GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
17 Ağustos 2011 Çarşamba

Yeni(den) CHP MYK’sı!

Kılıçdaroğlu’nun yeni A takımı her yönüyle değerlendirilmesi gereken bir tablo oluşturdu.
Hem partinin genel gidişatı hem de İzmir özelindeki yaklaşımı bakımından…
Birincisi 15 aylık görev süresi boyunca iki önemli seçim süreci geçiren ve üç kez yönetim değiştiren lider olması… Bu durumu siyaseti yeni öğrenen hatta yaşayarak öğrenen bir lider olmasıyla açıklamak mümkün…
Hatırlanacağı üzere Kılıçdaroğlu en radikal değişimi 3 Kasım’da parti içi devrimle yapmıştı. Baykal’ın kaset skandalı sonrası yaşanan kaotik süreçte ‘aday değilim’ demesine karşın kendisini o makama taşıyan Genel Sekreteri Önder Sav’ı çizen Kılıçdaroğlu, bu kez ‘Yeni CHP’ yolculuğundaki yoldaşı Gürsel Tekin’i çizdi.
18 Aralık 2010’da Baykal Tüzüğü’nün kendisine verdiği yetkiye dayanarak ‘Yeni PM’yi yazan’ Kılıçdaroğlu’nun üç hamlesinin de kendine has özellikleri var. Önder Sav’a karşı yapılan harekâtta gücü kamuoyundan ve de Gürsel Tekin’den aldı Kılıçdaroğlu… Sav’ı parti içi ‘korku imparatoru’ ilan ederek Yeni CHP adını verdiği yolculukta göreceli olarak kamuoyu ve basın desteği alması elini güçlendirdi.  
‘Statükoya karşı değişim’ adı verilen bu operasyonda Kılıçdaroğlu’nun örgüte, kamuoyuna ve de medyaya aşıladığı ‘iktidar umudu’ tüm karşı çıkışları durdurmaya yetmiş, operasyonun merkezindeki ‘katıksız vefasızlık’ bile ancak ve ancak örgütün vicdanında karşılık bulabilmişti.  Tabi ki burada aynı sonla karşı karşıya kalan Sav ve Tekin arasındaki duruş farkının da altını çizmek gerekiyor. Sav, Kılıçdaroğlu’nun kendisine önerdiği ‘üçüncü adamlık’ koltuğunu kabul etmemekle kalmamış hatta üstüne bir de rest çekmişti. Gürsel Tekin’in ise ikinci adamlıktan alınıp neredeyse dış kapının mandalı konumuna getirildikten sonra aynı duruşu sergile(ye)mediği açık.
*
15 aylık Kılıçdaroğlu döneminde kimler geldi, kimler geçti?
Yeni dönemin parlayan yıldızı Süheyl Batum, gelinen noktada söndü.  İzmir’i aşıp Yeni CHP’ye Ege’de taban yaptırmaya çalışan Alaattin Yüksel şimdi nerede?
Ya da PM’ye girmek için Sav’ın önünde takla atıp, 3 Kasım’da onu anında satıp, Yeni CHP’de rol kapmaya çalışan diğerleri…
Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner diyenler yine haklı çıktı.
Partinin ikinci adamı Nihat Matkap…
Tecrübeli bir isim… Ama 3 Kasım’daki parti içi operasyonda Sav’ın yanında yer almış, Kılıçdaroğlu’nun kamuoyuna açıkladığı MYK listesinden istifa etmişti.
Yerel seçim sürecinde ‘üçüncü hatta ikinci adam’ kabul edilen Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın.
O da 3 Kasım’da Sav’ın yanında yer alıp, Kılıçdaroğlu’nun MYK’sından ayrılan üç isimden biriydi. Çünkü Sav’ın 4 genel sekreter yardımcısından biri Gökhan Günaydın’dı.
Benzer nitelikte en az 4-5 isim var Yeni MYK’da…
Sav’ın da Baykal’ın da ‘hayır’ diyemeyeceği türden 4-5 isim.
Ve de bu isimler partinin en etkili koltuklarında oturuyor.
Süheyl Batum, Hurşit Güneş hatta Volkan Canalioğlu yıprandı. Güneş’in affedilmez gafları (Kürtler sonunda kucağımıza oturacak gibi) Canailoğlu’nun Trabzon’daki seçim hezimeti, Batum’un ‘cin olmadan adam çarpma’ teşebbüsleri sonlarını hazırlayan etmenler olsa gerek.
Gürsel Tekin ise seçim başarısızlığından sonra isyan eden örgütün hedefindeki adamdı.
Tekin’in ‘2. adamlıktan alınıp 17. adama dönüştürülmesi’ örgütlerin istediği kurbanın verildiği anlamına gelir ki bu da Yeni CHP’nin örgütüyle barışması için atılmış sağlam bir adımdır. Genel seçimden sonra başlatılan imza kampanyasının 550 gibi net bir rakama ulaşması da Tekin’in sonunu getiren faktörlerin başındadır. 18 Aralık kurultayında yediği 600’e yakın çiziği de unutmamak gerekiyor tabi ki.  
