GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
12 Mart 2010 Cuma

Bahriyeli Bülent ve Aydın Paşa!

İzmir’’in ’‘Bahriyeli’’ sıfatına sahip tek siyasetçisidir Bülent Baratalı’… ’‘Devrimci Baykalcılar’’ yazısı üzerine aradı. Uzun bir görüşme yaptık.’¶
CHP siyasetinde Baykalcılığın maya tutmasından itibaren değişmeyen çizgisiyle kimi zaman partinin en tepesinde kimi zaman kıyıda köşede kalsa da Baratalı, Urla’’da ve İzmir’’de yaptıklarıyla adını kentin siyasi tarihine yazdırmayı başarmıştır.
Her ne kadar Kocaoğlu’’nun elinden tutmasıyla sonradan CHP’’li olan Urla Belediye Başkanı Selçuk Karaosmanoğlu’’nun korkulu rüyası olsa da Baratalı, Baykalcılık noktasında neredeyse rakipsizdir.
Hatta kimilerine göre de ’‘Baykal’’a rağmen Baykalcılar’’ grubunun da önderlerinden biridir Baratalı. Deniz Baykal’’ın kendisiyle birlikte hareket edenlere adaylık süreçlerinde sahip çıkmaması üzerine gelişen ’‘Baykal’’a rağmen Baykalcılar’’ grubunun bilinen üyeleri, her defasında ona dert yanar, onun kapısını aşındırır.
Kimi zaman Baratalı da ’‘Baykal’’a rağmen Baykalcı’’ olmuş, olabilmiştir hatta.
PM Üyesi, Eski Genel Sekreter Yardımcısı Baratalı’’yı konu alma nedenimize gelince;
Devrimci Baykalcılar (!) yazısı aslında ironik bir göndermeydi anlayana’…
Deniz Baykal’’a karşı CHP içinde mücadele eden bir grubun gelinen noktada önemli koltuklara oturmaları, birkaç sıfatı aynı anda taşımaya başlamalarının siyasi dilde dışavurumuydu.
Baykal muhalifleriyle her daim mücadele eden, geçmişindeki subaylık deneyiminden de yola çıkarak, Denizci (Baykalcı) anlamına gelen ’‘Bahriyeli’’ sıfatını seve seve kullanan Baratalı, Genel Sekreter Yardımcılığı döneminde yaşadığı bazı olayları paylaştı benimle’… Dolayısıyla da sizlerle’…
2000’’li yılların başında CHP MYK’’sında önemli görevlerde bulunan Baratalı, ’“Partiden istifaların arttığı bir dönemdi. Çünkü CHP barajın altındaydı. Tepki istifalarıyla partiden ayrılanlar bir süre sonra peyder peypey dönmeye başladılar. Bizler de istifacıların dönüşünü genel başkanımızla paylaşıyorduk.
Efendim bu arkadaş istifa etmişti, geri dönmek istiyor, dilekçe vermiş. Ne yapalım? Diye sorduğumuzda;
-Suçu neymiş, ne yapmış? Derdi hemen.
Bizler de;
-Efendim size küfretmiş, ağır şekilde eleştirmiş’’ derdik. Aldığım yanıtlar Sayın Genel Başkanımızın bugünkü davranışlarını da açıklamaya yetmektedir.
-Bana küfretmişse gelsin, ama partiye etmişse almayın. Çünkü bu partinin tüzel kişiliği benden, kişiliğimden önce gelir. Derdi.
İşte CHP’’nin Sayın Genel Başkanı bu kadar demokrat ve de hoşgörülüdür. Kendisine küfredenleri bile siyaseten bir noktaya taşır. Onun için önemli olan CHP’’nin zarar görmemesi, partilinin partisine küfretmemesi, zarar vermemesidir’” diyor Baratalı’…
 
**
 
İzmir’’de kongre sürecini de değerlendirdiğimiz Baratalı, adaylıktan el çektirilen Nalbantoğlu’’nun iki ayı aşkın Baykal’’la görüşmemesinin bedelini ödediğini, listelerin yazımında etkili olan Selçuk Ayhan’’ın da listelere giremeyenlerin hedefi olmasının son derece doğal olduğunu anlatıyor ve bakın ne diyor;
-2002 genel seçimlerinde genel merkezdeki görevim nedeniyle listelerde etkili olduğum iddia edildi. 169 vekil adayı vardı. Nihayetinde 16 vekil seçildi. 145 kişi listelere girememesinden de seçilememesinden de beni sorumlu tuttu. Bedelini 10 yıldır ödüyorum. Daha yeni yeni gerçek anlaşıldı ve adaylar cephesinde affedilmeye başlandım’”
Yılların deneyimi Baratalı bu sözleriyle kongre sürecinde neden ortalıkta görünmediğini de açıklamış oluyor bir bakıma’… 1992’’de CHP’’nin kuruluş kararının alındığı yemekli toplantının Urla’’daki ev sahibi, yılların Baykalcısı Baratalı, Devrimci ya da (muhalif) Baykalcıların CHP için gayet doğal olduğunu, seçilenlerin Baykalcılığının değil partililiğinin ölçüldüğünü hatırlatıyor Devrimcilere’…
 
**
 
Ve Aydın Şengül’… Nam-ı diğer Aydın Paşa!
Paşa sıfatı sayemde takılmıştır kendisine’… İl Başkanlığı döneminde yakıştırdığım bu sıfat gelinen noktada ’‘eski paşa ya da devrik paşa’’ olarak da kullanılabilir.
Ali Aşlık sonrasında atama ile bu önemli koltuğuna oturan, 2007 genel seçimleri ve 2009 yerel seçimlerini yöneten, seçilmiş başkan ol(a)madan yerel seçim hezimetinin faturasını ödemekten kurtulamayan AKP İl Başkanı Şengül.
Kendisiyle geçmişte dostluğumuz da küslüğümüz de olmuştur.
 
