GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
4 Şubat 2012 Cumartesi

Atatürk size neden batıyor?

Benzer bir soruyu, yakın zamanda kaybettiğimiz Rauf Denktaş sormuştu; “19 mayıs nerenize battı?”
Son gelişmelere bakınca, sorudan ziyade bir serzenişi ifade eden bu sözlerin ne denli haklı olduğunu içim acıyarak gördüm. En sonunda, nihai hedefe varmak üzere bütün oklar Atatürk’e çevrildi ve Cumhuriyet’in kurucusu ile hesaplaşma başlatıldı.
 
Cumhuriyet’in kurucusu ile hesaplaşmak ne demektir?
Cumhuriyetin aydınlanma fikrini ve laiklik ilkesini sona erdirmektir.
Çağdaşlaşmak düşüncesini bitirmektir.
Cumhuriyet’in yönünü batıdan doğuya çevirmektir.
Modern yurttaşlar topluluğunu, cemaat toplumuna dönüştürmektir.
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden korkmak ve onu okullardan kaldırmak demektir.
Mahalleleri imamlara teslim etmek demektir.
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yerine, din dogmalarıyla beyni yıkanmış militan nesiller yetiştirmektir.
Cumhuriyet’in bayramlarından korkmak demektir.
 
Dünya savaşından yenik çıkmış ve dağılmış bir imparatorluğun yıkıntıları arasından doğrulup Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmayı başaranlara beslenen bu düşmanlığı, bu kini anlamak mümkün değil.
Bu ülkeyi 1950’den beri sağ iktidarlar yönetiyor. Ve biliyoruz ki, ülke iyi yönetilmiyor. Kronikleşen sorunlar toplumu bunaltıyor.
AKP’nin mirasçısı olduğunu söylediği sağ geleneğin beceriksizliklerinin faturasının, Cumhuriyet’i kuran Atatürk ve arkadaşlarına çıkartılması sadece kötü niyet ve karşı devrim saplantısıyla açıklanabilir.
Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde, 1915 - 1945 yılları arasında yaşanmış olan iki dünya savaşını ve 1929 dünya ekonomik bunalımını adeta görmezden gelerek, savaş koşullarına özgü zorunlu uygulamaları bugün eleştiri konusu yapmak ne dürüstlük ne de iyi niyetle bağdaşır.
 
Cumhuriyet devriminin sorunsuz ve mükemmel sürmekte olduğunu söyleyen yok. Ancak, buradaki görece başarısızlığı Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine bağlamak hiç ikna edici değil. Cumhuriyet mirasını taşıyamayanların mazereti Atatürk olamaz.
 
Atatürk, kurduğu Cumhuriyet’in çağdaş batı dünyasında yer almasını sağladı. Batı normlarında sosyal hukuk devletini inşa etti. Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası sisteme dahil oldu. Ulusal endüstri ve altyapı yatırımları başlatıldı. Laiklik ilkesiyle devletin bütün inançlara eşit mesafede olması sağlandı. Ulusal eğitim sistemiyle çağın gerektirdiği bilgilerle donatılmış nesiller yetiştirilmeye başlandı. Devlet liselerinde nitelikli eğitim alma hakkı bütün çocuklara tanındı. -Dersane ve özel okullara öncelik tanıyarak çocukların bu imkanını ellerinden alan Atatürk değildi.- Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini oluşturan Aydınlanma fikri aklın ve bilimin önünü açtı.
Bütün bu imkanlardan doru dürüst yararlanmayı beceremeyenlerin Atatürk’e ve Cumhuriyet devrimine dil uzatması çok hazindir.
 
İki dünya savaşı arasında kurtuluş ve kuruluş mücadelesi veren, uluslararası camiada onurlu bir yere sahip olan Cumhuriyet’ten ve onun kurucusu M. K. Atatürk’ten hesap sormak, ülkeyi yoksullaştıranların, halkı birbirine düşürenlerin ve devleti borç batağına sürükleyenlerin, Cumhuriyet mirasını taşıyamayanların haddi olmamalı.
 
Atatürk’ün karşısına peygamberi ve ayetleri çıkarmak, aralarında bir tez-antitez ilişkisi varmış gibi göstermek, inançlarla böylesine acımasızca oynamak toplumsal ilişkilere büyük zarar verir. Toplumda telafisi güç ayrışmalara yol açar.
 
Cumhuriyet’i kuranlar neredeyse imkansızı başardılar; bizlere bağımsız ve borçsuz bir yurt verdiler. Bunun hesabı mı soruluyor?

İnsanın gerçekten sorası geliyor: Atatürk size neden batıyor?