GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
22 Nisan 2011 Cuma

İki ileri bir geri... Mehteran gibi!

Önce Fazıl Say sonra Tanju Çolak en sonun da ‘seksi sarışın’ krizi… AK Parti İzmir’deki zincirleme yönetim krizleri…
Fazıl Say krizi diğerlerinden biraz farklı. Son iki olayla bağlantısı ‘birinci adamın’ geri adımı… Cumhuriyet Konseri için Fazıl Say’ın davet edildiğini açıklayan İl Başkan Yardımcısı Bülent Delican dönemin il başkanı Ömür Kabak tarafından yalanlanmıştı.
Delican’ın amacı AK Partililere ‘arabeskçi’ yakıştırması yapan Say’ı, senfonili cumhuriyet konserine getirip, ‘hayır bizi yanlış tanıyorsun’ demekti.
Yani önyargısını kırmaktı.
Davet haberi yerelde olduğu kadar ulusal medyada da patladı. Herkes AK Parti İzmir’in senfoni eşliğinde cumhuriyet konseri yaptığını konuşurken İl Başkanı Kabak’tan Say davetine yalanlama geldi. AK Parti iktidarına tepkisini ‘Kızımı da alıp bu ülkeyi terk edesim var’ diyerek ortaya koyan bir sanatçıydı Fazıl Say… Türkiye’nin yetiştirdiği dünya çapında bir yetenek olması önemli değildi. Muhalifti işte! Ülkemizde düzenlenen Dünya Basketbol Şampiyonası açılışında vereceği konserin federasyon tarafından iptal edilmesi ve yerine Müslüm Gürses’in getirilmesine içerlemiş ve canlı yayında AK Partileri arabeskçi ilan etmişti.
O sırada ekran başında olan ve 10 yaşındaki oğluna piyano dersleri aldıran sıra dışı İl Başkan Yardımcısı Delican Say’ın sözlerinden alındı ve davet işini kafasına koydu. Bir yıl önce İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile ortak bir etkinliğe imza atıp, Atatürk Kültür Merkezi’nde senfonik cumhuriyet konseri tertiplemişti çünkü. Tam da o sırada konserin ikincisini planlıyordu. Aslında Say’ı piyanist olarak değil, dinleyici olarak davet etmeyi düşünmüştü.
Ve il başkanı Kabak’la da konuşmuşlardı.
Delican bu bilgiyi İzmir’de AK Parti kulislerini iyi takip eden DHA muhabiri Elif Demirci ile paylaştı. Haber önce DHA’da sonra da tüm Türkiye’de patladı. Kabak’ın geri vitesine gelince…
Tıpkı son olayda olduğu gibi Ankara’dan telefon açılır. Kraldan fazla kralcı olan ve sözümona partinin ali menfaatlerini düşünen biri Kabak’ı arar ve ‘Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz, Say’ı davet etmekte ne oluyor’ der. Telefonu açan parti yönetiminden değildir. Ankara yönetiminden, İzmir’le yatıp kalkan bir belediye reisidir. İddiaya göre Melih Gökçek’tir.
Kabak anında manevra yapar ve basın açıklamasıyla davet haberini yalanlar.
Yalanlamakla da kalmaz. Say’a verir, veriştirir. Nezaket sınırlarını aşarak öyle sözler söyler ki Fazıl Say’la davalık olurlar. Dava halen sürmektedir.
*
İzmir İl Başkanı’na Ankara’dan açılan ikinci telefon ve il başkanının ikinci geri vitesi…
Tanju Çolak meselesinde…
Dönemin İl Başkan Yardımcısı Oya Kalyoncu, Çolak’ın arkadaşı ya da danışmanıdır. İzmir’de iş yapmak isteyen Çolak, Hakan Şükür’ün ardından siyaset kapısını aralamak, olursa vekil, olmazsa İzmir’de biraz çevre, biraz iş yapmak ister. Ajans sahibi AK Parti il başkan yardımcısı Oya Kalyoncu üzerinden İl Başkanı Akay’la tanışır. Birlikte pozlar verilir gazetelere…
Tanju aday adayı olduğunu açıklar. Bununla da kalmaz. AK Parti’nin oyunu İzmir’de en az 10 puan arttırma iddiasında bulunur. Tıpkı sanatçı Tatlıses gibi geçmişinde bazı adli arızalar olan Çolak’ın AK Parti ile anılması başta aday adayları olmak üzere genel merkezi de rahatsız eder. Genel merkezden bir telefon açılır.
İl Başkanı Akay, üçüncü günde geri adım atar.
Çolak’ın adaylık başvurusu yapmadığını, adaylığının söz konusu olmadığını açıklar.
