GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
8 Mart 2012 Perşembe

Asıl sorun Denizli’nin suskunluğu!

Eskilerin deyimiyle münderecatın çokluğu nedeniyle birkaç gündür kalem oynatamadım. Gündemin ışık hızıyla değiştiği güzel ülkemde konular da hızlı bir trenin lokomotifleri gibi geçip gidiyor gözümüzün önünden. Bırakın yazmayı bazen takip etmek de bile zorlanıyoruz.
*
CHP Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun yanına Alaattin Yüksel’i de yanına alarak birden bire uzun yıllar İZSİAD çatısı altında birlikte çalıştıkları AK Parti Milletvekili İlknur Denizli’ye yüklenmeleri ‘es’ geçebileceğim, görmezden gelebileceğim bir konu değil. Her iki tarafla da yıllara dayanan muhabbetimin yarattığı zorluğa rağmen…  
Önce Moroğlu konuştu? Hem de bayağı ağır konuştu.
İZSİAD’daki Başkanı Denizli’nin AK Parti’ye geçtikten sonra İzmirli olmayı unuttuğunu ve  yeni gömleğine çabuk alıştığını hatta Başbakan Erdoğan’a ‘şirin görünmek’ adına eski dava arkadaşlarına tuzaklar kurduğunu söyledi.  
Denizli’den yanıt gecikmedi tabi ki. Tek başına Moroğlu’na da değildi yanıtı. Son dönemde
adını vermeden sık sık kendisini eleştiren Eski Başkanı Kocaoğlu da aldı payını eleştirilerden Moroğlu’nun yanında tek kelime etmeden oturan Alaattin Yüksel de.
Hak arayan itfaiyecilerin yanında oluşunu eleştirenlere ‘Kendinizden utanın’ diyen Denizli, ‘Bundan sonra daha çok çalışıp, çalışmalarımızı kamuoyu ile daha sık paylaşacağız’ derken de önümüzdeki süreçte eleştirilerin dozunu arttıracağının sinyallerini veriyordu. Eski dostlarını ‘sokağa çıkmağa’ davet ediyor, içki masalarında oluşan kısır gündemin etkisinde kalmakla da itham ediyordu.
Ve bu yanıtın ardından Alaattin Yüksel çıktı sahneye.
Ege TV ekranlarında suskunluğunu bozan Yüksel, kendilerini ‘Hak arayan itfaiyecileri azarlayan sosyal demokratlar’ diye suçlayan Denizli’ye, ‘Hak aramak bizde değil ama AK Parti hükümetinde suç. Denizli, ücretsiz eğitim hakkı isteyen öğrencilerin başına gelenleri eleştirsin’ dedi.
Eski dosttan düşman olmaz derler ama İzmir’deki tablo hiç de öyle söylemiyor. Tartışmanın alevi kenti şimdiden sardı. Her iki cepheyle de ayrı ayrı konuştuğumda ‘cephane’ sıkıntısı olmadığını gördüm. Kavgada yumruk saymaya ise hiç niyetleri yok!
*
İzmir’in 26 vekili var. Ama çoğunun adını bile hatırlamıyorsunuzdur muhtemelen.
İtiraf edeyim yıllardır politikayla yatıp/kalkan biri olarak ben bile sayamam tamamını.
AK Parti’de bakanları saymazsak kent adına enerjisi olan vekillerin başında İlknur Denizli geliyor. CHP’de de Moroğlu ve Yüksel’i çıkardığınızda geriye 1-2 vekil kalıyor.
Bu açıdan bakıldığında bu kavga sadece eski dostların değil İzmir’de karşılığı olan vekillerin dalaşması anlamına geliyor.
Hatta AK Parti’nin teklifine ‘evet’ diyerek başta bugün karşı karşıya geldiği eski dostları olmak üzere İzmir kamuoyunu ‘ters köşeye’ yatıran İlknur Denizli’nin iktidar partisinden seçilmesini kent adına ‘şans’ olarak görenlerdenim. Denizli’nin hükümetin İzmir’e yaklaşım dilini değiştireceğini, kamu yatırımları açısından yılların ihmalinin giderilmesi adına İzmir ile Ankara arasında sağlıklı bir köprü vazifesi göreceğini düşünmüştüm. Bu düşüncelerimden hala vazgeçmiş değilim.
