GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
21 Kasım 2011 Pazartesi

İzmir siyasetine üç farklı bakış!

Siyasi gündemi değiştiren ancak 2014 yerel seçim rekabetindeki iki partiyi de memnun eden İntegral anketine ilişkin analizlere farklı tepkiler geldi.  
CHP’lilerin parti içindeki tüm tartışmalara, kaotik gelişmelere rağmen İzmir’de hala birinci parti oldukları için sevindikleri AK Partililerin ‘İzmir bizi dinliyor. Oyumuz yükseliyor. Kamuoyundaki ‘AK Parti geliyor’ algısı yükseliyor’ diyerek avunduğu, MHP’lilerin ‘yerel seçimde tabanımız taraf değiştiriyor’ diyerek ‘çözüm aradığı’ o anketi ilk yorumlayan MHP’li bir dostum oldu. İzmir’in de aralarında bulunduğu büyük kentlerde bir türlü yerel seçim partisi olmayı başaramayan MHP tabanının Kılıçdaroğlu’nun izlediği ‘doğu’ siyasetinden sonra Baykal’ın ulusalcı çizgideki CHP’sinden kopmaya başladığı tezine katıldığını söyleyen MHP’li dostum, “Tabanımızın yerel seçimde AK Parti’ye kayıyor olması MHP’nin geleceği açısından tedirginlik verici. Yerel seçimde Aziz Kocaoğlu’na destek veren ancak genel seçimde partisine dönen MHP tabanı aynı manevrayı bu kez yapamayabilir. CHP ulusalcı çizgide de olsa nihayetinde sol eğilimleri olan bir partidir. O nedenle seçmen tabanımız genel seçimde geri dönüyordu. Yerel seçimde AK Parti ile hareket ederlerse bir sonraki genel seçimde partilerine dönmeleri kolay olmaz. Bir yandan Başbakan Erdoğan’ın ulusal ve uluslar arası ölçekteki milliyetçi söylemleri öte yandan ‘ağırlıklı olarak sağda’ yer alan muhafazakâr bir partiyle hareket etmiş olmak seçmen tabanımızın önemli bölümünü tatmin edebilir” diyerek anketin bana göre en önemli sonuçlarından biri olan MHP tabanının hareketine ilginç bir boyut kazandırdı.
MHP tabanının CHP’den AK Parti’ye kaymasının sadece yerel seçime dönük sonuçlar doğurmayacağını öngören bu analiz MHP’nin merkez ve il yönetimi tarafından da yapılmış olacak ki İl Başkanı Nejat Karataş, MHP’nin 2014’te yerel seçime iddialı hazırlandığına dair demeçler vermeye şimdiden başladı.
MHP için en doğrusu tabi ki budur. 1994 ve 1999’da Burhan Özfatura lehine DYP ile ittifak yaptığı için sonraki seçimlerde tabanını bir türlü yerel seçime konsantre edemeyen MHP, yerel seçimlerdeki en yüksek oyu Eski İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu ile 2009’da yakaladı. 2007’de İzmir’den yüzde 14’e yakın oy alan MHP’nin Dervişoğlu ile yüzde 7,5 civarında oy alması bile önceki seçimlere bakarak parti hanesine bir başarı olarak kaydedildi. MHP’nin Temmuz 2007’de olduğu gibi 12 Haziran’da da İzmir’den yüzde 14’e yakın oy alması tabanın yarısının yerel seçimde başka partilerle dahası ‘kazanacak adaylarla’ hareket ettiğinin net bir göstergesiydi. AK Parti’nin oylarını koruduğu CHP’nin Kocaoğlu ile yüzde 56’lara ulaştığı 2009’da MHP tabanının gittiği adres de ayan beyan ortadaydı. Görünen o ki MHP’nin bugünden başlayarak yerel seçime endeksli bir yerel politika izlemesi partinin geleceği açısından da anlamlı.
Ankete yönelik analizlere katkı koyan bir başka isim de AK Parti’de siyaset yapan aktif bir Çeşmeli olan Mustafa Cenger’di. Hafta sonu ilçesinde karşılaştığımız Cenger, Çeşme siyasetinde uzun bir süredir ağırlığını koruyan bir isim. Yaklaşık 10 yıldır Esnaf Odası Başkanlığı da yapan Cenger, Çeşme siyasetinde DYP ve ANAP gibi merkez partilerde ilçe başkanlığı ve belediye başkanlığı gibi önemli görevlerde bulundu.
Mehmet Ali Susam’ın CHP davetini nazikçe geri çevirip, siyasal tercihini AK Parti’den yana kullanan Cenger, 2009 yerel seçimlerinde Faik Tütüncüoğlu’nun rakibiydi. Hem AK Parti’nin hem de Çeşme özelinde eski merkez sağ yapısının ‘ortak adayı’ olarak Tütüncüoğlu’nun karşısına dikilen Cenger, yüzde 40’ın üzerinde bir oy almasına karşın 300 civarında bir farkla seçimi kaybetti.
Hem sürecini hem de sonuçlarını ilgiyle ve dikkatle izlediğim bu mücadelede Cenger’in yarışı kaybetmesindeki en önemli faktör, oluşumunda söz sahibi olamadığı meclis üyesi listeleriydi. Dönemin il yönetiminin hazırladığı listenin birinci sırasındaki bir ismin ‘yolsuzluk iddiasıyla’ seçime bir hafta kala tutuklanması Çeşme gibi küçük bir seçim bölgesinde Cenger’in yarışı kaybetmesindeki başat faktörlerden biriydi. Seçimi az farkla kaybeden ancak siyasi yolculuğuna ‘il yönetim kurulu üyesi’ olarak devam eden Cenger, bugünlerde ilçesinin konumu gereği Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a yakın duruyor. Çeşme’yi gerçek manada turizm kenti yapma iddiasıyla projeler üreten Cenger, 2014 yarışında da şimdiden iddialı bir isim olarak dikkat çekiyor.
