GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
17 Mayıs 2023 Çarşamba

Tencerenin deviremediği hükümet...

Demirel’in söylediği, “tencerenin deviremeyeceği hükümet yoktur” sözü, dönemi itibarıyla daha geçerli bir görüş idi. Bu nedenle seçim kampanyasında, “ne verirlerse beş fazlasını vereceğim” diyordu, özellikle geniş kitleleri oluşturan çiftçilerin taban fiyatı beklentilerini kastederek.

Bu söz bu seçimde işlemedi. Geçim sıkıntısı ve hayat pahalılığı had safhadaydı, muhalefet bolca refah vaadinde bulundu ama iktidar sandıktan mağlup çıkmadı.

Bunun nedenlerini zaman zaman yazıyor ve söylüyorum. Siyasette teoriler zaman ve mekanda değişmez değillerdir. Yani bu hayat pahalılığı, bunca yolsuzluk iddiaları bir Batı ülkesinde olsa veya kırk yıl önce Türkiye’de yaşansa sandığa çok farklı yansırdı.

Ama doksanlardan itibaren seçmen davranışlarını etkileyen değişkenler farklılaşmaya başladı. Geçim sıkıntısı ve hayat pahalılığı, kimlik ve güvenlik duyarlılığının gerisinde kaldı. Çok partili dönem itibarıyla yükselen her parti, ülke genelinde rüzgar estirirken, son dönemlerde ülke duyarlılıklar açısından bölündüğü için seçim haritaları daima üçe bölünmektedir. Bu bölgelerin birinde yüksek oy alan parti diğerinde etkisiz kalmaktadır. Yani ülkeyi saramamaktadır.

Ekonomik ve sınıfsal değişkenleri dikkate alarak sürdürülen bir kampanya yeterince etkili olamamaktadır. Birkaç örnek verelim. Memurlara maaş artışı, gençlere sigorta, emeklilere asgari ücret düzeyinde bayram ikramiyesi gibi seçim vaatlerinin etkili olmadığı açık. Uzun süredir bu böyle.

Sosyal medyada sıkça dile getiriliyordu, “emekliler bayramda 15 bin TL ikramiye alacaksınız/alacağız” diye. Şimdi bazılarımız bunun etkili olmamasını anlamakta güçlük çekiyor. Tersten düşünelim, Erdoğan ve AKP karşıtı bir seçmen, böyle bir teklif karşısında oy tercihini değiştirir miydi? Yani Erdoğan, “ben 20 bin TL vereceğim” deseydi kimler tercihini değiştirirdi?

Yine her köye ziraat mühendisi ve veteriner vaadi de köylülerin tercihinde hemen hemen hiç etkili olamazdı/olmadı. Böyle bir beklentinin olduğuna ilişkin nasıl bir fizibilite yapıldı bilmiyorum. Köylerin bağlı olduğu ilçelerde çok sayıda ziraat mühendisi zaten görev yapmaktadır.

Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama en çarpıcı örneklerden biri Kılıçdaroğlu’nun depremzedelere yönelik, evlerini bedelsiz yapacağız vaadi idi. Can ve mal kaybının yoğun bir şekilde yaşandığı illerde Kılıçdaroğlu’na verilen destek ülke genelinin bir hayli altında kaldı. Deprem sonrasını çok kötü yöneten ve evleri kredi karşılığı yapacağını söyleyen Erdoğan’a ise rekor düzeyde destek çıktı.

Bazılarımız bu sonuçlara bakarak, celladına aşık olmuş millet, sözü ile açıklamaya çalışabiliriz ama bu açıklama duygusal bir bakıştan öteye gitmez. Anlamakta zorluk çektiğimiz bu sonuçları, anlamak için, farklı bir kavramsal analizlere ihtiyaç bulunmaktadır.

Gelecek yazı buna ilişkin olacak. Modernite ile gelenek mücadelesi.