GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
18 Ağustos 2011 Perşembe

Kılıçdaroğlu’nun yeni MYK’sı üzerine…

Bir dostla iftar yemeğindeydik dün akşam. Tabi ki dost siyasete meraklı olunca topun patlamasını bile beklemedik konuşmak için.
İzmir’in durumu, Türkiye’nin hal-i pürmelâli derken zaman su gibi akıp gitti.
Ankara’da eli ağayı olan dostumun CHP’deki sıcak gelişmeye ilişkin yorumu ilginçti.
Baykal ve Kılıçdaroğlu’nun ‘anlaştığını’ savunuyor, Gürsel Tekin’in pasif duruma getirildiği MYK değişikliğine de bu uzlaşının yansıdığını düşünüyordu.
Operasyonun bununla da sınırlı kalmayacağını, ‘Eylül sonu Ekim ortasında’ gerçekleştirilecek kongrede tüzüğe eklenecek bir madde ile MYK’ya PM dışından da isimlerin alınmasının önünün açılacağını, ‘gerçek MYK’nın’ o zaman yapılacağını söylüyordu. Hatta tüzük kongresinden sonra ‘2. adam Matkap’ın da’ gideceğini yerine ‘dışarıdan atanacak’ ismin bir sonraki ‘genel başkan’ olacağını… Konuşmalardan anladığım kadarıyla bunlar onun öngörülerinden çok Ankara’dan aldığı ‘net’ bilgilerdi. Ama söz konusu CHP olunca, bilginin tek bir kaynaktan sağlanması her zaman gerçeği vermezdi.
Bu bilgiyi teyit için birkaç telefon görüşmesi yaptım.
Kılıçdaroğlu’nun son hamlesinin ne anlama geldiğini sordum, soruşturdum.
Baykal’a yakın kaynaklar ‘parti değiştiren, parti kuran, geçen yıl CHP’ye dönen’ Nihat Matkap’ın ‘doğru tercih’ olmadığını düşünüyordu. Sav’a yakın kaynaklar ise Matkap’ın 3 Kasım sürecindeki  ‘omurgalı duruşunun’ ödülünü aldığını savunuyordu.
Baykal-Kılıçdaroğlu arasında bir anlaşmadan çok ‘uzaklaşma’ yaşandığını savunan bazı kaynaklar ise Genel Başkan Yardımcısı yapılan Atilla Emek üzerinden somut bir örnek veriyordu.
Eski Antalya Milletvekili, PM Üyesi Atilla Emek’in liste dışı kalmasının tek sorumlusu Antalya listesini bizzat yazan Deniz Baykal’dı onlara göre.
Seçim öncesi Kılıçdaroğlu, Antalya listesini Baykal’a bırakacağını kamuoyuna duyurmuş ve listeyi bizzat onun uhdesine bırakmıştı.
Ve de Baykal, memleketi Antalya’da Emek’i çizmiş, liste dışı bırakmıştı.
Gelinen noktada Emek’in Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı yapılması Baykal’a verilen net bir mesajdan başka ne olabilirdi.
Yemin krizi sürecinde araları iyice açılan Kılıçdaroğlu-Baykal arasındaki mesafe Emek’in MYK’ya alınmasıyla biraz daha açılmıştı hatta.
*
Ve dostumun verdiği ilginç ve sıcak bir bilgi daha… 2. adamlıktan, örgütten alınan Gürsel Tekin önümüzdeki hafta İzmir’e geliyor. Ve bilin bakalım burada ne yapacak?
Daha önceki ziyaretlerinde olduğu gibi Çeşme’de tatil ya da belediye başkanlarıyla toplantı yapmayacak tabi ki.
Çünkü bu görevlerden alındı. Tekin’in İzmir’in devrik MYK üyesi Alaattin Yüksel’le bir araya gelip Yeni CHP içindeki muhalefet ateşini yakmaya geldiği iddia ediliyordu.
Tekin’in İstanbul örgütündeki hakimiyeti göz önüne alınırsa İzmir ve Ege’deki Alaattin Yüksel’le güçlerini birleştirmeleri kongre sürecinde iş yapabilir.
Tabi ki Bursa ve Ankara’da olduğu gibi İzmir’de de bir ‘olağanüstü kongre’ süreci yaşanmazsa… Yaşanırsa mevcut delegasyonun kimin elinde olduğu, sonucun ne olacağı belli…
*
Aslında Kılıçdaroğlu’nun yaptığı MYK operasyonunun bu açıdan da özel bir anlamı olduğu açık. Gürsel Tekin’i çizip geçmiş dönemde Sav-Baykal çizgisinde yer alan isimleri öne çıkarmak suretiyle ‘eksen kaydı’ eleştirilerini susturmak.