Bu kadar anlatıdan sonra Cenger’in yorumuna geçelim isterseniz…
AK Parti’nin İzmir’de yükseldiğini, kentteki siyasal algının AK Parti lehine her geçen güçlendiğini, CHP’nin kötü yönetilmesinin yanı sıra hükümetin projelerinin de bu sonuçta etkili olduğunu savunan Cenger’in sözlerine dikkat: “Çok sayıda CHP’li dostum, arkadaşım partilerine yönelik sert eleştiriler getirdikten sonra AK Parti’ye oy verme noktasına geldiklerini söylüyor.  Ancak yine de dikkatli olmalıyız. En büyük korkum teşkilatın rehavete kapılmasıdır. Nasılsa İzmir’e aldık gibi bir düşünceyle yavaşlama ya da gevşeme olursa İzmir’i almak bir hayalden öte gitmeyecektir. Öte yandan yerelde iktidar olan CHP’nin örgüt dışında başka kozları da var. Belediye çalışanları ve yerel iktidarın nimetlerinden yararlanan müteahhit grubu, bu avantajlarını kaybetmemek için CHP adaylarından da örgütlerden bile daha fazla çalışıyor. Bu tabloyu 2009’da Çeşme özelinde bizzat yaşadım çünkü” diyor.
Seçimi neredeyse ortada gösteren bu anketin AK Parti’deki yansımalarından ilginç bir örnek. İzmir’in aklıselim ve tecrübeli siyasetçilerinden biri olan Cenger’in İzmir’deki son duruma ilişkin değerlendirmelerinin altına imza atmamak mümkün değil.
**
O anketin CHP’deki yansımalarına gelince… Kocaoğlu’nun performans sorusundan yola çıkarak, ‘başarılı ve kısmen başarılı’ grubunu kendisi için potansiyel görmesini işledik son yazıda. Ankete ilişkin analiz yazılarından sonra çok sayıda CHP’li ile anketin sonucunu konuşma fırsatım oldu.
Yerel seçime iki yıldan fazla süre varken ‘İzmir’in elden gidiyor gibi görünmesinin’ partileri için dezavantaj gibi göründüğünü ancak bu durumun avantaja da dönüşebileceğini savunan bir CHP’li, sonucun örgütteki aklıselim partilileri kendilerine getireceğini savunuyor. Bu sonucun sadece CHP’lileri değil AK Parti’ye karşı direniş sergileyen ve yaşam alanına müdahale endişesi taşıyan İzmirlileri de kendine getireceğini düşünen o CHP’liye göre, anketin sonucu CHP için bir bozgun tablosu olmaktan çok bir uyandırma, bilinçlendirme, kendine getirme tablosu... Yani ufukta görünmeye başlayan AK Parti ampulünün İzmirlilerin ve de CHP’deki aklıselim yapının zihninde yanacağını düşünenler de var. Tabi ki örgütün ve kamuoyunun uyanmasının tek başına yeterli olmayacağını genel merkezin, il örgütünün ve de belediye başkanlarının da bir uyanış sürecinden geçmesi gerektiği de vurgulanıyor gelen telefonlarda…
Bir başka CHP’linin tezi ise daha ilginç... CHP’deki paramparça görüntünün yanı sıra gerek ilçe gerekse de Büyükşehir’deki başkanlara yönelik seçmen tepkisinin partileri için ciddi bir dezavantaj olduğunu vurgulayan söz konusu isim, “Ancak CHP bu türden kavgalara hem alıştı hem de seçmen tabanını/kamuoyunu alıştırdı. Tüm bu olumsuz görüntüden kurtulmak için aday değişimine gitmek bile CHP için yeterli olabilir. Aday değişimi ile bir nevi devr-i sabık yaratacak CHP, vizyon sahibi yeni isimlerle çıkıp, bu süreçteki tüm hatayı/günahı kamuoyu nezdinde eskilere yıkabilir. Biz bunu Çiğli’de 1999-2004 arası görev yapan CHP’li Tevfik Alyanak’la yaşadık. Alyanak ilçeyi öyle kötü yönetmişti ki son 6 ayda belediyeye bile uğrayamamıştı. 2004’ta AK Parti’nin en çok umutlandığı Çiğli’de CHP aday değiştirme kozunu kullanıp seçimi Ensari Bulut’la kazanmıştı”
*
Gördüğünüz gibi İzmir’in siyasal gündemini değiştiren o anket, her cepheden farklı bir ses getiriyor. Yani herkes üzerine düşeni almış görünüyor.
 
Not: CHP’de neler oluyor soruları yeniden artmaya başladı. Yakında bu soruya tatmin edici bir yanıt vermeye çalışacağım.
 
Not2: Kongre sürecine giren AK Parti İzmir’deki siyasal fotoğrafa ilişkin çalışmalarda sona gelindi. Gidecekler, kalacaklar listesi tamam… Vekillerin duruşları da netleşmeye başladı. Buna ilişkin bir değerlendirmeyi de hafta içinde önünüze koyabilirim.
 
Not3: Ve EXPO 2020 maceramız… Nereye gidiyor, nasıl gidiyor, nerede doğru, nerede yanlış yapılıyor? Titizlikle inceliyorum.