GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
9 Mayıs 2013 Perşembe

Başkan’ın baharı

PKK çekiliyormuş. Barış geliyormuş. İmralı-Kandil arasında mekik dokuyan BDP, müjdeli haberleri ardı ardına veriyor.
Başbakan da, “bu bahar havası sürecek” diyor.
Demek ki memleketimin dağlarına bahar gelmiş. Akil âdemler de bize bu baharı anlatmak için memleketi karış karış dolaşıyorlar.
 
Tunceli’den sesleniyor Ahmet Türk; “O katillere, Kemalistlere oy verdiniz, onları Meclis’e soktunuz. Bu ayıp size yeter!” diyor.
Bir bayan vekil, kahraman PKK gerillalarının çekilmesinin ne büyük fedakârlık olduğunu, Tunceli’den dağlara taşlara haykırıyor.
Bir akil âdem, “Sayın Öcalan’a katil demeyin!” diyerek insanlık dersi veriyor.
“Fedakar PKK!.. Kahraman gerilla!.. Masum Apo!... Katil Kemalistler!..” Memlekete gerçekten bahar gelmiş… Gelmiş de başlarına bile vurmuş.
 
Kimse kendini kandırmasın; bu tutumun adı husumettir, sonu ne bahardır ne de barış. Batı Anadolu, Karadeniz, Akdeniz, İç Anadolu henüz suskunsa; bu, bahar havasından değil ama sorumluluk duygusu ağır bastığındandır.
Ancak bu suskunluğun uzun süreceğini düşünenler varsa ve politikalarını bu suskunluk üstüne inşa ediyorlarsa, fena halde yanılıyorlar. Geri sayım başladı.
‘Kürtleri memnun etmeye, Türkleri ikna etmeye’ dayalı bu tuhaf siyasetin mimarları her kimlerse, bir milletle dalga geçmenin vebalini taşıyorlar.
Türk milleti bu devleti tesadüfen kurmadı. 16 devlet tesadüfler sonucu veya vesayet altında kurulmadı.
 
Kalıcı bir toplumsal barış için çoğulculuk ve katılım ilkeleri hayata geçecekse, bunun yolu demokrasidir.
Ancak insan haklarına dayalı bir devlet anlayışı demokratik toplumun inşasına izin verir. Elbet de temel insan haklarının salt grup hakları olamayacağını öngörmek koşuluyla.
Yeni bir dil kurmak ve kronikleşen sorunlar üstüne konuşmak bir zarurettir.
Uzlaşmaz tutumlar alarak karşılıklı suçlamalara yönelmek sadece çatışmanın koşullarını olgunlaştırır.
Ve görülüyor ki Kürt kanat önderleri bu konuda hayli özensiz ve şımarık davranışlar sergiliyorlar.
 
AKP ve BDP yönetimleri ne kadar görmezden gelirse gelsin, içinden geçtiğimiz dönemde Kürtlerin Ortadoğu ölçeğinde izlediği siyaset ve yaptığı uluslararası işbirliği hiç güven vermiyor.
 Kürtlerin Ortadoğu’da oynadığı rolün ne olduğu herkesin malumudur; Irak’ta, Suriye’de, İran’da kimlerle işbirliği yaptıklarına ve nasıl bir siyaset izlediklerine bakarak Türkiye’de ne yapmak istediklerini anlamak hiç de zor olmasa gerek.
Irak’ta olan biteni yıllardır izliyoruz, Kürtlerin ABD ve AB çıkarlarına nasıl hizmet ettiklerini ve Irak’ın ABD kontrolünde kalmasında nasıl rol oynadıklarını görmemek için kör olmak lazım.
Irak’ın başına ne geldiyse Türkiye’nin de başına o gelecektir.
O meşum Kürt-ABD işbirliği, tıpkı Irak’ta olduğu gibi Türkiye’de de sürecektir.
Geleceğin Kürdistan’ı, Ortadoğu’nun yumuşak karnı olacaktır.
Evet, dışarıda bahar havası var…
Ama hava kurşun gibi ağır.