GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
29 Mart 2010 Pazartesi

’‘Gül’’ler açtı İzmir’’in dağlarında’’

’‘İzmir’’in Dağları’’nda ’‘çiçekler’’ açar,
Altın güneş, orda sırmalar saçar,
Bozulmuş düşmanlar, yel gibi kaçar,
Yaşa Mustafa Kemal Paşa, yaşa’…
İzmir Marşı’…’¶
İlk cumhurbaşkanı, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’’e atfedilmiş, anlamı kuşkusuz ki çok büyük.  
İzmir için olduğu kadar Türkiye için de’…
 
Hafta sonu da 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül geçti İzmir’’den’…
İlkokulun bir yılını Halil Rıfat Paşa’’da okumuş, Eski Kayseri Milletvekili, Dış İşleri Bakanı, yarı İzmirli Gül ve değerli eşleri Hayrunnisa Hanım’…
İki gündür gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında, internet portallarında Gülgiller boy gösterdi.  
First Lady Hayrunnisa Hanım’’la el ele Efes/Meryemana ve Kemeraltı’’nda nostaljik, romantik bir tur, işadamları ve gazete temsilcileriyle İzmir üzerine buluşmalar, konuşmalar’…
Gül’’ün karşısına tespih gibi ’‘dizilen’’ medyamızın değerli patron, temsilci ve ’‘büyük’’ yazar takımı, allı-pullu-Gül’’lü bir yazılar döktürmüşler köşelerinden.
Haklı olarak!
**
Hakkını vermek gerekirse aktif siyasi hayatı boyunca İzmir’’e sempati ile bakan bir Gül vardı karşımızda.
Dış İşleri Bakanlığı döneminde kenti EXPO 2015’’e aday gösteren oydu.
Paris’’te karar açıklandığında ne kadar üzüldüğünü gözlerimle gördüm.
AKP adına kent siyasetini dizayn eden de o oldu.
Yüzündeki sıcak gülümseme, konuşmasındaki ölçü, nezaket nedeniyle kentin sempati ile baktığı, İzmirlinin AKP’’nin aksine ’‘tehdit’’ görmediği Gül’…
’‘Gavur İzmir’’ imasında bulunan Başbakan yerine, ’“İzmirliyim’” diyebilen bir Gül.
Arsenikli su yerine, ’“İzmir’’in cazibesine’’ vurgu yapan bir Gül’…
Haklı olarak İzmirli en çok onu benimsedi, sevdi’…
Akrabaları, dayısı, dedesi kentte olduğu için ayrı bir bağı olan İzmir’’e yine/yeniden el attı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.
Karşısına ip gibi dizilip, yağlı/ballı yazılar döşenen meslektaşlarımın aksine ben biraz daha kuşkucuyum bu konuda.
Bayram değil, seyran değilken Gül bizi (İzmir’’i) neden öpüyor?
Diye soruyorum en azından’…
 
