GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
23 Ağustos 2010 Pazartesi

Kimin umurunda?

’‘Evet-Hayır’’ savaşı kızışıyor. Ağustos sıcağında meydanlar hınca hınç. Çoğunluğu ’‘bindirilmiş kıtalar’’ da olsa gövde gösterisi için hiçbir fedakarlıktan kaçınılmıyor.
Eski parayla 250-300 trilyonu bulacakmış maliyet’…
Sadece YSK’’nın sandıklar için harcayacağı bedel 154 trilyon lira.
Afişler, kitapçıklar, tişörtler, şapkalar, yemekler, erzaklar, kumanyalar, meydanlara adam taşıyan araçlar, şoförler derken’…
Tam 300 trilyon lira.
Neler yapılmaz ki bu paraya?
Kaç fakir doyar, kaç fabrika kurulur, kaç konut yapılır, kaç öğrenciye burs verilir, kaç yoksul giydirilir?
Sadece bursu hesaplayabildim. Ayda 100 TL’’den, öğrenim dönemi boyunca 375 bin öğrenciye burs verilebiliyor mesela.
Gerisini siz hesaplayın artık.
Ne gerek vardı?
Daha makul bir zamanda (Örneğin genel seçimden sonra) yepyeni bir meclis çatısı altında, mutabakat zemininde, bugüne kadar 58 maddesi zaten değişmiş olan 12 Eylül Darbe Anayasası’’nı sil baştan değiştirmek varken...Sadece yüksek yargıyı ele geçirme planını içiren 26 maddelik bir paket için tüm bunlara değer miydi?
Yoksa tek amaç yüksek yargıyı dizayn değil miydi?
Genel seçim öncesi bir çeşit güvenoyu almak mıydı kurnaz Başbakan’’ın amacı?
Erdoğan’’ın memleketi nasıl yönettiği ortada’…
Çok iyi gündem değiştirebilen, altı boş, suni meseleler etrafında, halkı, muhalefeti, medyayı döndürmeye dönük basit ama kurnazca bir kurgu Başbakan’’ınki aslında.
O’’nun memleketi çok iyi idare ettiğini düşünenler olabilir. Böyle düşünenlere saygı da duyarım. Ama bana göre başarısız. Hem de tarihin en başarısız hükümetidir AKP.
 
Sorumluluk sahibi bir gazeteci olarak meseleye makarna torbasından, yumurtanın tanesinden, simidin/gevreğin 8 yıl önceki fiyatından, sütün litresinden bakamıyorum çünkü. Cumhuriyet tarihinin en fazla borç yapan en fazla devlet malı satan, herkesle kavga eden, herkesle hesaplaşmaya, dize getirmeye çalışan başka bir hükümet görmedim/duymadım, okumadım çünkü.
Yasama ve yürütme erkiyle yetinmeyip yargıyı da tesir altına alıp imparatora/padişaha dönüşme arzusuyla yanıp tutuşan, dünün kiniyle/nefretiyle yaşayan, bugünün tehditlerini bertaraf eden, yarının potansiyel tehlikelerini bugünden yok etmeye programlı bir anlayış görüyorum ben Başbakan’’a bakınca.
Ve de oldukça zeki, kurnaz bir lider’…
Şimdi soruyorum.
Referandumdan ne çıkarsa çıksın, kazanan kim olacak?
İster civciv çıksın, isterse kuş. Kazanan yine Erdoğan’…
Gönlünden hayır çıkmasını dileyenlere soruyorum.
En düşük ’‘evet’’ oranı ne olur? En iyimser tahmininizi düşünün. Ben düşündüğümde yüzde 45’’in altına düşmeyeceğini görüyorum.
12 Eylül mağdurları, merkez sağcılar, MHP ve CHP tabanındaki kaymalar derken oran yine de 45’’in altına düşmez.
Yüzde 45 ’‘evet’’, yüzde 55 ’‘hayır’’
Kime yarar bu oran? Ya da Erdoğan cephesinde nasıl tahvil edilir?
Muhtemelen ilk açıklamayı Bülent Abisi (Arınç) ya da Hüseyin Bey (Çelik) yapacaktır.
’‘Tek başımıza yüzde 45 aldık. Diğerleri (CHP, MHP, DP, TKP, İP, ÖDP’…) yüzde 55.
Genel seçimde tek başına yine iktidarız’’
Derler mi demezler mi?
Bence de sizce de derler’… Bugün referandumun bir Türkiye Projesi olduğunu savunmak durumunda kalan Erdoğan da topa girip, ’“2007’’den bu yana oy kaybetmedik. Tek başına iktidarız’” diye bas bas bağıracak, işin ilginç yanı, Yüce Türk Halkı da bu zokayı yiyecektir.
İşte bu yüzden PKK’’nın siyasi uzantılarıyla yapılan gizli görüşmelerin iyot gibi açığa çıkmasına sinirlenmişler, AKP-PKK işbirliğinin tıpkı ’‘açılım’’ gibi, siyasi hayatları için pimi çekilmiş bomba olduğunu görmüşlerdir.
 
