GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
16 Ocak 2014 Perşembe

CHP İzmir’de 'sancılı' senaryolar!

Şu sıralar ne olmak istemezdin diye soranlara şunları sayıyorum.
1-Polis
2-Aday adayı.
3-Savcı
Tabi ki yerinde olmak istemeyeceğim isimlerin başında Başbakan Erdoğan geliyor.
Başbakanlık da gerçekten zor zanaat…
Dün kahraman ilan edip kutsadıklarını bugün hiçbir şey olmamış gibi hain ilan edebilmek büyük maharet doğrusu.
Dün kol kola gezdiklerini bugün ‘haşhaşi’ ilan edebilmek de…
Ayakkabı kutusunu bile savunmak zorunda kalmak da…
Başa dönersek;
Polis asayişin teminatı…
Asker kadar olmasa da Türk milleti emniyet güçlerine her daim saygı duyar.
Gezi Parkı olayları sırasında Türk polisine olan inancını kaybetmiş bir kardeşiniz olarak polisin bugün başına gelenlere yine de acıyor hatta üzülüyorum.
Sabah operasyona giden akşam koltuğuna dönemiyor. Operasyonun cinsi fark etmiyor.
Yolsuzluk, rüşvet, El Kaide…
Emniyet teşkilatı karpuz gibi ikiye bölündü.
Ve de bölünmeye devam ediliyor.
Görev yeri kurbanlarının koltuklarına oturtulanlar teamülleri yıktığı gibi çoğunun o koltukları dolduracak ehliyeti yok. Düşünebiliyor musunuz İstanbul’un Emniyeti kısa süre önce vali yapılan Erzurum’un Özel İdare Sekreteri’ne verildi.
Başbakan’ın çaresizliğini anlatmak için sırf bu örnek bile kafi…
Bizler rahat bir uyku için bile polise güvenmek zorundayız.
Görüyoruz ki şu an maalesef polis polise güven(e)miyor. Teşkilattaki cadı avı, yaratılan devr-i sabık kültürü öyle bir noktaya geldi ki polis polisi izliyor, polis polisi takip ediyor.
Polis polisi izlerse suçluyu kim izleyecek?
İşte bam teli tam olarak burası…
Yarın bu ülkenin sokaklarında suçlular, çeteler yeniden kol gezerse şaşırmam… Polis 1980 öncesinde olduğu gibi ‘cemaatçiler-hükümetçiler’ diye bölünüp enerjisini içe dönük harcadığından çetelere gün doğacak.
Sadece çetelere mi?
Allah korusun! Teröriste de hırsıza da gaspçıya da… Hatta patatesin 6, kuru fasulyenin 12 lirayı bulmasının ardından sinyal çakan ekonomik krizle birlikte sokaklarda 2000’li yılların başında görmeye alıştığımız kapkaç görüntülerini de yeniden izleyebiliriz.
Polisin o günkü çaresizliğini düşünüyorum da…
Bugünkü perişanlığı beni korkutuyor doğrusu…
Bir şekilde emniyet teşkilatının asayişi yeniden berkemal hale getirecek noktada toparlanması şart. Ama bugünkü kıyımın şimdiden 4 binin üzerindeki polisi etkilediği düşünülürse teşkilatın S.O.S vermeye başladığını söylemek sanırım abartı olmaz. 
Polisi anladık, peki neden savcı olmak istemezdin derseniz. 
Kimin savcısı olacaksın diye sorarım öncelikle. 
Devletin yani Cumhuriyet’in savcısıyım desen bu ortamda kimse inanmaz…
Cemaate yakın dursan Başbakan’ın hışmından kurtulamazsın.
Başbakan’a yakın dursan HSYK ezer…
Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamazsın.
Savcı olmak için iyi bir dönem değil.
Kaldı ki her gün ülkenin başbakanı tarafından üstü açık/kapalı tehdit edilmek, hedef gösterilmek, linç edilmek gibi bir tehlike de caydırıcı bir neden…
Ve aday adayı… Asla olmak istemeyeceğim bir tercih.
Hangi partiden olduğu fark etmiyor. CHP’liler Çin işkencesine dönüşen bekleme süresinden, gün aşırı değişen dengelerden muzdarip.
AK Partililer emek-vefa ilişkisi üzerinden dertli.
Tarlada izi olmayanın hasatta sözü olmaz sözünün partileri için geçerli olmadığını düşünüyor iktidar partisinin aday adayları…
Yıllarca teşkilatın çilesini çektikten sonra aday adayı olduklarını ancak partinin tercihini dışarıdan gelenlerden yana kullandığından dert yanıyorlar.
Çoğu ilçe için düşündüğümde haklılar da esasen…
Teşkilatın yükünü taşıyan, çilesini çeken, vatandaşın dertlerini dinleyen pek çok teşkilat kökenli aday adayı son dakika parti dışından gelen isimlerin öne çıkmasından rahatsız.

