GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
8 Nisan 2010 Perşembe

Gandhi’’den Buca’’ya’… Zenci olan biziz!

İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’’ın dün TBMM’’de yaptığı konuşmayı okudum.
Seçim kanununa ilişkin tasarı üzerine aldığı sözü Mahatma Gandhi'nin 7 ölümcül günah listesiyle bitirmiş Ayhan. ’¶

Hindistan’’ın Atatürk’’ü Gandhi’’nin 7 ölümcül günah listesi şöyle;
1. İlkesiz siyaset
2. Emeksiz zenginlik
3. Vicdansız haz
4. Niteliksiz bilgi
5. Ahlaksız ticaret
6. İnsaniyetsiz bilim
7. Özverisiz ibadet.
 
Ayhan’’ın bitirdiği yerden biz başlayalım bugün. Yedi ölümcül günah listesinin tepesinde yer alan ’‘ilkesiz siyaset’’i masaya yatıralım örneğin. Gerçekten ölümcül bir günah mıdır ilkesiz siyaset? Birlikte sorgulayalım.
İlkesizlik sadece siyasette değil hayatın her alanında ölümcül sonuçlar doğurabilir. Günah olup olmadığı din adamlarının uzmanlık alanına giriyor. Benim alanıma giren ise siyaset.
İlkesiz siyasetçi, rotasız gemiye benzer. Hangi limana gireceği, ne zaman karaya oturup, alabora olacağı, hangi bilinmeze yol alacağı belli olmaz.
Siyasette ilkesizlik ’‘Zübük’’lüktür. Siyaseti hangi cephede yaptığından çok siyasetçinin şahsına ne kadar çıkar sağladığı öne çıkar. Yönetme bilimi olan siyaset, yönetilene fayda sağlamaktan çok yönetenin oyuncağına, yönetenin kovasını dolduran bir dereye dönüşür.
Bu bakımdan ilkesiz siyaset, ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Bu kadar lakırdıdan sonra geçelim Buca’’ya’…  
’‘Okumuş çocuklar ayaklanması’’ başlıklı yazımızın ardından başlayan ’‘zenci’’ tartışması büyüyor.
Belediye Başkanı Ercan Tatı’’nın ilk yılındaki falsolar nedeniyle 7’’si üniversite mezunu, biri doçent unvanlı 9 meclis üyesinin, ihtisas komisyonlarına girmeyerek koyduğu tavra ilişkin kaleme aldığımız yazıya açıklama gönderen CHP Meclis Grup Başkan Vekili Hasan Sağlam tartışmayı hem sürdürdü hem de başka boyutlar kazandırdı.
Sağlam, ’‘okumuş çocuklar ayaklanması’’ başlıklı yazıda kendisinden ’‘ilkokul mezunu grup başkan vekili’’ olarak söz edildiğinden bahisle kaleme aldığı 2,5 sayfalık açıklamayı, Buca Belediyesi’’ne ait bir fakstan tarafıma göndererek, bir bakıma yangına körükle gitmiş oldu.
 
