GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
23 Kasım 2012 Cuma

Olmadı Osman Abi, olmadı!

Hani bir reklâm vardı ya.
İmaj her şeydir, susuzluk hiçbir şey diye…
Bir de atasözü vardır konuya uygun düşen…
‘Davulun sesi uzaktan hoş gelir.’
Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven…
CHP’nin İzmir İl Başkanlığı’nı yapmış, Dikili’de 4 dönem belediye başkanlığı makamına seçilmiş bir isim. Hepimizin Osman abisi… Sadece İzmir medyasının değil Türk medyasının da tanıdığı, sevdiği bir siyasetçi. Pos bıyığıyla değil sadece bazı konulardaki sert ve net duruşuyla…
Okullu çocuklara ücretsiz servis sağlayan sadece o değildi belki…
Ya da suyu bedava dağıtan… Ekmeği ucuz satan ya da…
Ama çevreci duruşuyla Bakırçay’daki bazı odaklara karşı nasıl dik durduğunu biliriz.
Bazı duruşları sergilemek için solcu ya da sağcı olmak yetmez.
Yürekli olmak lazımdır hem de aslan gibi… Benim tanıdığım Osman Abi’de bu yürek vardı.
Ya da ben öyle sanmışım diyelim. Çünkü benim tanıdığım Osman Abi, bile bile ateşe attığı arkadaşlarını bırakıp gitmezdi. Eğer kaçmaktan başka çare yoksa da tek başına kaçmazdı. Giderken onları da götürürdü.
 
Yargılandığı iki davada yüksek mahkeme Bergama Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını onadı.
Yargılandığı davalar öyle sanıldığı gibi ‘Su’dan’ sebepten de değildi. Bayağı ihaleye fesattan… Belediyenin denize nazır trilyonluk arsasını henüz kurulmamış bir şirkete satmak.
İhale yasaklısı belediye şirketini belediye ihalesine sokmak!
Çalma, çırpma, zimmete para geçirme, sebepsiz zenginleşme olmayabilir. Lakin nereden bakarsanız bakın, büyük hata!
Ancak ‘çadır devletlerinde, muz cumhuriyetlerinde’ görmezden gelinebilir türden bir hata!
Castro Şapkası’yla Milliyet’ten Mehveş Evin’e konuşmuş Osman Abi İsveç’te.. Demiş ki: Bilmiyordum suç olduğunu…
Davanın açıldığı 2007 yılında 3. dönem belediye başkanı... 1980 darbesinde atanan Yüzbaşı Başkanın Fen İşleri Müdürü… Bilmemek için mazereti hiç yok yani.
İhaleye fesat öyle bir şey ki… Çalmanız, çırpmanız, malı götürmeniz gerekmiyor.
Yapılan yanlışlar da ‘fesat’ sayılıyor. Yetersiz bir şirketi ihaleye sokmak, kurulmamış şirkete arsa satmak hayli hayli suç sayılacaktır.
Diyor ki Osman Abi Mehveş Evin’e; ‘Bülent Arınç beni hedef aldı. Yargıtay’da ceza dairesini değiştirdiler. Bedava su davasının intikamını aldılar, altın madenciler karşımdaydı falan, filan…’
Bunların tamamı doğru olabilir. Kaldı ki bir kısmı doğru da…
Kimse kusura bakmasın… Burada sorun yine Osman Özgüven’de. Çünkü adama sorarlar: Madem yel değirmenlerine karşı savaşan bir Donkişot’tun. Etrafın sarılmıştı. Neden/nasıl bu kadar bariz ve galiz hatalar yapabildin? İmza attığın her evrakı en az üç kez hatta beş kez incelemen gereken yerde hukuku görmezden gelerek, yok sayarak nasıl bu adımları atabildin?
Ben de katiyen inanmıyorum Osman Abi’nin devlet malı çaldığına, rüşvet aldığına… Ama ortada bal gibi dikkatsizlik ve de tedbirsizlik var. Trafikte ölümlü kazaların yüzde 80’nin karşısında da bu yazar: Dikkatsizlik ve tedbirsizlik!
‘Dönüp dönmeyeceğim net değil’ diyor röportajında. Yaşım 70, hastayım…
En azından bu kadarını söyleyebiliyor. Ama ona inanıp ihale evraklarını sorgusuz imzalayanların böyle bir şansı yok.
Tam 9 kişiler…
DP’den gelen Meclis Üyesi Sedat Öcal… Emekli Yazı İşleri Müdürü Canan Işık, Emlak Şefi Ahmet Karataş, eski Muhasebe Müdürü Nuri Afacan, eski Meclis Üyesi Bülent Karataş, Fen İşleri Müdürlüğü personeli Erman Sezer, Su İşleri Müdürlüğü tahsilat görevlisi Halil İbrahim Tanık, eski zabıta memurları Reşat Akdoğan ve Cemal Gürsel Durmaz.

