GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
28 Nisan 2023 Cuma

Benim Alevilerim (2)

Kemal Kılıçdaroğlu’nun gençlere hitaben, “Ben Aleviyim. Hak, Muhammed, Ali inancıyla yetişmiş biriyim. Kul hakkı yemem” sözlerini konu eden yazılarımızı sürdürüyoruz. Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasını ve zamanlamasını isabetli bulduğumu söylemiştim.

Siyasetçiler bu konuyu çok detayları ile tartışamazlar çeşitli endişeler ile. Ama aydınların ve bilim insanlarının daha detaylı tartışmaları ve konuyu genişletmeleri gerekir. Geçiştirmek veya “Hepimiz Müslümanız” açıklamaları bunca zaman halı altına süpürülmüş sorunları sağlıklı bir şekilde tartışmamıza imkan vermez.

Lise yıllarında ilk kez Alevi arkadaşlarım olduğunu fark etmiştim. O dönemde ortaokulda din dersi seçimlik dersti. Ben girmiyordum. Din dersi saatinde kantinde veya okul bahçesinde vakit geçirirdim. Alevi arkadaşlarım ne yapardı hatırlamıyorum. Düşünsenize ailenizden öğrendiğiniz inanca hiç benzemeyen bir din öğretiliyor size. İbadet şekli farklı, günahı farklı, geleneği farklı.

Devrimci fikirlerle tanışıp benimseyince, bu türden doğuştan edinilen kimlikler bizim için önemsiz hale gelmişti. Ne Alevi olmak ne Boşnak, Arnavut, Kürt… Önemli olan tercih edilmek suretiyle edinilen ideolojik kimlikti. Sosyalist olmak ve hatta bu kimlik içinde hangi fraksiyon içinde yer aldığınız daha önemliydi bizim için.

Daha sonraki dönemlerde kimlik ve kültür konuları mesleki açıdan ilgi alanıma girmeye başladı. Etnik ve mezhepsel kimlikler iki açıdan ilgimi çekiyordu. Kültürel pratikleri ve kendini yeniden üretme tarzları, uyum ve ayrışma alanları nelerdi? İkinci boyut, küreselleşme ile motive olan kimlikler üzerinde dayanışma ve cemaatleşme siyasetin pratiğine nasıl yansıyordu? Birbiriyle ayrılmaz konular olmakla birlikte birinci soru daha ziyade kültür sosyolojisi ile ikincisi ise siyaset sosyolojisi ile doğrudan ilgili araştırma konuları idi.

Öğrencilik yıllarımızda derslerimizde öğrendiğimiz teorik açıklamalar, kimlik dayanışmalarının göç ve kente uyum mekanizması olduğu yönünde görüş bildiriyordu. Geçiş dönemi, ikili yapılar vb kavramlar hep bu teorilerin içinde yer alıyordu.

Ancak zamanla bu dayanışma ağları ve cemaatleşmenin geçici olmadığı, şehirleşme ve eğitim ile ortadan kalkmadığı, tam tersine kentlerde ve yurt dışında tekrar üretildiği gözlenmeye başladı.

Bu konuda çok sayıda akademik araştırma doksanlı yıllarda yapılmaya başlandı. Alman sosyal bilimci, Herald Schüler’in İstanbul’da gerçekleştirdiği ve aynı zamanda doktora tezi olan çalışma daha sonra İletişim Yayınevinden yayınlandı. “Türkiye’de Sosyal Demokrasi-Particilik, Hemşerilik ve Alevilik.”

Daha sonra farklı kültürler üzerinde bazı uzman arkadaşlarım ve hocalarımızla İzmir ve diğer çeşitli illerde yaptığımız araştırmaları da “Direnen ve Kaybolmaya Yüz Tutmuş Kültürler” başlığı altında bir arada toplayıp yayınladık. Tahtacılar, Nusayriler, Ermeniler ve Afro Türkler gibi farklı kültürler hakkında araştırmalar gerçekleştirmiştik.

Nusayri Şeyhi Nasrettin Eskiocak ile Samandağ’da uzun bir görüşme yapmıştık. Din, Alevilik, Arap Aleviliği, cennet ve cehennem hakkında çok ilginç yorumlar yapmıştı. Dini insanları korkutma aracı olarak kabul etmiyordu. Allah ne diye kullarını cezalandırsın, niye yaksın ki diyordu. İlgili ayeti okuyor ama bunu kabul etmiyordu. Allah kullarını sevmiyor mu? İnsanlar bile idam cezasını kaldırdı. Allah neden kullarından intikam alsın.

Daha sonra Türkiye’deki son Ermeni köyü, Vakıflı’ya gitmiştik. Orada da Vakıf Başkanı Cem Çapar ile uzun uzun görüştük. Cem, Ermeni. Mesleği ise veterinerlik. Ermeni kimliği, egemen ideolojiye göre en öteki sayılıyordu. Halen de öyledir.

Cem’e adının gerekçesini sordum. Alevi adı değil mi? “Hocam sormayın, öyle kurtarırız diye düşünmüş babam ama o da sorun olmuştu zaman zaman. Veteriner Fakültesinde okurken arkadaşlarım Ermeni olduğumu biliyordu. Ama çok önemli bir sorun yaşamadım. Ancak bir gün laboratuvarda kan alma ve kan grubun bakma dersi alıyorduk. Sırayla herkesin kanı alınıyordu. Sıra bana gelince bazı arkadaşlarımın kana merakla baktığını hissettim…”

Gelecek yazıda Alevilik, Alevicilik, yani negatif ve pozitif ayrımcılık örnekleri üzerinde duracağız.