GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
14 Kasım 2018 Çarşamba

Bir ‘kadın’ neden Atatürk heykelini parçalamak ister?

Garip şeyler oluyor şu sırada memlekette…

***

Tarih; 10 Kasım…

Yer; Edirne… Kentin göbeği…

Atatürk’ü anıyor Türkiye…

Kara çarşaflı, sadece gözleri açık kadın kalabalığa yaklaşıp, bağırıyor:

Atatürk ilah değildir, Allah’ın kanunları var… Atatürk Batı’nın kanunlarını getirdi… Putlara tapmayın...”

Kaçamadı, yakalandı, gözaltına alındı…

Ertesi gün…

“Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret” suçlamasıyla…

Tutuklandı…

Şimdi cezaevinde…

***

Aradan

48 saat geçti…

Bu kez adres Tekirdağ’ın Çorlu İlçesi’ydi…

Yine güpegündüz…

Yine gözlerine kadar kapalı kara çarşaflı başka bir kadın…

Omurtak Caddesi’ndeki Atatürk Anıtı’nın yanından geçerken…

Durdu, çarşafının altına gizlediği baltayı çıkardı ve…

Heykelin ayak kısmını vurmaya başladı…

Dur, “N’oluyor!” demeye kalmadan…

Son derece sakin biçimde…

Baltasını yine çarşafının içine gizledi…

Anıtın dibine bir not bıraktı ve…

Yürüyerek oradan uzaklaştı…

Ertesi gün yakalandı…

Anıta bıraktığı notta…

“Rahman ve Rahim Allah’ın adı ile Allah emrinde galiptir… Yusuf Suresi 21. Ayet…” yazıyordu…

***

 

Her iki iğrenç olay…

Dikkat ederseniz…

“Atatürk Hassasiyeti”nin en yüksek olduğu bölgelerden…

Trakya’da yaşanmıştı…

Kimselerin aklına…

“Yav bu milletin huzurunu kaçırmak için birileri düğmeye mi basıyor?” demek…

Ya da…

“Planlı provokasyon olabilir mi?” kuşkusu gelmedi…

Çok değil…

Aradan iki gün geçsin, buraya yazıyorum…

Hepimiz yaşananları unutacağız…

***

Neden iki kara çarşaflı kadın?

Biri Edirne, diğeri Tekirdağ’da…

Bu ülkenin kurtarıcısına…

Biri hakaret edip…

Diğeri baltayla heykeline saldırsın?

“Meczup” diyorlar, genelde böylelerine…

O zaman milletçe “meczup” kelimesinin…

Anlamını tam bilmiyoruz…

Bakın…

Dilimize Arapça’dan giren…

“Meczup” sıfatının iki anlamı var…
Birincisi,
“deli” demek…

İkincisi, “Kendini Tanrı’ya vermiş, Tanrı sevgisiyle aklını yitirmiş…”

Ama, bir bakıyorsun…

Edirne’de…

“Atatürk ilah değildir…” diye bağıran…

21 yaşındaki kara çarşaflı kız…

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi…

Çorlu’da…

Atatürk heykelini baltayla parçalamaya çalışan kadın…

30 yaşında ve evli…

Onlar da aldıkları eğitim gereği…

Şunları çok iyi biliyorlar…

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından sonra…

Taaaa, 17 Şubat 1926’da…

Türk Medeni Kanunu’nun kabulünü sağlayarak…

Tek kadınla evlenme ilkesini getirmişti…

Kadın asla zorla evlendirilemeyecekti…

Kadın velayet hakkını elde etmişti…

Kadın, o tarihten itibaren erkekle aynı oranda miras hakkına sahip olmuştu…

Yasal boşanma hakkını elde etmişti kadınlar…

Kadın artık mahkemelerde tanık olabiliyordu…

Eğitim hakkı elde etmişti Türk Kadını…

Hepsinden önemlisi…

Kadına seçme ve seçilme hakkı tanınmıştı…

***

O zaman…

Başka bi’şiler var, bu “çirkin eylemler”in karanlık dehlizlerinde!

Birileri…

Düğmeye basılmış gibi…

Çarşaflı kadına “kelepçe takıldığını” filan…

Kafalara zamkla yapıştırmaya mı çalışıyor?

O kadınların “tartaklandığını” filan…

Kara vicdanlara anlatmaya mı çalışıyor?

***

Şimdi kalkıp…

Her iki olayın Edirne ve Çorlu’da yaşanmasına…

“Tesadüf” diyebilir miyiz?

***

“Zaman Tüneli”ne girip, bitiriyoruz…

Bu güzel ülkede…

Atatürk büstüne ilk kez 25 Şubat 1951’de saldırıldı…

Kırşehir’de yaşandı o kahreden olay…

Türkiye ayağa kalktı…

Üniversite öğrencileri yürüyüş yaptı…

Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar…

Çankaya Köşkü’ndeki bronz Atatürk heykelini…

Kırşehir’e gönderdi, törenle diktirdi…

Sadece o yıl…

57 Atatürk heykeline saldırı oldu…

Gerisini…

Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim…

Bunlar “meczup” filan değil…

Yutturduklarını zannediyorlar…

Daha komik olanı…

Büstlerine, heykellerine zarar vererek…

Söverek…

Atatürk’ün bize emanet ettiklerini…

Yerle bir edeceklerini sanıyorlar…

Mümkün mü?

Nokta…

Sonsöz: “İki Mustafa Kemal vardır! Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, işte o ben değil, bizdir! O Mustafa Kemal, sizsiniz, hepinizsiniz… Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması geren Mustafa Kemal odur! / Atatürk…”