Ve birkaç gün sonra Çolak’ı partiye getiren Oya Kalyoncu görevden uzaklaştırılır.
Gerçi Kalyoncu’nun gitme sürecinde başka bir takım iddialar da dile getirilmiştir. Ama yine de Çolak meselesinin önemli bir yeri olduğu halen konuşulmaktadır.
*
Ve son olay… Güzelbahçe yönetici Filiz Çetiner ile il başkan yardımcısı Nilgün Gürel üzerinden bir proje açıklanır. Projenin adı 35 Sarışın’dır… Aslında adı bu değimliymiş de… Medya ilgisi artsın diye böyle konulmuşmuş da… Falan… Filan…
Fazıl Say’da olduğu gibi Elif Demirci patentli bir haberdir bu da.
Yine ortalık karışır. Adı o değildi, bu değildi tartışması, önceki iki olaydaki gibi geri vitesle son bulur.
İddiaya göre yine telefonlar çalışır. Ankara’dan gelen önceki iki telefonda olduğu gibi il başkanı yine koltuğunda zıplar. Hemen tekzip anında yalanlama…
‘Projenin adı o değildi. Aslında proje bize (AK Partiye) bile ait değildi. Projeyi iki yönetici bireysel yaptılar, henüz olgunlaşmamışken basına sızdı.
Projenin adı ‘35 kadın 35 soru’ imiş. İzmir’den seçilecek 35 kadın (sarışın) Başbakan Erdoğan’la buluşturulacak. İzmirli kadınların taşıdığı endişeler (mini etek, kara çarşaf, içki, eğlence… Vs) doğrudan endişenin kaynağına yani Başbakan Erdoğan’a aktarılacak. Erdoğan’ın vereceği yanıtlarla kadınlar endişelerinden kurtulacak. Kente ‘korkulacak bir şey yok’ mesajı verilecek.
İyi niyetli ama siyasi basiretten yoksun bir proje… İzmir’in korkuları medyatik bir toplantıda yok olacaktıysa neden yıllarca düşünülmedi öyleyse…  
Yoksa 35 sarışın mı bulunamadı koskoca İzmir’de. Önyargı duvarlarını yıkmak için 35 sarışın yetecek mi? İcraatlardan kaynaklanan korkuları internet sitesi açıp (korkmahemserim.com gibi), sarışınları toparlayıp huzura çıkarmakla gidermek mümkün mü? İşte AK Parti’nin iyi niyetli fakat bir o kadar da saf yöneticilerinin ayrımına varamadığı gerçek bu!
Sarışın seks sembolüymüş bir de. Biz aptallık sembolü diye biliyorduk oysaki! Sarışın deyince Paris Hilton’u düşünenler için aynı zamanda seks sembolü de olabilir tabi ki. Her neyse…
Burada üç temel sorun var. Birincisi İl Başkanlarının Ankara’dan açılan her telefonla hop oturup hop kalkması…
İkincisi de sırf medyatik olmak için üretildiği belli olan içi boş projeler.
Ve sonuncusu… Siyasi tecrübeden yoksun isimlerin il yöneticiliği/il başkan yardımcılığı gibi mühim koltuklara oturtulması. Bırakınız siyasi tecrübeyi… AK Parti’ye üyeliklerinin üzerinden henüz aylar geçmiş isimler. Üye olur olmaz il başkan yardımcısı yapılan isimler… Tabi ki hata yapacaklar. Ehliyetsiz şoför kaza yapmaya nasıl müsaitse bunlar da öyle…
Ondan sonra ayıkla pirincin taşını… İl Başkanı Ömer Cihat Akay’ın işi zor. Siyasette geri vites hele hele de mehteran takımı gibi ‘iki ileri bir geri manevra’ hiç hoş bir görüntü değildir. Üçüncüsünde arabayı şarampole götürür. O yüzden kendisine naçizane tavsiyem önlemini alsın. Artık kelle mi yoksa koltuk mu alır yoksa Kemeraltı’ndan söğüş mü söyler bilemem. Ama önlemini alsa iyi olur! Kendi siyasi sağlığı için…
 
Not: Kılıçdaroğlu’nun seçim beyannamesini izledim Tv ekranlarından… İzmir için tek bir cümle kurdu. ‘İzmir Avrupa’nın Sağlık Başkenti olacak’.  Hepsi bu… EXPO 2015 ana temasıydı bu ibare. Hatta İzmir dünyanın sağlık başkenti olacak demiştik EXPO 2015 sürecinde. Kılıçdaroğlu hedefi Avrupa olarak küçültmüş görünüyor. Tayland benzetmesi de cabası tabi ki...  İzmir’e 2,5 sayfa ayıran (bir bölümü alıntı da olsa) Erdoğan’ın beyannamesi, kalesine 7 satır ayıran Kılıçdaroğlu’nun beyannamesini dövecek gibi duruyor!