GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
24 Ocak 2013 Perşembe

Kimse sistemin dışında değil

Öyle uzun boylu tarife gerek yok; Başat toplumsal faaliyet dinamiği sonsuz sermaye birikimi olan sisteme, kapitalizm diyoruz.
Yerkürenin kapitalizmle tanıştığı o mahut uzun yüzyıldan (16.yüzyıl) beri, modern dünya sistemi olarak kapitalist dünya ekonomisi yeryüzünü kuşatıyor.
“Berlin Duvarı”nın yıkılışı sosyalist sistemin sonunu ilan ederken, kapitalist sistem, yeryüzünde küreselleşme döneminin başladığını ilan ediyordu.
 
Küreselleşme olgusunu, ‘kapitalist dünya ekonomisinin yeryüzü kuşatmasının son aşaması’ olarak tanımlamak yanlış olmaz. Kapitalist sistem bu aşamada zirveyi gördü ve yeryüzü egemenliğini ilan etti.
Kapitalizmin yeryüzü egemenliğini şöyle okumak da mümkün; dünya ölçeğinde yaşanmakta olan derin kriz, kapitalistlerin zirve sarhoşluğunun sonucudur.
 
Geçen yüzyılın son çeyreğinde kapitalist olmayan yollar tükenince, sonsuz sermaye birikimine dayalı sistem, başlattığı küresel dönemde aldı başını gitti.
Bu dönemde, dünyada yoksulluk ve eşitsizlik hiç olmadığı kadar arttı. Tarihin sonunu ilan eden kapitalistlerin hiçbir vaadi gerçekleşmedi. “Amerikan Rüyası” otuz yıl içinde kâbusa dönüştü. Borç içinde yüzen milyonlarca insan rüyanın bittiğini biliyor fakat yerine ne koyacağını bilmiyor.
Avrupa, içine düştüğü derin krizi aşmak için halklarının refahına göz dikti; sosyal refah devleti hızla aşınıyor.
İşçi depoları (köyler) boşalan Batı, Çin heyulası ile nasıl baş edeceğini düşünüyor. Çin ise, dünyanın en kalabalık köylü nüfusuna sahip olmanın avantajını kullanarak boğaz tokluğuna işçiye dönüştürdüğü köylüleri, acımasız bir sömürü düzeninde çalıştırıyor.
 
Doksanlı yıllardan itibaren devletler halkların indinde meşruiyetini; sosyalist sistemin çöküşü, reformist programlara duyulan güvenin yitimi, Keynes modeline duyulan inancın çöküşü, Üçüncü Dünya ulusal kurtuluş hareketlerinin son bulması gibi nedenlerle yitirmeye başlamıştı.
Bu güven yitimi, kapitalistlere, devletleri ve sınırları aşmak için eşsiz fırsatlar yarattı. Domestik devlet, vergi toplayan, kapitalistler için altyapı yatırımları yapan, mülkiyete göz kulak olan ve ötesine aldırmayan devletin yeni adı oldu.
İdeolojinin de sonunu ilan eden kapitalistler, sözüm ona ideolojisiz devlet aygıtı marifetiyle halkları sosyal refah devletinin dışına ittiler. Böylece 1789 İhtilali’nin rövanşını aldılar.
Şimdi, modern ötesi toplum modellerinde halksız demokrasi inşa etmenin yollarını arıyorlar.
Oysa son bulan ideolojiler değil, ideolojinin eski tanımıydı. Karşı karşıya olduğumuz yeniden adlandırılmış ideoloji, artık farkında olunmayan veya bilinçsiz değil, aksine bilince dayalı ve alenidir.
Zizek bu durumu şöyle açıklıyor; “Ne yaptıklarını pekâlâ çok iyi bilmelerine karşın, hala yapmaya devam ediyorlar.” 
Burada, Marks’ın Kapital’de yaptığı o ünlü ideoloji tanımına; “Onu bilmiyorlar, ama onu yapıyorlar” yorumuna, Zizek’in yerinde müdahale ettiği görülüyor. Bununla beraber, Zizek’in ideoloji eleştirisini, Marks’ın ideoloji analizine dayandırdığını da söylemek gerekir.
Marks, meta fetişizmi diyalektiğine dayalı açıklamasında, “görünmez elin” bilinçsizce, kapitalist meta-piyasa ekonomisindeki değişimlere dâhil olan herkesi tahakküm altına aldığını söylemiştir.
 
Bir şey söylemek için bin dereden su getirdim. O da şu; Kapitalizm o bitmez tükenmez iştahıyla hepimizin kanını emiyor. Ve insanlık bu olan biten karşısında kılını bile kıpırdatmıyor. Buna karşın, büyük insanlık, olanca iştahıyla kapitalizmin sunduğu dünya nimetlerinin peşi sıra koşuyor.
İnsanlık ne yaptığını pekâlâ biliyor; bunu istiyor ve yapıyor. Gösteri toplumunda varoluş bütün itibarsızlığıyla sürüyorsa, sırf bu nedenledir.
Kimse sistemin dışında değil. Hepimiz sistemin içinde debelenip duruyoruz. Gideceğimiz bir yer yok. Çünkü gideceğimiz yeri geçen yüzyılda, isteyerek, bilerek yok ettik.
Kapitalizm tarihsel bir sistem olarak kendi sonunu getirene kadar hepimiz sistemin gönüllü tutsaklarıyız.
Çıkış yok!.. Sistemin başına ne gelecekse, hepimizin başına o gelecektir.