“Bu kitabı mutlaka okumalısın anne” önerisi ile kızımın hediye ettiği…
Prof. Dr. Selçuk Şirin’in entellektüel ve akademik birikiminden süzülüp gelmiş…
2023 yılının ilk aylarında raflardaki yerini almış…
“Ya Adalet Ya Sefalet… Daha Yaşanır bir Türkiye için… 7 Mesele 7 Reçete” adlı araştırma ve inceleme türündeki bu kitabı elime aldığımda…
Beyaz bir satıh üzerinde ardına kadar açılmış bembeyaz kapıdan içeri dolan aydınlığı resmeden…
Ön kapak dizaynının ruhumda yarattığı umutla, yüreğime serpilen ferahlıkla…
Bu 7 reçete ile şifa bulmuş daha yaşanır bir Türkiye torunlarımızın olsun diyordum…
***
Bu değerli kitapta yer alan… Türkiye’nin yedi meselesine şifa olmak üzere sunulan yedi reçete…
Bu güzel ülkenin daha yaşanabilir bir ülke olması gerektiğine… Büyük bir önemle dikkat çekerken…
Kitabın önsözünde yer alan “Ne olacak bu memleketin hali?” sorusuna cevaben…
Kitap kapağında yer alan… “Ya adalet ya sefalet” kelimeleri ile kurulmuş tercih cümlesi
Adeta… Adaletten uzaklaşıldıkça, büyük bir hızla düşülecek olan sefalet girdabının derinliğine…
Ya da sefalet girdabına düşmemek için yürünmesi gereken… Adaletin dosdoğru yolunu işaret ediyordu.
***
Ülkenin bugününe ve yarınına yön verecek, acil derman bekleyen memleket meselelerinin art arda sıralanmasıyla…
İstihdam… Barınma… Sağlık… Eğitim… Çevre…Toplumsal güven… Mutluluk ve huzur tarifleri ile yazılan bu yedi reçeteyi…
Yaşanan zor günlerin haleti ruhiyesi içinde… Satırların altını çize çize daha bir dikkatle okurken…
Kitabın son sözünde yer alan paragraflarda… “Tercih” kelimesinin hayatımıza yön veren o büyük gücüne takılıp kalıyordum.
Yazar, geleceği resmeden umut dolu son söz yazısında… Yaklaşığı ile şöyle diyordu…
“Türkiye’nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yok! Bu yaşadığımız sefaleti hak etmiyoruz.
Hayır, bizi buraya ne coğrafya ne de kader getirdi!
Biz bu sefaleti bilerek ve isteyerek seçtik. Bizi buraya kendi tercihlerimiz getirdi.
Şimdi önümüzde yeni bir seçim var. Yeniden bir tercihte bulunacağız…
Ya adalet ya sefalet!
Ya şimdiye kadar olduğu gibi önümüzdeki dönemde de sefaleti seçmekte inat edeceğiz…
Ya da tüm yurttaşlara eşit haklar ve fırsatlar veren yeni bir yola çıkacağız.
Ya yaşadığımız sefaleti çocuklarımıza daha ağır bir yük olarak devredeceğiz…
Ya da mutlu ve huzurlu insanların yaşadığı bir Türkiye için hep birlikte yeni bir kapı aralayacağız. Tercih bizim.”
***
Yedi reçetenin de faydalarını ve kullanım şeklini sarih bir ifade ile anlatan…
“Mutlu ve huzurlu insanların yaşadığı bir Türkiye için hep birlikte yeni bir kapı aralayacağız” cümlesini okuduğumda…
Cumhuriyet Türkiyesi’nin kuruluş yıllarında… Hep birlikte mutlu, umutlu ve huzurlu yaşayan nesiller…
Ve o nesillere hayallerinin ötesinde yepyeni ufuklar açan 1. İzmir İktisat Kongresi geliyordu aklıma.
***
İzmir’den atılan ilk kurşunla başlayıp, İzmir’de nihayete eren Kurtuluş savaşının hemen ardından…
Yanmış kül olmuş İzmir’de… 1923 yılının 17 Şubat - 4 Mart tarihleri arasında düzenlenen…
Cumhuriyet’in yol haritasının çizildiği ve bir milletin yeniden diriliş hikayesinin yazıldığı…
1. İzmir İktisat Kongresi’nin 100. yıl dönümü etkinlikleri…
Yaşanan deprem felaketi sebebi ile... 15-21 Mart tarihlerine ertelenirken…
Sn. Tunç Soyer başkanlığında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından “İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi” başlığı altında düzenlenen…
Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleşen “Yeniliğe Davet” adlı etkinlik ve programlarda…
Sosyal, siyasal ve akademik dünyadan alanında uzmanlaşmış… Yerli / yabancı birçok değerli isim…
Ülke geleceğine yön verecek görüş ve düşüncelerini büyük bir heyecanla paylaşarak tarihe not düşüyorlardı.
***
İktisat Kongresinin yaydığı umut rüzgarı ile, elimdeki kitabın içeriğini tekrar değerlendirdiğimde…
Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkmış bir milletin yeniden ayağa kalkmak için gerçekleştirdiği
Büyük bir ekonomik hamle olan 1. İktisat Kongresinin yarattığı birlik/ beraberlik ruhunun olumlu etkisi…
Savaş sonrasında süregelen Lozan görüşmelerinin zaferle sonuçlanmasına…
Cumhuriyet devrimlerinin sonsuz bir sevinçle karşılanmasına…
Cumhuriyet kurum ve kuruluşlarının büyük bir şevkle tesis edilmesine… Nasıl mesnet olduysa…
Bugün geldiğimiz noktada… Eşit hak ve özgürlükleri yaratacak birlik/ beraberlik ruhunu…
Ve… Her alanda muhtaç olduğumuz adalet anlayışını ve demokrasiyi tesis etmek için…
Bir ilham kaynağı, bir dayanak noktası arıyorsak şayet… Cumhuriyet kazanımlarını referans alacağız
Siyasal bağımsızlığını ilan etmiş bireyler olarak… Kararlarımızı kere kere gözden geçireceğiz…
Ve… Gelecek yılların istikametini belirlerken… Bu kıymetli kitabın son sözündeki gibi…
Ya adalet ya sefalet diyeceğiz… Tercih bizim!
“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim” / Mustafa Kemâl Atatürk