GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
26 Aralık 2010 Pazar

İktidar olmak

Bundan 500 yıl önce kapitalist sistem dünyada hızla yayılırken şu sorunların çözümüne öncelik verdi; iş yerlerinde koşulların iyileştirilmesi, eğitim, güvenlik, daha sonraları da, oy hakkının tanınması..
Tarihsel bir sistem olarak kapitalizm, istihdam, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik,  güvenlik  gibi beş temel sorunun çözümü konusunda toplumları ikna edebilmiştir.
Her ne kadar ben ikna olmamışsam da, yeryüzünde yaşayan yaklaşık 6,9 milyar insanın ezici çoğunluğu ikna edilmiş olduğundan, benim ikna edilememiş olmamın bir kıymeti harbiyesi yoktur. Kapitalist üretim ilişkileri yeryüzünü kaplamıştır.
 
Tek kutuplu dünya, bize, kapitalist sistemin dünya egemenliğini ifade eder. Hepimiz bu sisteme dahiliz. Sistemin dışı yok’… Yani, gidecek bir yerimiz yok.
 
Kapitalizm, hiç kuşku yok, insanlığın özlediği dünya düzeni değil. Ne var ki, alternatifini de yaşatmıyor. Sosyalizmi tarihe gömdü. Ardından, sisteme dahil olmak istemeyen Müslüman cemaatleri, tarikatları, onlara dünya nimetlerini tattırmak suretiyle, sisteme dahil etmeye başladı. İslam tasavvufu kapitalistlere ne kadar direnir bilemem ama, ’‘abdestli kapitalistlerin’’ sayılarının çok hızlı arttığını, muhalif cemaat mensupları söylüyor. Kapitalizm bütün bir insanlığı tüketim ilahları önünde diz çökertmeye kararlı.
 
Kapitalist üretim/tüketim zincirine dahil edilmek üzere iktidara gelmelerine göz yumulan islamcılar, çevreden merkeze doğru akmaya başladı. Merkez onlar için tam anlamıyla cazibe merkezi oldu. Kapitalist tüketim kalıplarını eni konu benimsediklerinde inanç dünyalarında neler yaşayacaklarını hep birlikte göreceğiz.
 
Türkiye bu değişim sürecini bütün şiddetiyle yaşıyor. Değişim baskısı altında Cumhuriyet önemli sarsıntılar geçiriyor.
 
Türkiye’’de, uluslararası sistem ile islamcılar arasında kurulan ittifaka karşı sosyal demokrasi önemli bir misyon yüklendi. Kamusal alanın islami yaşam normlarına göre düzenlenmesi isteminin yanı sıra, Kürtlerin otonomi istemi, toplumun laik Cumhuriyet ve sosyal hukuk devleti ile barışık kesimlerini çok fazla tedirgin etmektedir.
Bu gelişmelere koşut olarak, ’“tedirginlerin ideolojisi’” olmak yolunda hayli yol kat etmiş gibi görünen sosyal demokrasi, CHP ile bütünleşiyor. Bu bütünleşme, CHP’’nin sosyal demokrat düşünceyi ve siyaset tarzını iktidara taşımasını mümkün kılacak gibi’…
 
CHP’’nin iktidar yürüyüşü, iktidar yolunu açacak beş temel meselenin nasıl ele alındığına ve halka nasıl anlatıldığına bağlı olarak ya umut verecek ya da umutlar bir başka bahara kalacak.
Türkiye’’de üretici güçleri geliştirmek hep sağ görüşlü siyasi partilerin meselesi olmuştur. Gerek beş temel meselede ikna edici vaatleri, gerekse üretici güçleri geliştirmeleri nedeniyle 1950’’den beri -7 yıl hariç- ülkeyi sağcı partiler yönetiyor.
 
CHP iktidar olmak için, beş temel sorunun çözümüne dair ’“41 başlık’” açıkladı. Bu başlıklara yakından bakıldığında, devrim niteliğinde bir değişim programının ayak sesleri duyulmaktadır.
Bütün mesele; ’‘yapabilmek!’’
Umutluyuz.