GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
27 Aralık 2012 Perşembe

Bana dokunmayan böcek…

Dinleme ve dinlenme…
Son yılların en büyük paranoyası…
Resmi rakamlar bile korkunç…
Sadece 2010’da devlet eliyle dinlenenlerin sayısı 78 bin kişi…
Devlet eliyle diyorum paranoyanın önemli bölümü yasa dışı dinlenmelerle ilgili.
Kimin kimi dinlediği belli değil güzel ülkemde.
Genelkurmay başkanının kuvvet komutanlarıyla yaptığı ‘çok gizli, stratejik’ toplantıların internette yayınlandığı bir ülkenin mensubuyuz.
Ana muhalefet liderinin dinleme/izleme yoluyla alaşağı edildiği, muhalefet partisinin ağır toplarının bel altı görüntülerle siyasi hayatlarının bitirildiği bir ülkede yaşıyoruz.
Başbakanın bile dinlendiği dahası dinleme mağduru olduğu bir ülkede daha fazlasını söylemek sanırım abesle iştigal.
Erdoğan’ı kim ya da kimlerin dinlediği ayrı bir konu… Olağan şüpheliler listesi kabarık tabi ki… Listenin başında birilerine göre Erdoğan’ın çatışma halinde olduğu ve özellikle KCK süreciyle birlikte sürtüşme katsayısı artan ‘The cemaat’ var.
Eskiden ‘derin devletin işi’ denirdi açıklanamayan olaylarda…
Şimdilerde cemaatin işi deniyor. Cemaat olsa da olmasa da…
Erdoğan’ın ofisinden ve korumasından çıkan böceklerin ardından emniyet menşeli korumalarını uzaklaştırıp kendisini MİT’e emanet etmesi Cemaat kuşkusu yaratıyor aslında.
Her ne kadar Başbakan ‘böcek’ açıklamasında ‘derin devleti’ işaret etse de bana göre listenin başında yabancılar var.  
Bir sıralama yapmak gerekirse ABD yani CIA tartışmasız listenin en tepesindedir. CIA’yı İsrail (MOSSAD), Suriye (Muhaberat), Rusya (FSB-KGB), İran (SAVAK) izler tahminen. Böcek skandalında dikkat çekmek istediğim birkaç nokta daha var.
Öncelikle milyonları etkileyen ‘dinleme paranoyasına’ ortak olan ve düne kadar her türlü dinlemenin yasal sorumlusu iken bir anda tüm sürecin mağduruna dönüşen Erdoğan’a ayrı bir parantez açmak lazım. Sokağın dilini konuşmak bu olsa gerek!
Ayrıca dinlenen kişi Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı…
Yani ülkenin en stratejik adamı…
Kim dinledi, bu önemli…
Ama ne kadar, ne zamandır dinlendiği çok daha önemli…
Atılan her adımı herkesten önce haber almanın sağlayacağı maddi artılar, avantajlar bir yana… Devlet sırrı diye konuşulanların birilerinin elinde olma ihtimali var ortada.
Devasa özelleştirmelerden zamlara, terörle mücadeleden dış politikaya kadar hemen her konuda BBG olmuşuz. Yani biri bizi çok fena gözetlemiş, dinlemiş!
Düşünün bir kere…
İsrail’e ‘One Minute’ demiş, devletin rotasını batıdan doğuya hatta orta doğuya çevirmiş bir başbakan… Gazze ile yakıp kalkıyor. Suriye’de mühim adımlar atılıyor.
Libya’da birilerine yardımlar yapılıyor. Kuzey Irak’ta, İran’da stratejik süreçler yaşanıyor.
Milyar dolarlık özelleştirme kararları tartışılıyor.
Ama tüm bunlar elektrik prizine yerleştirilmiş ya da polis kimlikli/görünümlü korumasına iliştirilmiş böcek marifetiyle birilerinin bilgisine anında arz ediliyor.
*
Yüzyılın skandalı…
Facia…
*
Ama bize müstahaktır. Çünkü ‘bana dokunmayan yılan’ felsefesiyle hareket ediyoruz.
Böcek marifetiyle bu ülkede ana muhalefet lideri koltuğundan edildiğinde ne yaptık?
Sadece 2,5 yıl önce.
Olayın vahametini konuşup üzerine gitmek yerine Baykal’ın özel hayatını tartışmadık mı? Olayın vahameti ne miydi?