Okumuş çocuklar ayaklanması başlıklı yazıyı okuduktan sonra kendisini 1800’’lü yılların ikinci yarısında ABD’’de kurulan zenci karşıtı ’‘Ku Klux Klan’’ların eline düşmüş bir zenci gibi hissettiğini açıklayan Sağlam, ilkokul mezunu olmasının yürüttüğü Grup Başkan Vekilliği görevi için dezavantaj teşkil etmediğini, siyasette önemli olanın ’‘emek’’ olduğunu anlatmaya çalışıyordu aslında.
Tabi ki satır aralarında zülfüyara dokunarak bir bakıma ’‘okumuş çocukların’’ hedef tahtası haline geliverdi.
Tabi ki ’‘Ku Klux Klan’’ benzetmesi Buca’’daki okumuş çocukları da ziyadesiyle rahatsız etmeye yetti.
Okumuş çocuklardan bir kaçı ile görüştüm. Sadece beni arayanlarla’…
Hasan Sağlam’’ın açıklamasına bazı eleştirileri ve Sağlam’’ın yanıtlaması istemiyle bazı soruları vardı.
İsimlerini açıkça vermekten imtina ettiler’…
İki nedeni vardı bunun da. Birincisi Sağlam’’la muhatap olmak istemediler. İkincisi Doç. Dr. Levent Köstem’’in akıbetine uğramaktan çekindiler.   
Öncelikle gönderdiği açıklama metnini kaleme alanın Sağlam olduğuna hiçbiri inanmıyordu hiçbiri.
Grupta ve mecliste yaptığı konuşmalarla yazılı metin arasında dağlar kadar fark olduğunu savunan Okumuş Çocuklar, metnin usta bir kalem tarafından yazılmış olabileceği noktasında fikir birliğine varmış gibiydiler.
Bu konuda benim düşüncem ise biraz farklı. Bazı insanlar için konuşma, hatiplik zor zenaattir. Ama yazıda döktürürler.  
Belki de daha önce hiç hatipliğine şahit olmadığım  Hasan Sağlam da ’‘Konuşamayan ama iyi yazan’’ bir siyasetçidir.
İkinci olarak, okumuş çocuklar da okumamış çocuklar da Sağlam’’ın Buca Belediyesi’’nde zenci muamelesi görmesinin mümkün olmadığını savunuyordu.
Yüzde 65 engelli raporu olan Ciguli lakaplı işçinin bile çıkarıldığı Buca-Mar şirketine Sağlam’’ın kızının alındığını, Buca Belediyesi’’ne işçi aldırma konusunda en doğru adresin Hasan Sağlam olduğunu vurguluyorlardı üstüne üstük.
AKP ilçe teşkilatı tarafından bugün medyaya dağıtılan bir liste bu vurguyu güçlendiriyordu aslında. Buca Belediyesi’’ne son dönem alınan işçilere ilişkin tutulan bir çetelede referanslar bölümünde karşımıza sıklıkla çıkan isim Hasan Sağlam’’dı da ondan.  
Başkan Ercan Tatı ekibinin ’‘birinci halkasında’’ olmanın avantajını ziyadesiyle yaşayan Sağlam’’ın ’‘Zenci’’ muamelesi görmediğini ama kendilerinin konuşma yapmakta bile zorlandıklarını itiraf ediyorlardı.  
Ve okumuş çocukların takıldığı bir önemli nokta da açıklamada Başkan Tatı’’ya ilişkin, ’“İl Genel Meclis üyeliği döneminde Buca’’da organik tarımın gelişmesi için çaba sarf etti’” bölümüydü. Ve haklı olarak soruyorlardı’…
İl Genel Meclis Üyesi olarak Buca’’nın köylerinde organik tarımı geliştirmek için çaba sarf eden Tatı, Belediye Başkanı olarak aynı bölgeye taş ocağı gibi çevresel felaket doğuran bir projeyi nasıl planlar?
Öncelikle Başkan Tatı’’nın yanıtlaması gereken ama Hasan Sağlam’’ın da ’‘vekil’’ olarak yanıtlaması beklenen bir soruydu bu onlara göre.
Ve son soru Sağlam’’ın siyaseten ne kadar sağlam olduğuna dönüktü.
1999’’da Mehmet Ali Susam’’la birlikte ANAP’’a geçen CHP’’li Sağlam’’ın, DSP’’den gelme Ercan Tatı ile ekip olduktan sonra yaşadığı siyasal değişimi sorgulayan bir soruydu bu. 
 
29 Mart 2009’’daki seçim sürecine CHP MYK Üyesi olarak giren Susam’’ın Buca Belediye Başkan adayının Necati İmam olduğuna vurgu yapan okumuş çocuklar, ’“Başkan adaylığı yarışını Tatı kazanınca, CHP ilçe binası önünde toplanan ve ’‘Susam kızardı, İmam bayıldı’’ sloganı atan kalabalığın önündeki isimlerden birinin Hasan Sağlam olup olmadığını merak ediyorlardı.
Neyse ’‘okumuş çocuklar’’ ve ’‘Zenci Sağlam’’ arasındaki polemik bu diyaloglarla uzayıp gidebilir. Bir noktada kesmek zorundayım.
Ama özellikle Sağlam’’ın ’‘düzgün kaleminden’’ sorulara içten yanıtlar gelirse seve seve bu sütunlardan yayınlarım.
Şimdilik Buca’’dan da benden de bu kadar.