GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
17 Aralık 2012 Pazartesi

Binmişiz bir alamete…

Aklıselim kimsenin inanmadığı bir kıyametin kıyameti koparılıyor şu sıralar İzmir’de…
Diyanet konuştu, kilise konuştu yetmedi. Hatta Papa, takvimin yanlış hesaplandığını aslında şu anda 2018’de olduğumuzu açıkladı. Yetmedi. Şüyu-u vukuundan beter hale gelen kıyamet senaryosu üzerine Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) bile açıklama yapmak zorunda kaldı.
*
Efendim Maya takvimine göre 21 Aralık’ta kıyamet kopacakmış.
Senaryo böyle…
Dini açıdan inanmamız imkânsız. Lakin diyelim ki doğru.
Senaryonun asıl saçmalığı da burada…
İzmir Selçuk Şirince ile Fransa’daki Bugarach Köyü etkilenmeyecekmiş bu kıyametten…
Neden ve nasıl acaba?
Fransa’yı, Bugarach’ı bilmem de neden Şirince arkadaş?
Bu garip senaryonun ardında kim ya da kimler var?
Amaçları ne bunların?
Bugünlerde yanıtını en çok merak ettiğim soru bu…
*
Yıllar önce bu senaryo fısıltı gazetesi üzerinden dillendirildiğinde ‘şakadır, şaka’ diye gülüp geçmiş Şirince’nin tanıtımı için küçük bir şirinlik olur diye aklımdan geçirmiştik.
Gelinen noktada olay şirinliğin ötesine geçmeye başladı.
Kıyamet senaryosunun yazarları her nasılsa medyayı da yanlarına almayı başardılar. Bırakın ulusal medyayı dünya medyasını tepe tepe kullanıyorlar.
Tom Cruise’un da Şirince’den oda ayırttığı haberleri sadece Türkiye’nin değil ABD’nin İngiltere’nin saygın gazetelerinde yer aldı.
Hani eskilerin bir sözü vardır. Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete derler ya.
Bizlerin durumu da farksız şu günlerde… Bir kuyruklu yalanın peşine takıldık gidiyoruz.
Kıyamete mi? İşte orası kocaman bir soru işareti…
*
Kıyamet kopacak, dünya yerle bir olacak, Şirince’ye hiçbir şey olmayacak.
Böyle bir komediye kim inanır ki!
Hangi kafası güzelin kaç dubleden sonra aklına gelmişse…
Dünyayı peşine takmayı başarmış görünüyor.
*
Selçuk deyince akla gelen meslektaşlarımızdan biri kuşkusuz ki Ahmet Çipli’dir.
Üçüncü hizmet dönemindeki Başkan Vefa Ülgür’ün basın danışmanı Çipli.
Ve de gazetemiz yazarı…
Geçenlerde kıyamet senaryolarına ilişkin çok orijinal bir yazı kaleme aldı.
‘Mavi enerjici’lerden çakma Mayacılardan bahsetti. Çakma kaya mezarı ve ruhsatsız otelleriyle gündemden düşmeyen Sevan Nişanyan’ın doğum tarihinin de 21 Aralık olması sanırım tesadüftür. Öyle iddialar var ki 21 Aralık Nişanyan’ın doğum günü partisinden sonra ‘Mesih’ ilan edileceği bile konuşuluyor.
Çipli’nin dikkat çektiği noktalar da önemli…
*
Nişanyan ve Mavi enerjici arkadaşlarının bir zamanlar Rum köyü olan Şirince’de yıllara varan mülk edinme çabalarının altını çizen Ahmet Çipli, bu altı boş senaryodan kim ya da kimler karlı çıkacak sorusunu sorduktan sonra yanıtını da veriyor.  
“Bu Mavi Enerji Grubu mensuplarının ülke düzeyinde piyasaya sürdükleri kitaplar, Mavi Işık Kartları, Işık Bilezikleri, Işık Kristalleri adını verdikleri ürünler o tarihte kapışılacak. Yüzde yüz organik olduklarını iddia ederek patentini aldıkları bitki çayları, kişisel saç, cilt ve bebek bakım ve kozmetik ürünleri satış patlaması yapacak. İstanbul başta olmak üzere birçok ilde açtıkları ve açacakları yogo salonları dolup taşacak”
Peki, günlerdir televizyonların ana haber bültenlerinden, gazetelerin manşetlerinden inmeyen, dünyaca ünlü simaların akın edeceği düşünülen, en az 100 bin kişinin gelmesi beklenen Şirince’de son durum ne?
İlçede herhangi bir olağanüstü turistik hareketlilik olmadığı gibi halen köyün içindeki otellerin bile yarı yarıya boş olduğu vurgulanıyor. Hani günler öncesinden dolup taşmış hatta köylüler oda fiyatlarını binlerce dolara çıkarmıştı. Kültür-Turizm Bakanı Günay’ın ‘ülkenin ve İzmir’in tanıtımı’ için şirin bulduğunu tahmin ettiğin kıyamet senaryosunu es geçip ‘Şirince’de yerinizi ayırtın’ derken kast ettiği de otel ve pansiyonların boşluğu olsa gerekti.
Koparılan onca gürültüye rağmen…
Köydeki 300 oda bile dolmamıştı işte.
Görünen o ki 21 Aralık’ta sadece günübirlikçi meraklıların akınına uğrayacak Şirince…
Hepsi ama hepsi o kadar…
Onların da büyük kısmının köyün kapısından içeri sokulmayacağı ortada…
500 nüfuslu köyün kapasitesi belli çünkü…
Girişe şimdiden el koyan jandarma güvenlik gereği gelenleri içeri almamaya başladı bile.

*
Bu arada ticari zekâlarını takdir ettiğim köylülerin ‘kıyamet menüleri’ son derece yaratıcı.
- Kıyamet çorbası
- Alevlerle birlikte servis edilecek olan Ateş Pilavı
- Cennet Kebabı!
- Yasak Elma Tatlısı ve Son Dem Çayı!
Tabi ki Şirince’ye has Kıyamet Şarabı ile birlikte…

Göle yoğurt çalmasıyla alay edenlere verdiği ‘ya tutarsa’ yanıtıyla insanlığa ihtimalin bile ihtimalini öğreten Nasrettin Hoca kıyamete ilişkin bir soruya şöyle yanıt vermiştir.
 —Hatun ölürse küçük ben ölürsem büyük kıyamet kopar.
 
Umarım anlatabilmişimdir. Başlangıçta küçük bir şirinlikle başlayan kıyamet dedikodularının Şirince köyü için felaket senaryosuna dönüşme ihtimali söz konusu bugün.
Ve Şirince senaryoları da gösteriyor ki…
Milletçe içi boş, anlamsız, yalan/dolan, akılla, mantıkla izanla izahı mümkün olmayan, saçma ötesi bir kurmacanın peşine takılabiliyoruz.
Sanki milletçe akıl tutulmasına tutulmuş gibiyiz…
Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete…