GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
20 Mart 2012 Salı

Hani siyaseti yapılmayacaktı?

Birkaç gün önce ‘Kentsel dönüşümün siyasetini yapmayalım’ dedi Bakan Yıldırım.Gerçi, aylardır aynı şeyi söylüyor.
Ama İzmir siyaseti şimdiden ‘kentsel dönüşümün’ esiri oldu. Beklenen yasa bu hafta çıkacak. Başbakan Erdoğan’ın Van Depremi sonrasında yaptığı ‘iktidarımıza mal olsa da yıkacağız’ açıklamasıyla harekete geçen hükümetin kentsel dönüşüm yasası.
İzmir pilot bölge… Tam 10 milyar lira harcanacak kenti dönüştürmek için.
Amaç güvenli ve estetik bir kent yaratmak!
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın birkaç günr önce İzmir’den verdiği ‘kentsel dönüşüm’ mesajı ya iyi okunmadı ya da samimi bulunmadı.
Veya eylemlerle söylemler arasında tezat siyasetçilerin dikkatinden kaçmadı.
CHP’nin İzmirli vekilleri dün basını karşılarına alarak hem Yıldırım’a hem Bayraktar’a verdiler, veriştirdiler.
‘Bunların amacı kentsel dönüşüm değil rantsal dönüşüm’ dediler özet olarak.
Bakan Yıldırım ‘üzerinden siyaset yapmayalım’ dese de Milletvekili Alaattin Yüksel’in ve de CHP İzmir örgütünün gündeminde bu hafta meclis genel kuruluna gelmesi beklenen o yasa vardı. Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesine ilişkin yasa…
Yüksel’e göre O yasa, belediyelerin elindeki tüm yetkiyi şehircilik bakanlığına devrediyor.
Bu bakımdan o yasanın ‘yerinden yönetim modelinin’ idam fermanı olduğunu iddia eden Yüksel, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ankara’ya gönderdiği kentsel dönüşüm projelerinin neden 1 yılı aşkın süredir onaylanmadığını da sorguluyordu. Yüksel’e göre hükümet ‘o yasayı’ beklemiş, CHP’li yerel yönetimin kentsel dönüşüm projelerini bu nedenle sümenaltı etmişti. Yetki, bakanlığa devredildiğinde kentsel dönüşümün patronu hükümet dolayısıyla da AK Parti olacaktı.
Bu tezini de bazı istatistiki verilere dayanıyordu.
Bugüne kadar bakanlar kurulunun belediyelerden gelen 22 projeye onay verdiğini bunlardan sadece birinin MHP’li kalan 21’inin ise AK Partili olduğunu söylüyordu.  
Ve tabi ki de CHP’li belediyelerin projelerinin bu nedenle onaylanmadığını…
Sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ankara’ya gönderdiği 9 projeden bir yılı aşkın süredir haber alınamıyordu çünkü. Eskişehir’den 4 proje de sümen altında bekletiliyordu altı aydır. Ama Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 6 Temmuz’da Bakanlar kuruluna sunduğu proje 7 Temmuz’da yani 24 saat içinde onaylanabilmişti.
Ya İzmir’inkiler?
Onların da çetelesini tutan CHP’li Yüksel, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin onaya gönderdiği 9 projeden 4’ü 2011 Şubat ayından bu yana yani 13 aydır, 1 proje 10 aydır, biri 7 aydır diğer 3 proje de 5 aydır bekletilmektedir” diyordu.  
Durum bu kadar vahimse ‘kentsel dönüşüm üzerinden siyaset yapmayalım’ çağrısını aylardır yineleyen Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’a birkaç soru yöneltmek CHP’li Yüksel’in de İzmir halkının da hakkıdır sanırım.
Öncelikle CHP’li Alaattin Yüksel’in verdiği istatistikî bilgiler doğru mudur?
Eğer doğruysa kentsel dönüşüm gibi hayati bir konuda sadece AK Partililerin projelerini onaylayıp CHP’lilerinkini sümenaltı etmek siyaset değil de nedir?