**
 
Yerel seçimin ardından 28 ilçe başkanı tarafından Ankara’’ya gidilmek suretiyle istenen, ancak ’‘mesajı aldım’’ diyen Başbakan Erdoğan’’ın hışmından kurtulamayan Şengül’’ün yaptığı son siyasi manevra Ömür Kabak’’ın atanması sürecindeydi.
Selim Gökdemir tehlikesini gören Şengül, Kabak’’tan yana tavır almış, Başbakan Erdoğan’’ın evinde yapılan ’‘üçlü görüşmede’’ Kabak’’ın İzmir için Gökdemir’’den daha uygun bir isim olduğunu savunmuştu.
Hatta Erdoğan’’a ’‘efendim ben yönetime girmeyeyim’’ dediğinde de ’‘Hayır, yönetimde yer alacak ve Ömür Bey’’e yardımcı olacaksın’’ talimatıyla karşılaşmıştı Şengül.
***
Tabi ki bir koltukta iki karpuz ya da bir çöplükte iki horoz olmayacağı gibi Ali Aşlık’’ın iki eski yardımcısı Kabak ve Şengül’’ün arası gün geçtikçe açıldı.
Şengül’’ün gölge il başkanı olduğu iddialarıyla başlayan süreç 18 ilçe yönetiminde operasyonla son buldu. Karşıyaka, Konak, Çiğli gibi Şengülcü ilçe başkanları teşkilattan temizlendi, yönetimlerin de yenilenmesiyle Şengül etkisi İzmir’’de iyice zayıfladı.
 
Ama bir ’‘kara kedi’’ söylentisidir gidiyor. AKP’’de ’‘kara kedi’’ başlıklı yazımızdaki ’‘laz kedisi’’ benzetmesinden alınan Arsinli Aydın Şengül, Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar ile İl Başkanı Ömür Kabak arasındaki sorunun büyümesinde kesinlikle rolü olmadığını bilakis ikiliyi barıştırmak için girişimlerde bulunduğunu anlatarak başlıyor söze.
Yerel seçim 2009’’un faturasının kendisine kesildiğini, Başbakan Erdoğan’’ın Kabak’’ı işaret etmesinde katkısı olduğunu, yönetime de Erdoğan’’ın talimatıyla girdiğini vurgulayan Şengül, ’“Amacım Ömür Başkan’’a yardımcı olmaktı. Ama gelinen noktada ne yazık ki yardımcı olamadığımı görüyorum’” diyor.
İzmir’’de il yönetimiyle sorun yaşayan teşkilat mensuplarının sık sık kendisini ziyaret ettiğini kabul eden Şengül, ’“Ancak ben sadece dinliyorum. Yorum bile yapmıyorum. Sorunları dinleyip İl Başkanı’’na aktarılmasını, çözüm bulunmasını sağlamaya çalışıyorum. İzmir’’de parti teşkilatımızın kavgalı/sorunlu olması ne bana ne Ömür Bey’’e ne de başkasına yarar sağlamaz. Bilakis zarar verir. O nedenle ben asla sorun çıkaran adam olmam. Aksine sorunların çözülmesi için elimden gelen katkıyı koymaya dün olduğu gibi bugün de hazırım’”
 
Şengül’’ün sözlerindeki satır aralarından, İl Başkanı Ömür Kabak’’ın ona mesafe koyduğunu, dinlemediğini, söylediklerini de uygulamaya koymadığını anlıyorum. Kabak’’ın haklı olduğu nokta ’‘halef-selef’’ oluşları nedeniyle ortaya atılan, gölge başkan, gölge yönetim iddiaları’…
Şengül’’ü de çok samimi, içten gördüm.
Geçmişin muhasebesini yaptığını, özeleştiri dönemi yaşadığını vurguladı sık sık.
Ve parti içinde kavganın tarafı olmak istemediğini’…
 
Ve Hüseyin Özkan’… İlçe yönetimi konusunda Kabak’’a zor anlar yaşatan, Ankara’’dan yaptığı by-pass ile iki isimlik krizi aşan Bornova İlçe Başkanı’…
İl Başkanı Kabak’’ı çok sevdiğini, attığı adımlardan haberdar ettiğini, her platformda da desteğinin süreceğini anlattı uzun uzun. Sanıyorum Özkan, yönetim operasyonundan sonra Kabak’’ın kendisini kara listeye aldığını anladı.
 
Notlar: Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ ile görüştüm ’‘akılda kalan başkanlar’’ yazısından sonra’… Çok ilginç şeyler anlattı. Devam yazısında görüşmek üzere’…