GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
13 Ocak 2016 Çarşamba

Yeniden merhaba!

Gündemin nabzını tutan Egedesonsöz’ün “Yazar Cafe” bölümünde bize ayrılan yerdeki boşluğu doldurmak üzere uzun bir aradan sonra yeniden ‘merhaba’ demek istiyorum. Konuların da sorunlar kadar biriktiğini ifade ederek şimdilik üç mesele ile başlayalım.

BAŞKANLIK SİSTEMİ VE İZMİR !

Genel seçimlerin hemen ardından ülke olarak ‘gerçekte’ olan gündemimiz terör ve ekonomi yanında ‘gerçekleşmesi muhtemel’ gündemimiz başkanlık sistemi ile uğraşıyoruz. Anayasa değişikliği, referandum gibi fikirlerin ortaya atıldığı süreçte İzmir’de de yeni şeyler olmaya başladı. Başkanlık sistemine destek veren Ankara merkezli Liberal Düşünce Topluluğu ‘İzmir düşünce toplantıları’ adı altında bir etkinlik gerçekleştirdi. Etkinliğe Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nda(TESEV) başkanlık yapan Can Paker ve Prof. Dr. Atilla Yayla katıldı.  Yahudi asıllı ABD'li finans spekülatörü George Soros tarafından kurulan Açık Toplum Enstitüsü Türkiye Danışma Kurulu üyeleri arasında bir dönem yer alan ve danışma kurulu başkanlığı da yapan Paker, hükümet-cemaat çatışması sonrası düzenlenen İzmir’deki paralel yapıya yönelik son polis operasyonunda gözaltına alınan AK Partili İşadamı Selim Gökdemir’in davetlisi olarak geldi. Gökdemir’e ait Megapol Tower’da düzenlenen etkinlikte başkanlık sisteminin ne kadar önemli olduğu anlatıldı. Türkiye için içinde bulunduğu süreçten çıkış yolunun bu sistemden geçtiği ifade edildi. Düzenlenen etkinlikte Gökdemir ile gözaltına alınıp bırakılan bazı işadamları da hazır bulundu. Gökdemir operasyon sonrası yeniden normal yaşamına dönerek yaptığı ilk icraatında, ‘Başkanlık sistemini diktatör yaratacağı gerekçesiyle eleştirenler son derece büyük yanılgı içerisindeler. Diktatör yaratmaya en uygun sistem parlamenter sistemdir’ dedi.  Operasyon sonrası ‘paralel’ damgası yiyen ve sistemin şimdilik ‘şüpheli’ baktığı isim topa hızlı girmiş oldu.

BELEDİYELER VE TEMİZLİK İŞLERİ

Yeni yılın ilk zamanları belediyeler için bütçeleri hazırlama ve bir yıl boyunca yapılacak projeleri belirleme dönemidir. Hazırlanan bütçe karşılığında işler programlanır. Belediyelerde en büyük bütçe kalemi fen işleri-park bahçeler ve temizlik işlerine ayrılır. İhale yöntemi ile hizmet alındığı gibi çalışan personeller de buradaki ihaleler kapsamında hizmet verir. Personel de araç da birimlerde sayı olarak fazladır. Bu da bütçenin yüksekliği ile doğru orantılıdır. Tam da bu çerçevede iki belediyeden bahsedeceğim. Kiraz ve Torbalı belediyesi… Kiraz, MHP’den seçimi kazanmasına rağmen AK Parti’ye geçen, Torbalı ise seçimi AK Parti oyları ile kazanan AK Partili belediye başkanı tarafından yönetiliyor. Kiraz’da Belediye Başkanı Saliha Şengül belediyenin şirketinde çalışan kadrolu işçileri taşeron firma bünyesine geçirdi. İşçiler dirense de ‘ekmek parası’ diyerek imzaları atmak zorunda kaldı. İşçilere ‘hükümet taşerona kadro verecek siz de kadrolu olacaksınız’ denildiği ifade ediliyor. İyi de zaten belediye şirketinde sendikal hakları nedeniyle ‘yarı kadrolu’ olan personel hangi akla hizmet taşerona geçiriliyor. Gelelim ihalenin merkezine… İhaleyi 1 milyon 259 bin TL teklif veren İstanbul menşeili Naz İnşaat-Turizm-Ticaret A.Ş isimli firma aldı. Buraya kadar her şey normal görünebilir. Aynı sistem Torbalı Belediyesi’nde de uygulandı. Belediyenin 3 yıllık süreyle yaptığı temizlik işleri ihalesini 8 milyon TL ile 3K İnşaat Turizm Sanayi Şirketi aldı. Burada da işçiler Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez tarafından tasfiye edilecek mi göreceğiz. Kiraz ve Torbalı’da şirketler farklı ama sahipleri aynı. Yani iki firmanın da merkezi, adresi, ortaklık yapıları tek elden yürütülüyor.  İstanbul’dan idare edilen şirketlerin Vehbi Kahveci ve Ömer Kahveci isimli iki ortağı bulunuyor. Ömer Kahveci aynı zamanda Türkiye Genç İşadamları Derneği’nin (TÜGİAD) Disiplin Kurulu’nda görev yapmış bir isim. İhale Kanunu’na göre bir şirkete nereden/niçin geldiğini soramıyorsunuz. Soramıyorsunuz ama ihalelerin sistematik bir şekilde adrese teslim yapılıp yapılmadığını da merak ediyorsunuz. Bizim merakımız da bundandır.

İHALEYE NE OLDU?

Türkiye’nin ilk tatil köyü olarak bilinen Foça’daki Fransız Tatil Köyü 10 yılı aşkın süredir boş duruyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsisli olan yer 2011’de 67 milyon 550 bin liraya ihaleye çıkartılmış fakat alıcı bulamamıştı. Mülkiyeti hazinede olan yer ile ilgili bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum. Müstakil Sanayici İşadamları Derneği (MÜSİAD) İzmir Şube Başkanı Ümit Ülkü 1 Ocak’ta müjdeli haberi verdi. Ayrıca konuyla ilgili Facebook hesabından da açıklama yaptı. İzmir Defterdarı Tamer Utkucu ile birlikte ziyaret ettiği atıl tesislerde fotoğraflar çekti, paylaştı. Her nedense daha sonra tüm fotoğrafları sildi. Ve ziyarete ilişkin, ‘İzmir defterdarımızla hazineye ait arazide keşifler yaptık. MÜSİAD olarak inşallah buraya güzel bir projeyle harika tesis kazandırmak üzere çalışmalar yapacağız’ açıklamasında bulundu. Birincisi Milli Emlak yeniden ihale yapmaktan vaz mı geçti? Ya da yıllar önce değeri 100 milyonu bulan fiyatlara rayiç bedel tespit edilen yerler MÜSİAD’a ihalesiz mi verildi? Ayrıca devletin bir bürokratı kendisini “kamu yararına dernek” statüsünde gören her sivil toplum kuruluşunun başkanı ile özel makam aracında devletin arazilerinde inceleme/araştırma turu yapar mı?