bu gelişmeden sonra, Temmuz sıcağında başlayan isyan ateşi Ağustos sıcağında sönmesi beklenebilir.
Burada iş hem ilçe belediye başkanlarına hem de muhatapları Kocaoğlu’na düşüyor.
Son meclis kararında olduğu gibi isyan hareketi başlatan ilçelerin reklam gelirleri ve yetkileri elinden alınmak suretiyle, ‘sen misin isyan eden’ tavrını sürdürürse Kocaoğlu, görüşme tıkanabilir.
Şu anda komisyonlarda olan karar meclisten geçerse, isyankar başkanlar pek çok cadde ve sokaktaki yetkisini kaybetmiş, en önemli gelirleri olan ‘tabela’ vergilerini Büyükşehir’e kaptırmış olacak.
Muhabirlerimiz Fatih Yapar ve Can Özlü hem ilçe hem de Büyükşehir cephesinden verdikleri sıcak haberlerle sizleri/bizleri aydınlatmaya devam ediyor.

Gelişmeleri egedesonsoz.com’dan izlemeye devam edin…