GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
19 Ağustos 2010 Perşembe

Sav neden geliyor?

 
CHP Genel Sekreteri Önder Sav’’ın ani İzmir programı parti kulislerini hareketlendirmeye yetti. Genel Sekreter Sav’’ın ’‘durup dururken’’ aniden İzmir’’e gelişine anlam yüklemeye çalışanlar var. Bazı kesimler bu ziyaretin geçen hafta 4 gün boyunca kentte kalan, Çeşme Ilıca’’daki otelin kral dairesini mesken tutup adeta siyasi karargaha dönüştüren Eski Genel Başkan Baykal’’a nazire olduğunu düşünüyor. Hatta daha da ileri gidenler Sav’’ın Baykal’’a karşı gövde gösterisi yapmayı amaçladığını bile konuşuyor.
Ziyaretin perde arkası bu türden parti içi siyasi adımlara sahne olabilir.
Ama Genel Sekreter Sav’’ın İzmir ziyaretleri hep böyle olmuştur.
Gerekmedikçe kente gelmeyen Sav’’ın geçen yıl, seçimden hemen sonra yaptığı iki günlük İzmir programını hatırlayınız.
Neredeyse tüm belediye başkanlarını makamlarında ziyaret etmiş, ’‘genel başkan gibi’’ karşılanıp aynı coşkuyla uğurlanmıştı.
Hatta Eski Genel Başkan Baykal’’la arasındaki sorunların başlangıcı olarak Sav’’ın iki günlük İzmir programı gösterilmişti.
Baykal, İzmir’’de ’‘genel başkan gibi’’ karşılanan genel sekreterini kıskanmış, İzmir il kongresi süreci de bu nedenle ikili arasında ciddi bir rekabete sahne olmuştu.
Sonuçta genel başkanlık koltuğunda oturan Baykal, kongre süreci boyunca alt edemediği Genel Sekreteri’’ni son düzlükte yola getirmiş, Sav’’ın adayı Nalbantoğlu’’na adaylıktan el çektirip, 78 yaşındaki Ekrem Bulgun’’u il başkanı olarak atamıştı.
Anlatmaya çalıştığım şu’…
Sav ve Baykal söz konusu olduğunda İzmir çoğunlukla sorun olmuştur. Beş yıl önce Ekrem Bulgun’’u birlikte aday gösteren ama seçtiremeyen ikili, Selçuk Ayhan’’ın zaferiyle sonuçlanan kongreden sonra İzmir konusunda ayrı düşmeye başlamıştı. Kemal Karataş’’ın İl Başkanı seçildiği 2008’’de Genel Sekreter Sav, Baykal’’ın adayı Karataş’’ı ’‘gönülsüz’’ desteklemiş, cebine koyduğu 500 delege imzasına rağmen onunla hiçbir zaman barışık olamamış hatta ’‘Karataş il başkanı olduğu sürece İzmir’’e gelmem’’ bile demiştir.
 
Sav ve Baykal arasındaki en büyük İzmir kavgası ise son kongre sürecinde yaşanmıştı. Mahallelerde başlayıp, ilçelere sıçrayan çatışma, kimi ilçelerde (Buca, Bayraklı, Bornova gibi) bıçak sırtı geçen seçimler, genel başkan eliyle yapılan ’‘naylon üye takviyesi’’, genel merkez eliyle iptal edilen mahalle delege seçimleri’’ derken savaşı meydanda kazanan isim Genel Sekreter Sav olmuştu.
Savcı Sayan’’ın, Mehmet Ali Susam’’ın, Selçuk Ayhan’’ın, Yılmaz Ateş’’in, Canan Arıtman, Ahmet Ersin gibi milletvekillerinin Baykal cephesindeki çalışmaları yeterli olmamış, A. Rezzak Erten önderliğindeki Sav ekibi İzmir’’in ilçelerinde kesin bir zafere imza atmayı başarmıştı.
Kimi yerde ’‘Bornova, Konak, Buca gibi’’ belediye başkanları da Baykal adına topa girmiş ama Sav ekibine diş geçirmek bir şekilde mümkün olmamıştı.
28 ilçenin 25’’inde kesin bir zafer kazanan Sav ekibine sahada alt edemeyen Baykal, son düzlükte genel başkanlık gücüne başvurmuş, kongreye günler kala gerçekleştirdiği operasyonla ekibin adayı Nalbantoğlu’’nu kenara çekip, kendi adayı Bulgun’’u il başkanı yaparak, ’‘Ben ne dersem o olur’’  mesajını net bir şekilde vermişti.
Son operasyon diyorum çünkü kongre sürecinde Deniz Bey’’in İzmir’’e en az 4-5 kez doğrudan müdahalesi olmuştu. Konak, Buca, Karşıyaka ilçe başkanlarının görevden alınması, mahalle seçimlerinin bile genel merkezin gündemine gelmesi gibi’…
Sonuçta Sav, parti hiyerarşisindeki konumu nedeniyle ’‘Geri adım atan’’ durumunda kalsa da müthiş bir sadakat/itaat duruşu sergilemiş, Baykal operasyonunu sineye çekmişti.
Hatta ilçelerde Baykal ekibini devirmek için çalışan Sav, son operasyonla kendi ekibinin kontrolsüz adayı Yüksel Demirsoy’’un yeterli imzayı bulamaması için çalışmak zorunda bile kalmıştı.
 