Parti sözcüsü yapılan ulusalcı çizgideki Birgül Ayman Güler’in de bu amaca hizmet edeceği açık. Gürsel Tekin’i karşısına alma pahasına pasivize eden Kılıçdaroğlu, belki de önümüzdeki süreçte perde arkasından Sav ya da Baykal’la birlikte hareket etmeyi tasarlıyor.
Örgütleri kucaklayıp, 15 aylık dönemindeki yönetim istikrarsızlığını gidermek istiyor belki de. Tüzük kongresine giderken kurultaya ‘seçim ya da PM seçimi’ gibi maddelerin eklenmesinin önüne geçmek istiyor hatta. Kılıçdaroğlu’nun ne yapmaya çalıştığını görmek/anlamak için bir miktar süreye ihtiyacımız var.
Ama atılan adımlardan çıkardığımız kadarıyla Kemal Kılıçdaroğlu parti içi iktidarı ele geçirdiği 3 Kasım 2010’daki duruşundan uzaklaşıyor. Çünkü bu duruşun iş yapmadığını, oy da getirmediğini gördü, yaşadı.
Yeni CHP yerine ‘Yeniden CHP’ çizgisine yaklaştığı izlenimi veren Kılıçdaroğlu’nun tüzük kongresinden sonra atacağı adımları görmek gerekiyor. Tabi ki bu arada diğerlerinin atacağı adımları da izlemekte yarar var. Yeni CHP içinde Gürsel Tekin ve diğer çizikler üzerinden bir muhalefet peydahlanabilir. Ya da olağanüstü kongrelerle önemli/kilit iller düşürülebilir.
Ha unutmadan…
Yemekte buluştuğum dostuma göre CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır da bayram sonunda görevden alınacak. Yerine kimin geleceği konusunda ipucu vermese de Bayır’ın gideceğinden son derece emindi. Kılıçdaroğlu’nun İzmir’deki sancıyı dindirmek MYK’da attığı adımların, Kocaoğlu-Yüksel yapısına yakın duran il yönetiminin de sonunu hazırladığını düşünüyordu. Bayır’ın CHP genel merkezi tarafından görevden alınması bu aşamadan sonra kimse için sürpriz olmaz herhalde.
Benim için zaten olmaz.
*
Kongre sürecindeki AK Parti’de de hareketlilik gözden kaçmıyor. Bir yandan icracı bakanları üzerinden İzmir’e verdikleri sözler konusunda ciddi adımlar atan AK Parti, 2,5 kilometrelik Konak Tüneli’nden sonra Sabuncubeli’ndeki trafik çilesini bitirmek için de ciddi bir adım attı.
Aliağa-Menderes Projesi’ndeki ‘tren setlerini’ de İzmir’e getiren Binali Yıldırım, kuşku yok ki iktidar partisinin İzmir’deki en büyük şansı.
Siyasi açıdan da partinin ağabeyi konumuna yükselen Yıldırım’ın İzmir’in adayı olma ihtimalinden söz edilse de Başbakan Erdoğan’ın hükümetin en icracı bakanını İzmir için feda etme olasılığı bana düşük görünüyor.
Türkiye genelinde sadece son seçimde 90 katrilyonluk proje sözü veren Yıldırım’ın aday olmasa bile bakanlığı uhdesindeki somut projeler üzerinden İzmir’de partisinin önünü açtığı bir gerçek. Yürürlükteki Karaburun yolu, Konak, Bornova Sabuncubeli tüneli ve de körfeze yapılması planlanan tüp geçit gibi önemli projelerin birkaç yıl içinde bitmesi ya da mesafe kazanması halinde Yıldırım’ın İzmir’i almak isteyen partisine katkısı büyük olacaktır.
Ama adayın Yıldırım değil başka bir isim olacağını tahmin ediyorum. Karşıyaka’daki 90 bin, Konak’taki 35 bin farkı azaltacak profilde bir yerli. Ve bu profile uygun İlknur Denizli’den Cemil Şeboy’a kadar pek çok isim geliyor aklıma.
*
AK Parti’deki kongre hareketliliği de kulisleri ısıtmaya başladı. Özellikle metropol ilçelerdeki yoğun rekabet parti içi sıkıntıları artırıp ciddi bir il başkan adayını gündeme getirebilir.
Ömer Cihat Akay’ın Bakan Yıldırım’la yakınlığı ona siyasi koruma sağlasa da bazı milletvekillerinin alternatif arayışına başladığını duyuyorum.
Ve ciddi bir AK Parti analizi yapmak için araştırmayı derinleştiriyorum.
Yakında, bekleyin.