Bir süredir elim klavyeye, kaleme gitmedi. Bir çeşit yılgınlık, bıkkınlık haliydi benimkisi.
’‘Kimin umurunda’’ başlıklı yazıda tıkanıp kaldım. Neyin/kimin mücadelesini verdiğimi anlamaya çalıştım bir süre.
Bir çeşit iç yolculuğa çıkıp, ofisteki yoğunluğumu bahane ederek üç-beş gün nadasa çektim kendimi.
Neler oldu, neler bu arada’…
Güzel ülkemde ve güzel İzmir’’de’…
AKP yüksek yargıyı tasfiye/dizayn etmek için hazırladığı süslü anayasa paketi üzerinden yükleniyor ’‘evet’’e’…
Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP ise kucağında bulduğu pakete direnirken, içeriğine çok inanmasa da, AKP’’nin yıpranmışlığı, kendilerindeki tazelenmişlik nedeniyle beklenenin üzerinde rağbet görüyor. Çok değil, 3-5 ay kadar önce Baykal’’ın yumurta, taş yağmuruna tutulduğu Van’’da 25-30 bin kişilik miting yapıyor mesela Kılıçdaroğlu’…
Başbakan’’ın düşünmeden girdiği ’‘soy-sop’’ polemiği CHP açısından siyasi meyveye dönüşmeye başlıyor.
MHP ise ’‘PKK’’nın ateşkesi, terörist başı Öcalan’’la hükümet arasındaki görüşmeler’’ üzerinden ’‘evet’’ cephesini AKP-PKK şer cephesi olarak deşifre etmenin peşinde.
Ve MHP Lideri Bahçeli ilk kez çok doğru bir hamle, çok doğru bir tespit yapıyor tabanına salça olan Erdoğan’’a karşı.
Gerçek gündemlerimizden fersah fersah uzaklaştığımız, ’‘evet-hayır’’ kıskacına sıkıştığımız bu günlerde liderlerin satranç maçındaki hamleler de giderek sertleşiyor.
Tehlikeli hamlelerle maçta sona yaklaşılıyor.
Bahçeli’’nin AKP-PKK hamlesi mesela’… Doğrudan ’‘şah-mat’’ durumu... Çünkü gelinen noktada Öcalan’’la görüşenin, PKK ile anlaşanın kim olduğu önemli değil. İster Başbakan’’ın bizzat kendisi isterse görevlendirdiği bir MİT ajanı olsun’… Önemli olan PKK’’nın şu anda ’‘silah’’ bırakması ve bunun zamanlaması’…
Terör olaylarının yaşanmasını kimse istemez. Tabi ki PKK silah bırakmalı. Tabi ki ’‘barış’’ tesis edilmeli. Analar/babalar/çocuklar ağlamamalı’…
Ama terörün can aldığı, şehit cenazelerinin ardı ardına toprağa verildiği, hükümete karşı toplumsal muhalefetin çığ gibi yükseldiği süreçte, daha bir ay kadar önce, Başbakan Erdoğan kürsüden bağıra çağıra, ’‘Neden şimdi?’” sorusunu sormuyor muydu?
Güya PKK’’nın dahili ve harici kesimlerce yönlendirildiğini, açılım ve referandum sürecini baltalamak için kan döktüğünü söyleyen/ima eden Sayın Başbakan değil miydi?
Sayın Başbakan’’ın ’‘Neden şimdi?’” sorusu gün için ne kadar anlamlı ve doğru ise MHP Lideri Bahçeli’’nin de bugün sorduğu ’‘gizli ittifak’’ sorusu da bir o kadar anlamlı ve de manidardır.
İktidar partisi AKP ve PKK ya da onun siyasi uzantıları arasında doğrudan/dolaylı bir anlaşma yapılmış mıdır, yapılmamış mıdır?
Referandumun ’‘evet’’ cephesinde AKP ile birlikte PKK ya da onun siyasi uzantısı BDP var mıdır, yok mudur? Bugünkü manzaraya bakarsanız ’‘evet’’ cephesinde AKP ve PKK açıkça olmasa da görünen köy gibi’…
Erdoğan’’ın şiddetle inkar ettiği bu ittifak iddiasının sağlaması 12 Eylül akşamı Diyarbakır’’ın, Hakkari’’nin, Kadifekale’’nin oy rengiyle ortaya çıkacaktır.