Ve kurultay sürecindeki gelişmeler var tabi ki’… 53 yıllık dost, 30 yıllık siyaset arkadaşı Sav ve Baykal arasında bardağı taşıran son damla kurultay sürecinin sonlarına doğru patlak veren kaset skandalıyla birlikte gelişti. Skandal gelişme sonrası 3 gün evine kapanıp, dördüncü gün iyi tasarlanmış bir istifa metnini okuyarak geri çekilen Baykal en büyük hatayı istifa sürecini Sav’’la paylaşmayarak, onun deyimiyle ’‘bölüşmeyerek’’ yapmıştı.
 
İzmir kongresi başta olmak üzere son yıllarda aralarının açıldığı iyiden iyiye ortaya çıkaran dost ikiliyi, rakip cephelere dönüştüren, bardağı taşıran son damla bu süreçte Genel Sekreter Sav’’ın attığı riskli ama bir o kadar da önemli adımdı. Baykal’’ın kendisiyle bölüşmediği istifasındaki dönüş kararlılığı Sav’’ın Kılıçdaroğlu hamlesiyle suya düşmüş, skandal süreçte halkın adayı olan Kılıçdaroğlu, Sav’’ın desteğiyle örgütün de adayına dönüşüp, tarihi bir kurultayla genel başkanlık koltuğuna oturmuştu.
Tabi ki bu süreçte tasfiye olan/edilen tek isim Baykal olmamış, onu Angora evlerindeki koltuğundan alıp genel başkan koltuğuna oturtmaya çalışanlar da siyaseten boşluğa düşmüştü.
 
Ve kurultay sonrası’…
Genel Sekreter Önder Sav, Baykal’’ın genel başkanlık gücüyle şirazesi kayan İzmir’’i yeniden eksi haline getirdi. Operasyonla geri adım attırılan Nalbantoğlu, önde PM’’ye ardından İl Başkanlığı’’na getirildi. PM listelerinde yer alan tek milletvekili ise kongre sürecini başarıyla yürüten A. Rezzak Erten oldu. Erten daha sonra Genel Sekreter Yardımcılığı gibi önemli bir göreve seçildi.
 
Tüm bu gelişmeleri bilen biri olarak Baykal-Sav arasında en büyük çatışmanın yaşandığı İzmir’’e yönelik ani ziyarete siyasi anlam yüklememek olmaz. Hem de bu ziyaret Baykal’’ın 4 gün süren siyasi şovundan bir hafta sonraya denk düşüyorsa.
12 Eylül’’deki referandum sonrası parti içi hesaplaşma başlatmaya niyetli olduğu konuşulan Baykal’’ın önderliğindeki Kral Dairesi Ekibi’’nin İzmir’’i üs olarak seçme ihtimali ortada dururken Sav’’ın kente gelişi bu açıdan da manidar.
Sanıyorum CHP Genel Sekreteri, siyaseten kellesini ortaya koyduğu İzmir’’de kimin patron olduğunu gösterecek.
Dosta ve de düşmana’…
Öte yandan kritik referandum sürecinde İzmir’’in doğrudan bağlı olduğu isim Önder Sav.
Ziyaretin resmi kılıfı da hazır’… Kentteki referandum hazırlıklarını yerinde izlemek, denetlemek’…
Daha ne olsun!