Tabi ki burada tek sorumlu Bakan Yıldırım değil.
Dolayısıyla sorularımızın tek muhatabı da Sayın Bakan olamaz.
Sonuçta en büyük sorumlu ve muhatap kabinenin başı Sayın Başbakan...
Lakin yine de Yüksel’in masanın üstüne koyduğu istatistiki veriler yoruma mahal bırakmayacak kadar açık ve net.
Kentsel dönüşüm gibi hayati bir meselenin Bakan Yıldırım’ın da altını çizdiği gibi gerçekten de siyaset üstü tutulması/görülmesi gerekiyor. Bir taraftan AK Parti’nin öbür tarafından CHP’nin çekiştirmesi böylesine önemli işin ciddiyetine, samimiyetine halel getirir.
CHP'li Yüksel konuşur da AK Partililer boş durur mu? Tabi ki de durmadılar.
AK Partili vekillerin CHP’li Yüksel’e yanıtlarını da yayınladık bugün.
Ali Aşlık, Aydın Şengül, Hamza Dağ ve Rıfat Sait karşı söylem geliştirmişler.
CHP’lileri her şeye muhalefet etmekle, İzmir’in depremselliğini ortadan kaldırmaya çalışan hükümete engel olmakla suçlamışlar.
Sonuçta siyaseti yapılmasın denen kentsel dönüşümün siyasetini yapmaya devam etmişler.
Alaattin Yüksel’in sadece ‘rantsal dönüşüm’ yaklaşımına yanıt verip İzmir’in sümenaltı edildiği iddia olunan kentsel dönüşüm projelerinin akıbeti konusunda tek satır konuşmamışlar.
1999 Marmara faciasını yaşamış, Van’daki çaresizliği görmüş bir gazeteci olarak diyorum ki deprem siyaset/miyaset dinlemez.
Ansızın gelir, yıkar ve geçer!
Umarım İzmir’deki kentsel dönüşüm siyasetine bir an önce nokta konulur.
Merkezi idare ve yerel yönetimin bir makinenin dişlisi gibi bütünleşmesine bağlı bu biraz da.
Hatta hükümet-yerel yönetim işbirliğinin de ötesinde sivil toplumu ve halkı da sürece dâhil edip, ranta değil halka yakın bir yol haritasının benimsenmesine…
Ama önce İzmir’in kentsel dönüşüm projeleri neden 13 ay bekletildi onun mantıklı bir açıklaması yapılmalı. Belki de tüm bu projeler belediyeleri aşan, merkezi idare ile işbirliği gerektiren devasa bütçeler/yetkiler gerektiriyordu. O yüzden yasayı bekledik’ diyecekler.
‘2014 yerel seçimleri öncesinde CHP’li belediyelerin iş bitirmesini engellemek istedik’ diyecek değillerse tabi ki. 2014 demişken…
Ulaştırma Bakanı Binalı Yıldırım’ın İzmir adaylığına dönük yayınlar kenti aştı.
Yerel medya olarak aylar öncesinden bu misyonu yüklediğimiz Yıldırım’ın adı artık İstanbul medyası tarafından da ‘İzmir adayı’ olarak dillendiriliyor.
Bakan Yıldırım da yavaş yavaş aday gibi konuşmaya başladı sanki.
Partisinin siyaset okulunda Çevre-Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın ‘Aziz Başkan iyi adam’ sözüne ‘İyi biri olmak başka iyi yönetici olmak başka’ demesi bana 2009 adayı Taha Aksoy’u anımsattı.
O da Aziz Kocaoğlu ile çıktığı bir canlı yayında, ‘Aziz Bey’e cüzdanımı emanet edecek kadar güvenirim. Kişisel olarak. Ama yönetici olarak İzmir’i emanet edemem’ demişti.
Bakan Yıldırım da ona yakın bir cümle kurmuş…
‘İyi biri ama iyi yönetici değil’ diyerek.