Yüzündeki gülümseme, konuşmasındaki ölçü, nezaket, kente verdiği destek bir yanda’… Ama AKP içinde halen aktif bir grubu yönlendiren, Başbakan Erdoğan’’la soğuk savaşı kulislerde konuşulan Gül’’ün iki günlük İzmir çıkarmasının altında ne var?
Eşiyle el ele romantik dakikaların dışında tabi ki?
Siyaset yazan biri olarak İzmir’’in bürokrasisinin ve siyasetinin Gül ve Gül’’e yakın kesimlerce dizayn edildiğini biliyorum.
2004 ve 2009’’daki Büyükşehir adaylarına karar veren Gülgiller’’di’…
Milletvekili sıralamasında etkili olan da onlardı.
Gül’’ün de Gülen cemaatine yakınlığı ise sır değil.
Gül ve Erdoğan arasındaki soğuk savaş zaten ayyuka çıkmış durumda.
Bütün bu gerçekler ışığında, Abdullah Gül’’ün iki günlüğüne İzmir’’e gelip, oldukça sıcak mesajlar vermesinin altında resmi açıklamaların dışında bir şeyler aramak sanıyorum gazetecilik mesleğinin gereği olsa gerek.
Yani Bayram değil, seyran değil, eniştem bizi niye öpüyor? Diye sormak’…
***
Türkiye’’nin 1 numaralı koltuğunda oturan Gül’’ün hükümet ya da AKP ile organik ilişkisini sorgulamak bile abesle iştigaldir.
Bu ilişki, bu köşenin adı gibi ayan beyan ortadayken’…
Kimi bakanlıkların Gül’’ün kontrolünde olduğunu, seçim dönemlerinde kimi illerin Gül ve ekibine bırakıldığını, İzmir’’in de siyaset dizaynı açısından aynı ekibe teslim edildiğini düşünürsek;
Cumhurbaşkanı Gül, hükümet ya da AKP kanadında İzmir’’in kilidini açmakla görevlendirilmiş ya da kendisine doğrudan böyle bir misyon edinmiş olabilir mi?
Başbakan Erdoğan’’ın söylemlerine reaksiyon gösteren İzmir için AKP, anahtar değişikliğine gidiyor olabilir mi?
Tamam.
Cumhurbaşkanlığı tarafsız bir makamdır.
Ama Gül’’ün ne kadar tarafsız olduğu, kaldığı ya da kalabildiği de son derece izafi bir durumdur.
Kendisinden önceki Cumhurbaşkanı Sezer döneminde neredeyse her gün kanunun TBMM’’ye iade edildiği dikkate alınır ve de Gül döneminde AKP patentli kanunlar jet hızıyla Köşk’’ten geçtiği tahayyül edilir, AKP teşkilatlarının İzmir’’de bile Gül’’ü bayraklarla karşıladığı hatırlanırsa, Köşk’’ün ne kadar tarafsız olduğu, kaldığı ya da kalabildiği anlaşılır.
Tamam.
Başbakan Erdoğan ile Gül arasındaki soğuk savaş biliniyor.
Ama Gül, eninde sonunda Erdoğan’’ın karizmatik liderliğinin altında eziliyor, teslim oluyor.
Yani, Türkiye’’nin 1 No’’lu koltuğunda, Türkiye’’nin (AKP’’nin) 2 No’’lu adamı oturuyor.
İzmir’’deki başarı da başarısızlık da Gül ve ekibinin hanesine yazıyor.
Belki de son yerel seçimde ’‘mesajı aldım’’ diyen Başbakan Erdoğan, önümüzdeki genel seçimde İzmir’’i Gül’’ün elinden alacak.  
Eniştesi Mehmet Tekelioğlu’’nun bile yeri garanti değil kimilerine göre.
Gül de bu ihtimali ortadan kaldırmak için kentle arasındaki bağı güçlü tutupgövde gösterisi yapıyor olabilir pekala’…
İzmir ile bizzat ilgilenerek 29 Mart’’taki çıtayı, hem olası referandum hem de önümüzdeki seçim sürecinde yükseltmek, dolayısıyla da İzmir’’deki gücünü muhafaza etmek istiyor olabilir.
Yoksa bir Mart sabahı sadece Hayrunnisa hanımla el ele Efes/Meryemana turu atıp, Kemeraltı’’nda kahve yudumlamak için gelmiş olamaz herhalde’…  
Hadi öyle diyelim.
O halde, EBSO’’nun toplantısında İzmir için ahkam kesip, medya temsilcileriyle ’‘İzmir’’i nasıl büyütürüz, geliştiririz’’ toplantısı yapmazdı değil mi?
Ya da Sayın Cumhurbaşkanımız, tüm samimiyetiyle, Sayın Başbakan’’ın yapamadığı mı yapmaya çalıştı.
Yani eylem ve söylemleriyle İzmir’’in de başbakanı olduğunu unutan Erdoğan’’ın aksine İzmir’’in de Cumhurbaşkanı olduğunu mu kanıtlamaya çalıştı?
Ne dersiniz?
Size de garip gelmedi mi Gül’’ün iki günlük İzmir ziyareti’…?