GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
2 Mart 2015 Pazartesi

Amor Fati!

Bir parti düşünün… Tüzüğünde ‘ön seçim’ yazıyor olsun.
Ve genel başkanından il/ilçe başkanına kadar tüm kurmayları ’58 ilde ön seçim yapıyoruz’ diye övünsün, dursun. Hatta genel başkanı, 10 Şubat’ta istifa edecek memurlara, ‘Ön seçim yapıyoruz ha! Ona göre istifa edin’ diyerek, ‘yerse’ çıkışı yapmış olsun.
Sonra da hem genel başkanı hem de A Takımı ön seçim sandığına uğramadan ‘tabanları yağlayarak’ örgütten/tabandan kaçsın.
Herkesi ama herkesi anlarım da sözüm ona ‘il/ilçe başkanlığından gelen, örgütten söz açıldığında mangalda kül bırakmayan’ apoletli yöneticileri anlamıyorum.
Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, Genel Sekreter Gürsel Tekin, Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan mesela.
Sandığı örgütün önüne koyup, sandığın arkasından dolanmayı tercih ettiler.
Gerekçeleri ne olursa olsun!
Bu isimler benim nazarımda bitmiştir.
Daha önce de söyledim. Kontenjana (makul ölçekte) karşı değilim.
Ama Gürsel Tekin gibi Tekin Bingöl gibi Bülent Tezcan gibi ağır abiler, partiye paraşütle indirilen, kadın kotasından seçilen Mehmet Bekaroğlu ile aynı yolun yolcusu olamazlar, olmamalılar.
Yahut AİHM Yargıcı Rıza Türmen gibi teknokratla… 
Hatta partiye dün gelen Aytun Çıray buna cesaret edemeyebilir.
Yahut İzmirli Roman siyasetçi Özcan Purçu, ön seçime girmeyebilir.
Ama onlar bu yolu tercih edemez.
Ediyorlarsa da bundan böyle CHP ile ilgili ahkâm kesemezler. Bana göre örgütün önüne sandığı koyup, kuyruğu kıstırarak arkadan dolanmaktan başka bir anlamı yoktur bu ve benzeri isimlerin ‘kontenjanı’ tercih etmelerinin.
Sözüm ona ‘iktidara yürüyen bir ordunun’ komuta kademesinde bunlar!
Son hamleden sonra kağıttan kaplandan hiçbir farkları kalmadı ya!
Ön seçimden kaçmak tabandan kaçmaktır. Yani tabansızlıktır.
Ve çok net söylüyorum. 8 Haziran’da bu arkadaşların ön seçimle gelenleri kumanda etme şansı bugün itibariyle bitmiştir. Yani şu andan itibaren topal ördektir zat-ı alileri… Askerini karadan yürütüp kendileri atla/arabayla/uçakla giden komutan misali. 
‘Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu’ diyor kutsal kitapta... (Zumer 9)
Ben de diyorum ki;
“Hiç ön seçimle gelenle kontenjanı seçen bir olur mu?”
Tabi ki olmaz! Olmadığını da hep birlikte göreceğiz. 8 Haziran’da!
Ön seçimle gelenlerle kontenjandan seçilenlerin oturuşu/kalkışı/yürüyüşü bile aynı olamaz.
İroniye bakar mısınız?
Yıllarca parti içi demokrasi havariliği yapan, ‘ön seçim, çarşaf liste’ savunuculuğu yapan kim varsa, (Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere) kontenjanı tercih edip sandıktan kaçarken, partide ön seçim kültürünü neredeyse yok eden Deniz Baykal ve kurmayları kaderlerini örgütün eline teslim ediyor.