Emlak Şefi Ahmet Karataş diyor ki, ‘O gün ihale komisyonundaki arkadaş rahatsızlandığı için yedekten geldim, sorgusuz imzaladım. İçeriğini bile bilmediğim bir dosyanın bedelini ödüyorum bugün. Osman Başkan gitmemeliydi, burada bizlerle olmalıydı en azından…

Bergama’daki dava boyunca hepsi aynı ifadeyi verdi. Özgüven’i yalnız bırakmadılar, satmadılar. Yargıtay’ın cezayı onaması karşısında fara yakalanmış tavşan gibi kaldılar. Osman Özgüven’in kararı duyar duymaz tüydüğünü öğrenince sudan çıkmış balığa döndüler. Hayatları karardı. Memuriyetten oldular. Dahası özgürlüklerinden oldular.

Diyorlar ki ‘AK Parti böyle istedi.’ Zaten muhalif belediyeleri gün aşırı basıp hapse tıkıyorlar.
Ama sapla samanı karıştırıyorlar. Doğrudur bu ülkede operasyon haritasıyla muhalefet haritası örtüşüyor. Muhalif olmanın bedeli çok ağır olmaya başladı bugünlerde. En bariz örnek 1,5 yıl önce 700 polisle basılan İzmir Büyükşehir Belediyesi’dir.
Adana, Antalya, Aydın, İzmir, Bordum, Buca, Balıkesir, Edirne, Avcılar, Kadıköy, Ayvalık, Edremit… Bir çırpıda sayabildiğim bu kentler son birkaç yılda operasyona maruz kalan muhalif kimlikli belediyelerdir. Kimi CHP’li kimi MHP’li kimi DP’li…
Lakin Dikili’de durum farklı…
Öyle polis baskını, teknik dinleme, müfettiş falan yok. Kimi zaman halefi kimi zaman selefi olan DYP’li Eski Başkan Yüksel Uçar ile DYP’li Meclis Üyesi Halis Devecioğlu’nun resmi şikâyeti var savcılığa. Süreç öyle başlıyor. O sırada Özgüven SHP’li… Bugün miting düzenleyen CHP, savcıya giden DYP’li Uçar’dan aşağı kalmıyor. Gün geçmiyor ki CHP ilçe örgütünden Özgüven’e karşı bir açıklama yapılmamış olsun. Ve gün geçmiyor ki Özgüven ile CHP’liler çatışmasın.
Ortada böyle üzeri örtülmeyecek, görmezden gelinmeyecek teknik hatalar, yasal sorunlar olunca da olanlar oluyor. Ceza en alt sınırdan veriliyor bu arada…
Çünkü yargı da bugünkü gibi değil. 2007’den söz ediyorum dikkat edin. AK Parti’ye karşı kapatma davası açılan, HSYK’nın, Yargıtay’ın Danıştay’ın direndiği iktidarla kavga ettiği yıllardan…
Lakin yine de yapılan galiz hatanın bedeli çok ağır. Diyelim ki Osman Abi kaçarak paçayı kurtardı. Ya kaçamayanlar? Onlar ne olacak? Yakıştı mı Castro Osman’a gemiyi terk eden kaptan olmak? Hem de ilk terk eden olmak… Kalıp mücadele edebilir ya da onları da beraberinde götürebilirdi. Diyebilirdi ki
‘Sebepsiz zenginleşme yok. Rüşvet yok, zimmet yok. Varsa yanlış var, hata var’
Bugün de aynını söylüyor aslında. Ama buradan değil İsveç’ten…
Ama nedense sesi eskisi kadar gür çıkmıyor, duyulmuyor.

Baykal’la kavga edip uzaklaştırıldığı CHP’ye ‘Murat Karayalçın’ın bonusu’ olarak 2009’da dönen Özgüven’in siyasi bedeli de çok ağır olacak partisine... Kaçarak faturayı iyice kabarttı ayrıca... Merak etmeyin Arınç’tan sonra Erdoğan da diline düşmesi yakındır. Kılıçdaroğlu’ndan Kayseri benzeri bir dosya çıkar çıkmaz yapıştırır cevabını Erdoğan. Ya da seçime beş kala ellerinde kelepçeyle getirirler Buca’ya…
Castro Osman’ı Fesat Osman’a dönüştürürler iki günde.
Bunları ‘dost acı söyler’ mantığıyla yazıyorum.
Olmadı Osman Abi, olmadı.
Bu gitmek sana yakışmadı.
Uzaktan konuşmak, kavgadan kaçmak ya da yoldaşlarını yarı yolda bırakmak...
Hiçbiri olmadı. O yüzden bir an önce dönmelisin.
Dön ki ‘Sebepsiz zenginlik yok, rüşvet, irtikâp yok. İhaleye fesadın tanımını değiştirmek lazımdır’ başlığıyla bir kampanyayı hep birlikte başlatalım. 
Ama eğer dönmez ve kaçmayı sürdürürsen…
40 yılda yarattığın imajını 4 günde yerle bir edersin.
Benden söylemesi…