Anlaşılan odur ki Kılıçdaroğlu, Yeni CHP yolunda önemli revizyonlara gidiyor. CHP’nin bir örgüt partisi olduğu gerçeğiyle seçim sonrasında yüzleşen Kılıçdaroğlu’nun süreç içinde öğrendiklerini hayata geçirmesi bu açıdan hem doğru hem de anlamlı. Mevcut örgütün yarısını karşısına almaktansa onları kucaklayabilecek isimleri öne çıkarıp yolu onlarla birlikte yürümeyi tercih ettiği anlaşılan Kılıçdaroğlu’nu yeni MYK tercihleri için kutluyorum. Mevcut PM içinde en iyi seçimi yaptığını söyleyebilirim. Keşke İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısını da değiştirseydi.
Gelelim İzmir’e…
Örgütsel barış projesinin İzmir ayağında da ilginç ama beklenen tercihlerde bulundu Kılıçdaroğlu.
3 Kasım operasyonunda anında manevra yapıp, kadim dostu Kocaoğlu ile birlikte Yeni CHP’nin İzmir/Ege patronluğuna soyunan Alaattin Yüksel’i tamamen sildi Kılıçdaroğlu.
Yeni CHP kadrosunda ilk olarak ‘yerel yönetimler’ ardından da ‘Halkla ilişkiler’ koltuğuna oturtulan Yüksel, genel merkezde kapının önüne konuldu.
Aynı manevrayı yapan İzmirlilerden Oğuz Oyan daha önce düşmüştü gözden. Yüksel’in akıbeti tahmin ediliyordu. Kadim dostu Kocaoğlu ile birlikte CHP’nin bölge patronluğuna soyunan Yüksel’in seçim sürecinden itibaren kentte yarattığı sancı en son ilçe belediye başkanlarının isyanıyla patlak vermiş, beklendiği üzere Kocaoğlu’nun yanında yer alan Yüksel, sayıları 14’ü bulan ‘isyan cephesinin’ eleştiri oklarına maruz kalmıştı.
Sanıyorum bu oklar genel merkeze kadar ulaşmış olacak ki İzmir’deki kavgayı bertaraf etmek için Kocaoğlu’ndan yana güç dengesi oluşturan Yüksel, bu dönem ‘nadasa’ bırakıldı.
MYK konusunda hem tecrübeli hem de şanslı görülen PM Üyesi Mehmet Ali Susam’ın şanssızlığı da İzmir’deki siyasi krizin tarafı olmaktı. Kocaoğlu ile kameralar önünde yaşadıklarından sonra ‘dava açıp, disiplin dosyası hazırlayarak’ taraf olmak zorunda kalan Susam’ın tıpkı Yüksel gibi ‘bir tarafa güç vermemek için’ değerlendirme dışı bırakıldığını düşünüyorum.
*
MYK’nın tek İzmirlisi Prof. Birgül Ayman Güler’e gelince…
Taban siyasetinde izi olmayan, dolayısıyla da yaşanan siyasi kavgalarda ‘taraf’ olması da mümkün olmayan Güler’in MYK’ya alınması beklenen bir durumdu. Günler öncesinden Güler’in atanabileceğini yazmış, yorumlamıştık. Kılıçdaroğlu, CHP’nin başkenti İzmir’de kavganın tarafı olanı değil tabiri caiz ise ‘suya sabuna dokunmayanı’ tercih etti. Tabi ki kentteki hakim seçmen yapısının ‘Ulusalcı-Kemalist’ çizgide olması da Cumhuriyet Mitingleri’nin organizasyon komitesinde yer alan Prof. Güler’in İzmir’den vekil yapılmasında olduğu kadar MYK’ya alınmasında önemli bir faktördür.
Tüm bunlar ışığında sonuç olarak şöyle diyebiliriz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Yeni A takımı parti örgütünü kucaklama kapasitesi açısından bir öncekine nazaran daha iyi… Ve Kılıçdaroğlu gerek geçirdiği iki seçimde gerekse de parti içi süreçlerden öğrendiklerini uygulamaya koyuyor. Her ne kadar siyasi varlığını borçlu olduğu isimleri kritik süreçlerde tasfiye etmiş olsa da Kılıçdaroğlu, deneme-yanılma yoluyla da olsa cesur adımlar atıyor.
Tabi ki bu sefer de örgüte kurban verdiği ‘yoldaşı’ Gürsel Tekin’i karşısına aldı. Ancak Tekin’i karşısına alırken Sav ve Baykal’ın gönlünü hoş etmeyi de ihmal etmedi. Örgütün önemli bölümünü ‘gıcık’ eden Yeni CHP söyleminin içini boşaltan Kılıçdaroğlu, ‘Yeniden CHP’ anlayışındaki isimleri önemli koltuklara atayarak parti içi barış noktasında kritik ama önemli adımlar atmasını bildi kısaca…
 
Not: Doğu'da iyi şeyler olmuyor. Hükümetin 'Ramazan'ın yüzü suyu hürmetine sabrediyoruz, Bayram'dan sonra görürsünüz siz' tavrı ağır bir karşılık buldu Hakkari Çukurca'da... Terör örgütü, iyice azıttı. Ne Ramazan dinliyor ne Recep ne de Şaban... Bir an önce bir şeyler yapılmalı... Şehitlerimize allahtan rahmet diliyorum. Yakınlarına da başsağlığı...