Bir anda tırmanan terör olayları karşısında dün ’“Neden şimdi?’” sorusunu soranların gelinen noktada giderek ayan beyan ortaya çıkan ve ’‘şuyu-u vukuundan beter’’ bu ittifak söylentisine, devlet ciddiyetine yakışır yanıtlar vermesi şarttır.
Ağzından salyalar/tükürükler saçarak, ’‘Şerrefsiz’’ küfrü savurarak bu durumdan kurtulamaz, paçayı sıyıramazlar.
***
İzmir’’de ise değerlendirme gerektirecek en sıcak olay 79. Enternasyonel Fuar açılışında yaşananlar’… Hükümet kanadını temsilen açılış davetine icabet eden Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün protesto edildi. Kılıçdaroğlu ile birlikte alana giren CHP örgütü, Sanayi Bakanı Ergün’’ü yuhaladı, ıslıkladı.
Bu durum en çok İzmir’’in ’‘nazik’’ başkanı, törenin ev sahibi Aziz Kocaoğlu’’nu üzdü, çileden çıkardı.
İzmir Valisi Cahit Kıraç’’tan bile daha çok üzüldü Kocaoğlu.Ve soluğu bir anda kürsüde alıp, AKP’’li Bakan’’ı protesto eden CHP örgütüne hadlerini bir güzel bildirdi!
Kimilerine göre ’‘tam yerinde, şık, İzmir’’e yakışır’’ bir hareketti Kocaoğlu’’nun yaptığı.
Kimilerine göre ise aşırıya kaçan, kabak tadı veren bir tepkiydi.
Tabi ki olay Kocaoğlu’’nun ev sahipliğinde yaşanıyordu. Tabi ki orası Kocaoğlu’’nun da dediği gibi miting alanı değil fuar alanıydı.
Ama gerek CHP örgütünün gerekse de açılışa katılan İzmirlilerin Bakan Ergün’’ün adı okunduğu anda ıslıklaması, yuhalaması ’‘sağlıksız bir düşüncenin’’ ürünü olacak kadar ağır bir tepki değildi.
Aziz Başkan’’ın, ’‘sağlıksız düşüncenin ürünü’’ olarak nitelendirdiği bu tepki, AKP’’nin 9 yıllık iktidarı boyunca imbiklerden defalarca süzülmüş, dinlendirilmiş, netleşmiş bir doğal refleksti aslında.
Ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu’’nun önünde örgütünü bu derece aşağılamak/fırçalamak CHP’’li bir başkana yakışmadı.
Çünkü Bakan Nihat Ergün de bilir ki İzmirli kendisini protesto edecek kadar tanımaz.
Ama İzmirli Ergün’’ü bakanlığa taşıyan/atayan Başbakan Erdoğan’’ı iyi tanır. Ve Bakan Ergün’’ü görünce onu o koltuğa oturtan Başbakan Erdoğan’’ı görür İzmirli.
Aslında tepkisi Ergün’’ün nazarında Erdoğan’’adır. Bunu Ergün de bilir, Erdoğan da’…
Başkan Kocaoğlu’’nun bilmemesi, anlamaması garip geldi bana.
Bu tepkinin birçok nedeni vardır. Gavur İzmir imasıyla başlayan tanıdık bildik bir hikayedir aslında.
Kocaoğlu da ’‘Arsenik, KİK’’ gibi süreçlerde yaşamıştır bu tepkiyi şekillendiren süreçleri’…
Ama ’‘ev sahipliği’’ tutmuştur dünkü törende, Anadolulu yanı öne çıkmış, İzmir’’e ilk kez programlı gelen Genel Başkan Kılıçdaroğlu’’nun yanında/önünde parti örgütünü ’‘fırçalamakta’’ beis görmemiştir Aziz Bey.
Ne diyelim’…
Sayın Başkan’’ın yoğurt yiyişi işte’…
Ben de olsam onun yerinde bu duruma mutlaka bir tepki gösterirdim.
Ama bu cümlelerle, bu ses tonuyla değil’…