GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
6 Haziran 2023 Salı

Eğreti masa dağılırken!

Seçim sonuçları çok farklı açılardan değerlendiriliyor, tartışılıyor. Bununla da kalmıyor, muhalefet cephesinde bir hesaplaşma ve değişim beklentisi yükseliyor. Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere parti yöneticilerinin hesap vermesi isteniyor.

 

Bunların çoğu sakin ve sağduyulu tartışmalar değil, duygusal yaklaşımlar. Şimdi bazı sorular eşliğinde akıl ve mantık ölçüleri ile buna cevaplar arayalım. Kılıçdaroğlu yerine başkası aday olsaydı seçimi kazanabilir miydi? Buna olumlu cevap verenler olacaktır. Peki, kazanacak aday kimdi ve buna nasıl karar veriyorsunuz?

 

Birkaç ay öncesinde ben de Kılıçdaroğlu’nun adaylığına olumlu bakmıyordum doğrusu. Ancak masada bu mutabakat sağlanınca, neden olmasın, onunla da kazanılabilir dedim. Hele İmamoğlu ve Yavaş da aday gibi yanına eklenince bunu daha fazla ihtimal olarak gördüm.

 

Diyebilirsiniz ki, İmamoğlu veya Yavaş olsaydı rahat kazanılırdı. Ben bugünden bakınca emin değilim. Ama kamuoyu araştırmaları öyle gösteriyordu. İyi de biz onların hem parlamento hem de Cumhurbaşkanlığı tahminlerinde ne kadar çok yanıldıklarını görmedik mi? Ayrıca İmamoğlu’nun tepesinde Demokles’in kılıcı sallanıyordu ve Yavaş aday olarak kampanya yürütse, Kürt seçmenin desteği bu denli yüksek olur muydu?

 

Milliyetçi muhafazakar seçmenden alabilirdi diyorsanız, o kesimi de ikna edemediği görüldü.

 

Yerel seçimin dinamikleri ile parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin dinamikleri bambaşkadır.

 

İttifak formülü fena bir proje değildi. Yok, efendim orada Saadet var, Deva var veya Gelecek partisi var. Bunların yaptıkları ve geçmişleri belli. İyi de son yirmi bir yıldır yapılan bütün seçimlerde CHP’nin oyu yüzde 18 ile 25 arasında gel git yaşamıştır. Yüzde yirmi desteğini de AKP iktidara gelince bazı modern muhafazakar seçmenin CHP yönelmesi sayesinde aşabilmiştir.

 

HDP ve Demirtaş’ı da istemeyiz diyen CHP seçmeni ve üyesi de az değil. İyi de nasıl bir arada yaşayacağız ve Kürtlerden oy almadan nasıl oyunu artıracaksın?

 

Muhalefet bu model ile Erdoğan rejimine yerel seçimlerde yenilgi tattırdı. CHP büyükşehirleri İyi Parti ve HDP desteği ile kazandı. İzmir, Aydın, Muğla olabilir ama diğerleri o kadar kolay değil.

 

İyi Parti, CHP ile yaptığı ittifakın seçmeni tarafından iyi karşılanmadığını ve MHP’ye oy kaptırdığını düşünüyor. DP, Deva, Gelecek ve Saadet Partisi ise avanta milletvekilleri ile kazançlı çıktılar ama siyaseten kaybettiler. Söyleyecek sözleri kalmadı.

 

Ayrıca bu partilerin genel başkanlarının lider vasıflarının olmadığı da ortaya çıktı. Çünkü CHP listelerinden milletvekili adayları koyup, seçmeni CHP’ye ikna edememe bunun en açık kanıtı.

 

Kılıçdaroğlu kazansaydı, bahar gelmezdi ama ülke çeşitli açılardan nefes alabilirdi. Sembolik anlamı çok değerli olurdu ve katılaşmış olan kutuplaşma ekseninde az da olsa bir esneme gerçekleşebilirdi. Alevi bir Cumhurbaşkanı, bazı önyargıları azaltabilirdi. Ayrıca ulusalcı, Kürt, Alevi, muhafazakar ve liberal bir koalisyonun desteği ile seçilmiş olması, bölünmüş bir toplumda mesafeliliği azaltabilirdi. Alevi karşıtlığı gibi, Alevicilik üzerinden siyaset yapma alışkanlığı da bir nebze azalabilirdi.

 

Bunlar olmadı. Kutuplaşma daha da arttı. Altılı masanın oluşturduğu çoğulcu model yeterince işlemedi. Erdoğan bu modeli, altılı masadakilerin de katkısıyla etkisiz kıldı.

Şimdi artık muhalefet için iş daha zor. Ana muhalefet CHP’de profesyonel hesaplar ve hesaplaşmalar devreye girecek. Birileri gidecek birileri gelecek. Belediye başkanları birer güç odağı olarak parti merkezine kendi adamlarını yerleştirmeye çalışacaklar ve gelecek sene adaylık garantisi (İmamoğlu ayrı bir pozisyonda tabii…) isteyecekler. Kılıçdaroğlu da bunu kabul edecek. Ama sistem değişmeyecek, kişiler değişecek.

 

Aynen Baykal gidince isimler değişip, model aynı kaldığı gibi.