Kaldı ki ’‘Evet’’ oylarının daha da yukarılarda hatta yüzde 50’’nin üzerinde olması da olası.
Çünkü; hükümet devletin tüm gücünü hoyratça kullanıyor.
Ağustos sıcağında geçen hafta sadece Bayraklı İlçesi’’nde 2 bin ton kömür dağıtıldı. Aralık ortasına kadar sobanın yanmadığı İzmir’’de kömürlerin geliş tarihi manidar değil doğrudan referandum rüşvetiydi. 4 yıl önce (22 Temmuz 2007) genel seçim öncesi de Haziran’’da dağıtmışlardı kışın kömürünü İzmir’’de.
Sadece kömür mü?
Binlerce koli ’‘ramazan paketi’’ gidiyor evlere’…
Her şey referandum için her şey Recep Bey’’in koltuğu için’…
Yerel seçim öncesi Tunceli’’nin elektriksiz köylerine buzdolabı, çamaşır makinesi götüren de aynı hükümet aynı devletti.
PKK’’nın siyasi uzantılarının her geçen gün kamuoyuna ’‘evet’’ çağrısı yapmasından rahatsızlar belki ama Fethullah Hoca’’nın ’‘Mezardakileri bile kaldırıp ’‘evet’’ dedirtmek lazım’’ açıklamasıyla derin bir ’‘oh’’ çeken onlardı.
 
Sadece bu kadar mı?
’‘Göbeğini kaşıyan adam’’ın mucidi Bekir ağabey AKP mitinglerini anlatırken diyor ki;
’“AKP mitingine anadan üryan giden giyinmiş olarak dönebilir. Tişört, şapka, atkı verip üstüne bir de gülsuyu döküyorlar. Ohh miss gibi.. Makarna, bulgur, kömür zaten o eve gitmeden gelmiş’”
Bekir ağabey umudunu kaybetmemiş olacak ki; ’“Bu kez yolcudur Abbas’” ibaresiyle noktalamış yazısını.
Ama ben o kadar umutlu değilim.
Herkes aldığı kömürün, makarnanın, bulgurun peşinde’…
Asalak gibi yaşamaya alışmışlar, ’‘ya kesilirse’’ korkusuyla yaşıyorlar.
Yılmaz ağabeyin dediği gibi ’‘bidon kafalı’’ sayısı azımsanamayacak kadar çok.
Aziz Nesin’’in yıllar önce verdiği oranları solladık sanki.
**
Avanta mısır ithalini hangi bakanın oğlu almış, Başbakan’’ın hayırsız evladı, gemicik patronu Bilal, havuzlu villa için babasından kira bile alıyormuş, damadın şirketine 800 trilyoncuk ballı krediyi hangi devlet bankaları, hangi koşullarda vermiş, limanlar, Telekom, devletin kar eden madenleri, işletmeleri kime/kimlere satılmış, kamu ihaleleri kimi ya da kimleri zengin etmiş, kamuda pozisyon almak ya da yükseltmek için Pensilvanya, İsmailağa, İskenderpaşa, Adıyaman, Yahyalı gibi noktalardan ’‘yakinimdir’’ kartı gerekiyormuş’…
Türkiye Cumhuriyeti giderek şeyhler, şıhlar cumhuriyetine dönüşüyor, önemli konularda ’‘ulemaya’’ danışılıyormuş.
Esnaf, çiftçi, memur, emekli batmış, bitmiş’…
Kimin umurunda?
İşte 12 Eylül’’de göreceğiz.
Kimin ne kadar umurundaymış.
Şunun şurasında ne kaldı ki?