GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nüvit TOKDEMİR
YAZARLAR
10 Ekim 2023 Salı

Utandınız mı?

Çok değil...

Kısa bir süre önce, sosyal medyada "Yaşanan onca olaya karşın her şeyin normal, sıradan ve olağanmış gibi algılandığı bir süreçten geçiyoruz... Nedir bu tepkisizlik?" diye sormuştum; belki yakın çevreden de olsa kimi arkadaşlar yanıtlayabilir, diye düşünmüştüm...

Tabi yanıldım...

Paylaşımım da, soru da ilgi görmedi!

Bir arkadaş, soruya "?.." işareti ile yanıt verdi ve altına daha bir açıklayıcı yanıt koymak durumunda kaldım...

Gerçekten Türk toplumunun günlük yaşam çizgisi içinde yaşadıkları, gördükleri, "normal-sıradan ve olağan" mı?

İş yaşamından başlayıp, başta ekonomi, gelir-gider dengesizliği olmak üzere sağlıkta, eğitimde, adalette, hukukta, insan hakları uygulamalarında, çevre ve şehircilikte, sporda kısacası her alanda karşılaşılan ve her gün büyüyen sorunlar yumağı ne anlatıyor?

Bunca sorunla boğuşan bir toplumun yaşadıkları karşısında "sıradan ve olağanmış" gibi tutum alması normal midir?

Ve konuşuyormuş gibi yapıp, susmak...

Sorulunca tepki gösteriyormuş gibi tavır alıp, gizlenmek!

Ağır algı operasyonlarında nerede duracağını bilememek gibi bir belirsizlik!

Daha yanıtını alamadığımız bir çok soru var...

Ağır baskılara karşı toplumun belli bir kesimi direnmeye, tepkisini yüksek sesle duyurma çabasında ama...

O ses, artık "siyasi iktidarın sesi" olmuş medya ve tv kanallarınca duyulmuyor, görülmüyor!

Her türlü o ses bölge bölge yeşil çevre, orman alanlarını koruma, kıyıların imara açılmasının engellenmesi olarak yükseliyor ve sorunları güncelde tutmaya çalışıyor...

Sessizliğe bir tepki olarak algılayabilirsiniz bu yazıyı...

Bir yönüyle de günlük yaşamımızda geniş yer tutan futboldaki bir çarpıklığı, iki yüzlülüğü, yönetici sömürüsü ve beceriksizliği ile asırlık kulüplerin ne hale getirildiğini göstermeye çalıştığımız bir yazıdır...

Türkiye'de futbolcular, aradaki menecerler ve yöneticiler tarafından yıllardır sömürülür!

Özellikle yabancı futbolcuların menecerlerle ortak, yöneticilerle de anlaşarak kulüpleri sömürdükleri, milyonlarca dövizi ceplerine indirdikleri tartışılmakta ve Türkiye Futbol Federasyonu'nun yabancı transferinin önüne geçerek bu sömürü düzeninin önüne geçmesi istenir...

Bu düzenin içinde Avrupa'da geçirdikleri soruşturmalar nedeniyle oynayamayacak durumda olanların da, ülkemizde aklanarak oynatılmaya çalışıldığının haberlerini çok okuduk! Ve imzaladıklaı sözleşmeler haberler sonrası iptal edildi!

O kadar ileri gitti iş!

Anlayın artık!

Bu kez tam tersi oldu...

Bir futbolcu çıktı ve kendisine, futbolcu arkadaşlarına söz verip yerine getirmeyenleri "yalancılıkla" suçladı!

Kendilerine söylenen yalanlar nedeniyle bir "travma" yaşadıklarını anlattı!

Aylarca maaş alamadıklarını söyledi, ikinci iş, eşiyle birlikte gelir kapısı aradığını dile getirdi!

Şaşırdınız mı?

Bana söylenen her şeyin bir daha yalan olacağını asla hayal etmezdim. "

'Bu son 2.5 aydan sonra tüm bu durumdan dolayı kendimi aşağılanmış ve utanmış hissettiğimi söylemeliyim. O kadar duygusal bir sınıra ulaştım ki bunu açığa vurmam gerekiyor. Psikolojik olarak kendimi iyi hissetmiyorum, içsel gücüm giderek zayıflıyor. Bu yıl bir mucizeyi daha gerçekleştirmek için içimde taşıdığım motivasyon ve alev her geçen gün sönüyor.”  

“Biz insanız, hislerimiz, duygularımız, enerjilerimiz var ama bazen hayatımızda yaşanması imkansız sınırlara ulaşırız.”

“Bu durum uzun süredir erteleniyor. Geçen sene bu takımla bir önemli şeyler gerçekleştirdik ama bu sene psikolojik gerginlik çok büyük, mental gücümüz kalmadı, beynimiz psikolojik olarak tamamen öldü. İnsanlar, futbolcu olmanın bazen çok zor olduğunu anlamalıdır. Fransa’da futbolcu olmanın gerektirdiği psikolojik baskı nedeniyle bir oyuncunun intihar etmeye çalıştığı duruma bakın.”

“Her hafta bizi kandırdıklarında, yüzümüze yalan söylediklerinde, gözümüzün içine bakıp konuşmaya başladıklarında, yalan söylediklerini biliyoruz ama yalan üstüne yalan atmaya devam ediyorlar. Bu bir futbolcu için duygusal açıdan yorucu bir durum. Ödenecek 2020-2021 sezonundan maaşlarım var. Bu kulübe yardım etmek için tüm borcumu ödedim, bu takımı kurtarmak için her şeyi yaptım.”

“Eşim ve ben ailemizi geçindirmek için para kazanmanın başka yollarını bulmaya çalışıyoruz çünkü kulübün bana olan borcu çok büyük. Bunu söylemek zor ama gerçek bu. Sahada her zaman elimden geleni yapıyorum, 4 kez bu takımın gol kralı oldum. Bu takımı Süper Lig’e taşıyan golü atmayı başardım, geçen sene elimizdeki takım ve şartlarla 22 gol atmayı başardım.”

Altay'ın 4 kez gol kralı olmuş, kulübü başarılara taşımış futbolcusu Paxao bu sözlerin sahibi...

Yaptığı sosyal medya paylaşımıyla yaşadıkları gerçeği anlatmış!

Türk futbolunun yaşadığı "travmayı", "ekonomik krizi" ve söylenen "yalanları", yönetici "iki yüzlülüğünü" anlatırken...

Özelinde kendisi ve ailesinin yaşadığı "travmayı" dile getirmiş!

Bakalım şimdi bu sözlerden "Büyük Altay" yöneticileri ile futbolumuzu yönetenler ne anlayacaklar?

Ne dersiniz?

Utanırlar mı?