İşte bu yüzden Mustafa Balbay’ın her şeyi göze alarak İzmir’e ‘ön seçim’ başvurusu yapmasını anlamlı ve de değerli buldum. Ve koca koca parti yöneticilerinin ‘tabanları yağlayıp’ sandıktan kaçtığı süreçte Balbay’ın hapisteyken kontenjan yazıldığı İzmir 2. Bölge’de, kader arkadaşlarıyla kıran kırana bir yarışı göze almasına basit bir vekil olma sevdasının ötesinde bir anlam yükledim.
Gönül Soyoğul’un röportajında İzmir için yaptığı adaylık başvurusunu Nietzsche’den alıntılayarak ‘Amor Fati’ yani ‘kaderini seveceksin’ diye özetleyen Balbay’ın adaylığı ‘Silivri’de birlikte yargılandığı, aylarca aynı hücreyi paylaştığı ‘kontenjan adayı’ Tuncay Özkan’dan daha değerlidir benim için.
Bence örgüt için de…
Görünen o ki 7 Haziran akşamı CHP’de ‘kaderini seven’ sadece Balbay olmayacak. Umuyor ve diliyorum ki bugün ön seçimden kaçanlar da örgütten gelenlerin karşısında kaderlerini severler.
Belki de Balbay bugün Soyoğul’a söylediği ‘Amor Fati’yi o gün onlar için onların yüzüne söyler.
*
Tabi ki atalarımızın tam da bu tür vakalar için söylediği bir söz var:
At sahibine göre kişner!
Eğer Sayın Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun çağrısına kulak verip, İzmir’den yahut başka bir seçim çevresinden ‘ön seçime’ girmiş olsaydı herhalde kurmayları da o yolu tercih ederlerdi.
-Efendim ön seçim diyoruz ama İzmir, İstanbul ve Ankara’nın yarısı kontenjana ayrıldı!…
-Yapmasaydınız, kullanmasaydınız o kadar kontenjan.
-Efendim örgüt hastalıklı, üye sağlıklı değil! Yazık olur beyzadelere…
-Anlamadığım bir şey var. 5 yıldır CHP’yi uzaylılar mı idare ediyor acaba? Ve 5 yılda defalarca kurultay yaptınız her seferinde seçildiniz. Üye delegeyi delege de sizi seçti. Sizi seçerken sağlıklı olan üyeler ön seçimde mi sağlıksız oluyor? Velev ki üye/örgüt hala hastalıklı… Tedavi için 5 yıl yeterince uzun sayılmaz mı? Bunca zamanda daha örgütünün hastalığını tedavi edemeyen ülkenin kronik sorunlarına nasıl çare olacak?
İşte bu soruların cevabı yok.
Kaderini partinin üyelerine teslim eden herkesi bir kez daha yürekten tebrik ediyorum.
Örgütle/üyeyle hatta kentle diyalogu olmadığı için ‘kontenjan’ başvurusu yapanları da anlıyorum.
Ama sözüm ona tabandan gelip partinin en üst kademelerine kadar tırmandıktan sonra tabanları yağlayanları anlamadığımın altını bir kez daha çiziyorum.
Tabansızları kaderleriyle baş başa bırakıp, cesur yürekli ön seçim kahramanlarına göz atalım şimdi.
29 Mart’taki büyük yarışı hangi faktörler etkileyecek?
Kim ya da kimlerin anahtar listeleri çarpışacak?
Kimler favori, kimler sürpriz? Kimler isim parlatmak için yola çıktı kimler yarınların hesabını yapıyor?
Bir süre bu ve benzeri sorulara yanıt arayacağız bu sütunlardan.

Bugün şu kadarını söylemekle yetinelim.
29 Mart’taki yarış İzmir’in hatta ülkenin siyasal dengelerini derinden sarsacak, ‘oynamaz’ denilen taşları yerinden oynatacaktır.
Hatta İzmir ile birlikte ön seçime gidecek 58 kentten yükselen ‘dip dalgası’ partinin üst yapısında öngörülemeyen ölçekte bir tsunamiye yol açabilir.
Koca koca gemileri alabora edecek bir Tsunami’ye…
İzmir özeline gelirsek;
29 Mart’ta hem 8 Hazirancılar hem de 2019’cular farklı hesaplarla üyeden destek isteyecek. Ve anahtar listelerde bizler bir sonraki dönemin büyükşehir belediye başkan adaylarının izlerini göreceğiz.
Belki de İzmir’den, Ege’den bir lider adayının doğuşuna şahit olacağız.
Yani güneşin batıdan doğuşuna…
Bugünlük bu kadar yeter.
29 Mart’taki büyük yarışı ilçe ilçe, bölge bölge isim isim analiz etmeye çalışacağız. Tüm önyargılarımızdan arınarak…