GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
10 Şubat 2012 Cuma

CHP delege seçimlerinin düşündürdükleri

CHP örgütleri delege seçimleri nedeniyle hiç olmadığı kadar hareketli. Bu hareketlenmenin aktörlerinin delege seçilmek için nasıl şaşırtıcı bir enerjiyle çalıştıklarını görünce, kendi kendime sormadan edemedim; “referandumda, seçimlerde bu insanlar neredeydiler?”
Neyse, bu defa delegelerin parti saflarında yerlerini alıp çalışacaklarını umarak iyimserliğimi korumak istiyorum.
 
Gelelim bu hareketliliğin bereketine.
CHP’de kıran kırana süren mücadelenin odağında doğal olarak parti içi iktidar meselesi var. Her grup, güçler dengesini kendi lehine çevirmek için mücadele ediyor.
Ne var ki, gruplar arası rekabet, siyasal mücadele anlayışlarındaki zaaflar yüzünden, tarafların Parti’yi güçlendirmesinden ziyade rakibini bertaraf etmesine dayalı bir başarı anlayışı sergiliyor.
Bunun nedeni, CHP’de yenileşme talebiyle ortaya çıkan sosyal demokratlar, halk için halkla beraber siyaset yapmaya daha yatkın dururken, Baykal ve Sav yanlılarının, kapalı kapıların ardında, dar grup çıkarlarına dayalı siyaset anlayışını sürdürmeleridir.
 
İdeoloji değil de idol izlemeyi siyaset olarak benimseyen Baykal ve Sav ardılı guruplar, CHP’de süren yenileşme sürecini kesmek için mücadele ediyorlar.
Önce yenileşme politikalarına destek verdiler, çünkü öyle talimat almışlardı; şimdi de desteklemeyin talimatı geldi, onun gereğini yerine getiriyorlar. Yenileşme hareketi umurlarında değildi. Yarın bir gün patronları “destekleyin” talimatı versin, hiç düşünmeden yeniden desteklerler. Siyasal duruşları tepeden belirlendiği için bunu rahatlıkla yapabiliyorlar.
Oysa, CHP’nin ihtiyaç duyduğu örgüt, yerlerde sürünen ülke siyasetini ayağa kaldırmaya muktedir bir örgüttür.
 
Delege olmanın belli koşullarda parti üyesini ayrıcalıklı konuma taşıdığı ve bir takım imkanlar sağladığı öteden beri bilinen bir gerçektir. Ancak, siyasete kalite getirmediği de bir gerçektir. Eski yapı bu sistemden beslenerek parti içi iktidarını oluşturmuştu; umut edilen odur ki, yeni yönetim, bütün üyelerin katılımıyla yönetimleri oluşturmayı ve adayları belirlemeyi sağlayacak değişiklikleri bu tüzük kurultayında gerçekleştirir.
 
Delege seçimleriyle birlikte CHP’de yaşanagelen değişim süreci yeni bir döneme girecek. Bu dönemde, CHP’nin dönüşü olmayan bir yola çıktığı herkes tarafından anlaşılacak. Baykal ve Sav ile anılan döneme geri dönüşün mümkün olmadığı görülecek.
Parti gerçekten toplumla buluşacak; “halk için halkla birlikte” siyaset ilkesi benimsenecek.
 
Uzun yıllardan beri ilk defa, parti üyeleri, delege seçimlerinde özgür iradeleriyle oy kullanma imkanına kavuştular.
Kuşkusuz her mahallede böyle olmadı ama çoğunda koşulların değiştiği görüldü; Parti üyeleri kendi oylarıyla kimin delege olacağına karar verdiler.
Geçen dönemde nasıl yapıldığını yakından gördüğüm delege seçimleriyle, yapılmakta olan delege seçimlerinin arasında çok fark var.
Eskiden salt kağıt üzerinde yapılan seçimler bu dönemde sandığa taşındı. Sonuçlar, bir takım önemli adamların cebinden değil, sandıktan çıkıyor.
Bu seçimlerde, çete gibi davranan çıkar guruplarının çözülmeye başladığı görülüyor.
 
CHP gerçekten yenileniyor; toplumun bütün katmanlarını siyasete katmak için hareketlendi. Bilmem kaç yıldır partili olduğu için CHP’yi babasının çiftliği zanneden anlayış çözülüyor. Eski veya yeni, her üyenin eşit olmak gerektiği yeniden hatırlanıyor.
Şu an için mücadele, yenileşme sürecine destek verenler ile bu sürecin önünü kesip CHP’yi yeniden eskinin şehir kulüpleri gibi yönetmek isteyenler arasında sürmekte.
 
Bentleri yıkıp CHP’yi sol siyasete ve geleceğe taşıması umulan yenileşme hareketi önemli bir sınav veriyor.