GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
22 Şubat 2014 Cumartesi

Zihniyet

Toplumsal olay ve olguları yönlendiren başlıca saik nelerdir diye düşünürsek ülkemizde olan biten her şeye karşı kitlelerin tepkisini anlamak daha kolaylaşır.
Siyasi iktidarın Türkiye’deki yapısı çok uzun yıllardır tartışılıyordu zaten. 17 Aralık’tan itibaren iyice belirginleşen bu yapı üç parçalı bir görünüm arz etse de acaba gerçekten öyle mi?
Taraflardan biri siyasi iktidarın görünen yüzü AKP; diğeri paralel olarak nitelendirilen cemaatin devlet içerisindeki örgütlenmesi; üçüncüsü ise PKK.
 Sahi mi?
Bunlara destek veren zihniyet yapılarını hangi tarafa koyacağız?
Her üç yapıyı da temellendiren toplumsal onay olmadan bu yapılar hayatta kalmak için zemin bulabilirler miydi?
Bu realiteden hareket edersek AKP, cemaat ya da PKK ideolojilerini temsil eden birey ya da güçlere kızmamıza gerek kalmadığı ortaya çıkar.
Önemli olan bu yapılara kan veren damarları kesmektir.
Kesebilir miyiz?
Çok zor…
Belki bir yirmi yıl, belki daha sonra.
AKP’ye, cemaate ya da PKK’ya gönül vermiş bireyleri nasıl eğiteceksiniz?
Yeni bir zihniyet değişimi ve dönüşümünü nasıl gerçekleştireceksiniz?
Bu kitleleri hangi ideoloji etrafında birleştirmek için nasıl ikna edeceksiniz?
Bunlara cevap verilmeden, bu yapıların tabanını ele geçirmeden, devrim niteliğinde toplumsal devinimler beklemek hayalcilik olur.
Yazının başında ifade ettiğim toplumsal saik konusuna gelince;
Kitleleri harekete geçirmede başlıca ikna yolları sağlık, ulaştırma ve toplu konut edinme konularındaki iyileştirme çabalarıdır.
Ekonomideki göreceli refahın olumlu etkisinden bahsetmeye zaten gerek yok.
Bunun dışında türbanmış, yolsuzlukmuş, laikliğin yıkılmasıymış, hukukun ayaklar altına alınmasıymış, asker ve aydınların suçsuz yere içeri tıkılmasıymış, özgürlüklerin kısıtlanmasıymış bunlar hep fasa fiso maalesef!
Geniş halk yığınları nezdinde, evrensel insan hakları ve özgürlüklerin birinci derecede bir ehemmiyete sahip olabilmesi için çok köklü bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var ki, o da bugünden yarına gerçekleşecek bir durum değil.
Bu gerçeği kabul edip sözünü ettiğim yapıları temsil eden bireylere ya da güçlere kızmak yerine her gün sokağa çıktığımızda şöyle bir etrafımızdaki kişilere bakarsak, nasıl bir ülkede yaşadığımızı ve boşuna sinirlenmemiz gerektiğini daha iyi anlarız!