CHP’liler tam anlamıyla dert küpü… Kimi 15 Temmuz’da indi sahaya, kimi 2 Eylül’de… Aylardır çalışıyorlar… Paraşüt adaylar, dış kulvardan koşanlar, ‘pantolon olmadı gömlek verelim’cilerin öne çıkması CHP’deki krizin boyutunu arttırıyor.
Resmi adaylara kimsenin bir dediği yok. Ama bir ilçeye talip olup o ilçeden umudu kesince yan ilçeye salça olanlar büyük bir öfkeyle karşılanıyor.
CHP İl Başkanı Ali Engin’e birkaç ilçe için adı geçenleri sordum.
Hatta Büyükşehir’e niyetlenip istediğini bulamayınca küçük şehirlere yelken açanları…
Net bir şekilde ‘olmaz’ dedi Engin…
-‘Böyle ciddiyetsizlik olmaz. Bir ilçeden aday alan başka bir ilçeye talip olursa bu öncelikle o aday adayının ciddiyetsizliğidir. ‘Pantolon olmadı, gömlek verelim’ prensibi bizim için geçerli değil. Öyle düşünenler eğer varsa büyük bir yanlışın içinde olduklarını bilsinler’ diye devam etti.
Tabi ki CHP’de başka senaryolar da var.
Örneğin Büyükşehir Aday Adayı Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın geri vitesle ilçesine dönüş manevrası yaptığı…
Hatta meşhur Beykoz Konakları’nın da desteğiyle amacına ulaştığı…
Konak adaylığına kesin gözüyle bakılan Baro Başkanı Sema Pekdaş’ın başka bir kente kaydırılabileceği…
Örneğin Büyükşehir aday adaylığı döneminde ‘ilçelere kesinlikle aday olmam’ diyen Ege Koop Başkanı Hüseyin Aslan’ın U dönüşüyle 4-5 ilçe üzerinde kulis yaptığı…
Yahut Aslan adına birilerinin kulis yaptığı…
Örneğin İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel’in Bornova-Konak çizgisinde ‘başkanlık için hazırım’ mesajını en üst seviyede verdiği…
Usta ve ünlü gazetecilerin yanı sıra bu fikre bazı grupların sıcak baktığı…
İzmir’de de bu çerçevede hazırlık yapan grupların olduğu…
Tüm bu senaryoları için genel merkezin, genel başkanın ne düşündüğü önemli. 
Ama İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da düşüncesi önemli.  
Tanıdığımız Kocaoğlu’nun ilk olarak ‘olmazlarını’ masanın üzerine koyduğu bilindiğinden bu senaryoların hayata geçmesinin çok da kolay olmadığı düşünülebilir.
Hatta bu senaryolardan bazıları ciddi siyasi krizlere bile yol açabilir.
Örneğin Kocaoğlu’nun Konak’ta üyelik belgesine imza attığı Sema Pekdaş’ı yerinden oynatacağını hiç sanmıyorum. 2009'da Urla üzerinden çıkan krizi bilenler ne demek istediğimi anlamış olmalı... Kocaoğlu'nun Pekdaş konusunda ne denli hassas olduğu biliniyor. Çünkü aynı Karaosmanoğlu gibi 'adaylık sözü verilerek' istifa durumu söz konusu burada da.
Yahut Büyükşehir adayı birini yakın ilçelerden birinde kabul edeceğini…
Sertel’e ilişkin senaryoyu bilemem.
Çünkü bu konunun ‘usta bir gazeteci’nin de hazır olduğu bir toplantıda Kocaoğlu ile yüz yüze konuşulduğunu herkes biliyor.

Not: Farklı noktalardan servis edilen ‘balon listelere’ itimat etmiyorum. Siz de etmeyin. Allah balon liste haberi yapan, balon anket haberi yazan site olmaktan bizi korusun.

Not2: Metropol dışı ilçeler büyük ölçüde tamam… Metropol Şubat başında… Ve bizzat Kılıçdaroğlu’nun görüşleriyle belirlenecek. Komisyon+Kocaoğlu ve Kılıçdaroğlu…