GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
16 Şubat 2013 Cumartesi

CHP’de yenilikçi ve ulusalcı kanatlar…

Görünen köy kılavuz istemez;
 
CHP, ulusalcılar ile yenilikçiler arasında oluşan gerilim alanında, uzun soluklu olması muhtemel tartışmalarla siyaset gündemine sıkça gelecek.

“Gelecek de ne olacak!” dememek lazım. Çok şey olabilir… Ya da hiçbir şey… Birinci durumda, ülke çok şey kazanır; ikinci durumda ise çok şey yitirir.

Bu elbet de bir öngörüdür ve tartışılması gerekir.
 
CHP’de Baykal-Sav dönemi son bulduktan sonra, parti içi demokrasi bir ihtimal olarak belirince, sosyal demokratlar umutlandılar. Bu umutlanma sonucu, iyimser sosyal demokratlar CHP saflarında yer almaya başladılar.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Parti’yi sosyal demokratlara açma niyeti, “yenilikçi” cenahta karşılığını buldu. Fakat Kemalistler bu gelişmeden hoşnut kalmadılar.

CHP’yi devlet ile aynılaştırmayı siyasetin merkezine alan ulusalcı hareketin kadroları, sosyal demokratların bir kanat hareketi olarak ortaya çıkma ihtimalinden rahatsız olduklarını her fırsatta belli ediyorlar; Çünkü ulusalcıların veya Kemalistlerin, “sosyal demokrat olunacaksa, onu da biz oluruz” anlayışı fena halde sırıtmaya başladı.
 
Bugün için sosyal demokratların CHP’de yenilikçi kanat hareketini oluşturmaya aday olduğunu söylemek mümkün.

Sosyal demokrasi fikrinin, sosyal demokrasinin evrensel değerleri üzerine inşa edilmesi gerektiğine inanan yenilikçiler, tam bu noktada, ulusalcı kanat ile yollarını ayırıyor.

Ulusalcı kanat, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında sosyal demokratlık sezinlemek konusunda ne denli gayretkeş olursa olsun, demokrasinin, işçi sınıfının ve burjuvazinin henüz oluşmadığı dönemde, Kurtuluş savaşının antiemperyalist karakteri ve Aydınlanma düşüncesinden gayrı bir kaynak mevcut değildir.
 
Günümüzde ise, sosyal demokrasi fikrini geliştirmek için, işçi sınıfı ile kapitalistler arasında uzlaşma aramak da bir işe yaramıyor. Çünkü artık kendisi için sınıf olmak isteyen proletarya yok. Buna karşın, sınıf olarak değil ama toplumsal bir kategori olarak “kent yoksulları”ndan söz etmek pekâlâ mümkün. Dünya değişiyor. Kapitalizmin küreselleşme sürecinde oluşan yeni paradigmalar süregelen değerleri altüst ediyor. Anlam kaymaları kavramları zorluyor.

Değişime gözlerini kapatmayan sosyal demokratlar, kapitalist dünya düzeninin küresel döneminde ortaya çıkan koşullarda, değişkenlerin nasıl hareket ettiğini ve değişime etkisini tartışmak zorunluluğuyla karşı karşıyadır.

Sosyal demokrasinin tezlerini gözden geçirmek ve yeni bir okuma yapmak artık bir zarurettir.

Bir yönetim biçimi olarak, tüm kural ve kurumlarıyla işleyen bir demokrasi, insan haklarına dayalı devlet ve servetin adil paylaşıldığı bir ekonomik düzen, nasıl gerçekleşebilir? Sosyal demokratlar, bu “nasıl”ın yanıtını arıyor.

Yeni dünya düzeni kurulurken, salt geçen yüzyılın deneyimlerine dayanarak bu meselelerin üstesinden gelmek mümkün değil.

Öte yanda, ulusalcıların “Türk modeli” ile bu sorunların üstesinden gelmek hiç olası değil.
 
Türkiye’nin içinden geçtiği bu değişim sürecini kazasız belasız atlatması için mutlaka CHP’de sağ ve sol kanatların oluşması ve gerek sosyal demokratların gerekse ulusalcıların bu kanatlarda yerini alması gerekiyor.

Türkiye’de yoksullukla mücadelede sadaka dışında yollar da olduğunu topluma hatırlatmak için sosyal demokrasiye ihtiyaç var.

Kürt sorununu çözüme ulaştırmak için, sosyal demokratların insan hakları ve özgürlükler konusundaki açılımlarına ihtiyaç var.
 
Küresel dünya düzeninde varsıllar ile yoksullar arasında tehlikeli biçimde açılmakta olan makasın ortaya çıkardığı problemleri liberallerin çözemeyeceği, aksine kronikleştirdiği artık görülüyor. Devrim ihtimali de ortadan kalkmış bulunuyor. Devrim yapacak sosyal sınıf kalmadı. Bugünün dünyasında, sosyal demokrasinin uzlaşma kültürüne, hiç olmadığı kadar ihtiyaç olduğu bir gerçek.

Kapitalistler halkları sevmiyor. 1789’dan beri katlanmak zorunda kaldıkları halklardan adım adım kurtulmayı hedefledikleri ortada: Halklar, etnik ve din cemaatleri olarak örgütleniyor ve yoksulluğu ile baş etmek yerine dini ve etnik aidiyet peşinde koşuyor. Demokrasi hak getire…
 
Uzun sözün kısası, CHP’de yenilikçi hareket bir an önce bir kanat hareketine dönüşmeli ve sosyal demokratlar kendilerini hiç çekinmeden ifade etmeli.

Sosyal demokrasi nasılsa öylece görünmeli.

Biraz cesaret… Yenilikçi hareket, Hüseyin Aygün’den ibaret değil.