*
Şimdi aniden patlak veren kavganın özüne inelim biraz da. Bana sorarsanız AK Partili Denizli’nin bir dönem danışmanlığını yürüttüğü Kocaoğlu’na muhalefet etmesi değildi asıl sorun. Kavganın özünde İlknur Hanım’ın AK Parti’den vekil adayı olduktan kısa süre sonra patlak veren Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlar var bence.  
Dahası, Denizli’nin operasyonlar karşısındaki suskunluğu…
Kente sonradan gelen Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın, AK Parti’nin 5 yıl il başkanlığını yapan milletvekili Ali Aşlık’ın ve hatta Kocaoğlu’nun 2009’daki rakibi Taha Aksoy’un bile ucundan kıyısından eleştirdiği özel yetkili operasyonlara karşı derin sessizliği…
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu hakkında tam 397 yıl hapis isteniyor bugün. Çok sayıda bürokrat, üst düzey belediye çalışanı aylardır tutuklu.
Ama bir dönem Aziz Başkan’la aynı katı paylaşan AK Partili Milletvekili İlknur Denizli’den bu konuda şu ana kadar ‘tık’ yok!
Adeta suskunluk sarmalına yakalanan Denizli, gemi ihalesi, 60 yaş kartları, itfaiyeci krizi gibi konularda Büyükşehir Belediyesi’ne sağlıklı bindirmeler yapıyor. İzmir, her açıdan hassas bir dönemden geçiyor. Sinirler gergin. Her gün yeni bir kara habere uyanıyor CHP’li belediyeler ve Aziz Kocaoğlu.
Müfettiş, operasyon, dava, iddianame, karakol, hapishane, Sayıştay, Danıştay, denetmen gibi kavramlara alışmaya çalışıyorlar. Atmosfer karanlık ve gergin olunca da eleştiriye tahammül de sıfırın altına iniyor doğal olarak.
Özellikle de eleştiri, destek beklenen eski bir dosttan gelmişse…
Yoksa İlknur Denizli’nin gerek 60 yaş kartlarında, gerek gemi ihalesindeki söylemleri bu denli bir karşı saldırıyı gerektirecek boyutta değil elbette. Eğer öyle olsaydı açıklamasında da yer verdiği gibi Büyükşehir bu konularda geri adım atmaz, onun dediği noktaya gelmezdi.
*
Peki, İlknur Denizli özel yetkili operasyonlar konusunda neden susuyor? Yeni partisinin eski tüfeklerinin bile onaylamadığı zamansız ve de anlamsız operasyonlar konusunda neden bir satır bile açıklama yapmıyor? Onu yakından tanıyan bir gazeteci olarak özel yetkili operasyonları onaylamadığını tahmin ediyorum. Ama bu konuda kamuoyuna neden tek satır açıklama yapmadığını anlayabilmiş değilim. Belki de partisinden bu konuda siyasi baskı görüyordur.
Belki de partisinin ondan beklediği, bizim beklediğimizin tam tersidir.
Eğer operasyonlar konusunda kendisinden umulan/beklenen tavrı net bir şekilde göstermiş olsaydı, bugün kent/halk adına yaptığı muhalefet, attığı adımlar çok daha iyi anlaşılabilirdi.
Kimilerine göre hırslarına yenik düştü Denizli.
Kimilerine göre yeni gömleğine alışmaya çalışıyor.
Ben olsaydım diye başlayan cümleler kurmak bize düşmez. Hatta İlknur Denizli gibi Burhan Özfatura ve Aziz Kocaoğlu’na (kenti yöneten iki başkana) katkı koymuş birine akıl vermek hiç işimiz değil.  
Ama yine de dost, gerçeği söyler. Ne kadar acı olursa olsun!  
Sadece AK Parti’nin değil İlknur Denizli gibi yetenekli, enerjisi yüksek bir vekile İzmir’in ihtiyacı var.
Aylar önce altını çizdiğim bir hususu hatırlatarak toparlayalım. Kentin atmosferi karanlık, kentin atmosferi gergin… Şu anlamsız, içi boş çete operasyonunun yarattığı sancı, İzmir’in belki de ilk kez yakaladığı siyasi rekabet iklimini baltalıyor. Sadece CHP’li belediyelerin elini kolunu bağlamakla kalmıyor bence 12 Haziran’dan sonra sağlıklı bir ivme kazanan AK Parti’nin kent adına fırsat sayılacak projelerini de baltalıyor.
Dahası İzmir’de sular iyice bulandı. Bulanık suda avlanmak ne kadar mümkün ve ne kadar doğruysa, İzmir’de de sağlıklı siyaset o kadar mümkün artık.