Bu ülkenin ana muhalefet liderinin kasetli bir şantajla koltuğundan edilmesiydi tabi ki…
Muhalle muhtarı, meclis üyesi ya da milletvekili değil. ANA MUHALEFET lideri!  
Kim yaptı, niçin yaptı ve sonuçları ne oldu?
Başbakan Erdoğan dâhil müstehzi bir gülüş ve bel altından bir bakışla meseleyi iç siyasete tahvil etmekte beis görmedi. Skandalın üzerinden 2,5 yıl geçmiş olmasına rağmen Deniz Baykal’ın başına gelenlere ilişkin hala sağlam bir araştırma yapılmadı.
Devlet ciddiyetiyle olayın üzerine gidilmedi.
30 yıl önceki darbeyi, 16 yıl önceki muhtırayı, 20 yıl önceki ölümleri araştırmak hatta yargılamak için özel yetkili mahkemeler ve TBMM’de komisyonlar kuranlar; Türkiye’de bel altı yöntemlerle, böceklerle muhalefet partilerini dizayn edenleri neden görmezden geldi?
İşin içinde olduklarını sanmıyorum ama siyaseten kendi işlerine geldiği için, ‘bana dokunmayan yılan, beni ısırmayan böcek yaşasın hatta bin yaşasın’ denildiği için olabilir mi? Böcek marifetiyle Baykal’ı koltuğundan indirenler bulunmadığı dahası olayın üzerine bile gidilmediği için Türk siyasetini dizayn etmek isteyenler küçük muhalefeti gözlerine kestirdiler bu kez. 2011 Genel Seçimleri sırasında MHP’de ardı ardına patlayan kaset skandallarıyla Bahçeli’nin A Takımı yerle bir edildi. Her ikisinde de gözle görünen amaç parti içi temizlik olsa da meselenin çok daha derin olduğu aklıselim beyinler tarafından ilk bakışta algılanıyordu.
Baykal’ı gönderirken amaç ‘One Minute’ çıkışı ile rotasından sapan, kontrolden çıkan Erdoğan’ı masaya oturtmaktı belki. Ya da yükselen muhalefeti baltalayıp, Türkiye’de kimin iktidar olacağı kadar kimin muhalefet yapacağına da biz karar veririz’ mesajı vermekti. Hatta MHP operasyonuyla ‘kimin büyük kimin küçük muhalefet olacağına da biz karar veririz’ demek istedi birileri.
İki mesaj da gayet net anlaşıldı, okundu tarafımızdan.
Baykal’ın ve MHP’lilerin maruz kaldığı böcek saldırısında kılını bile kıpırdatmayan bilakis bıyık altından müstehzi bir gülümsemeyle ellerini ovuşturanlar bugün Erdoğan’ın odasından/korumasından çıkan böcek karşısında kıyameti kopartıyor.
Keşke CHP ve MHP’nin yani muhalefetin başına geldiğinde meseleye ‘bel altından bakıp bıyık altından’ gülmeseydik. Keşke 2,5 yıl önce hep birlikte ayağa kalkıp üzerine gidebilseydik böceklerin, böcekçilerin..
O zaman bugün Başbakanın bile dinlendiği gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalmazdık belki. Kaldı ki Başbakanın kim tarafından ne kadar süreyle dinlendiği bilinmiyor. O bilgilerden kim ya da kimlerin ne gibi menfaatler sağladığı da net değil.
Kaydedilen konuşmaların ne zaman ne şekilde sızdırılacağı/yayınlanacağı da öyle…
Belki 2014’teki ‘başkanlık, cumhurbaşkanlığı’ seçimleri öncesi kullanılacak.
Belki Erdoğan şimdiden kamuoyunu ısıtıyor olacaklara ilişkin…
Belki de atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti.
Yani yıllarca Erdoğan’ı ve Türkiye’yi herkesten bir adım önce izlemek yetti de arttı.
Sadece Erdoğan’ı mı dinlediler? Hiç sanmıyorum. Kim bilir hangi bakanı, hangi vekili…
Kimlerin burnuna halka taktılar, kimleri tehdit ettiler, kimlere şantaj yaptılar?
 
İşte benim güzel ülkem… Kapıcı da korkuyor dinlenmekten Başbakan da…
İsteyen istediği gibi at koşturuyor. Son olarak… Başbakan’ın çalışma ofisine kadar giren evine/özeline giremez mi?
Ya da girmemiş midir? İşte orası kocaman bir soru işareti…