Türk futbolu zor bir tünelin içinden geçmeye çalışıyor!
Zor, çünki kasaları ekonomik anlamda "tam takır kuru bakır" kulüpler, hiç bir mal varlıkları olmamasına karşın, devletin kamu bankaları aracılığıyla açtığı kredilere bağımlı durumdalar!
Tribün ve naklen yayın, sponsor gelirleri düşmüş kulüpler, yine Türkiye Futbol Federasyonu destekli ayakta kalmaya çalışıyorlar...
Tabi ki TFF'nin en büyük destekçisi de siyasi iktidar!
Futbolun yönetimine ve ekonomisine ilişkin üçgen böylesine oluşmuş durumda...
FIFA ve UEFA denetimleri pek öyle önemli sayılmaz!
Çıkacak sorunlarda TFF'nin koruması var ya!
Oh ne ala!
Böyle ortamda "borç yükselmiş, kulüpler batmış-batıyormuş, kurtarın bizi" haykırışlarını haberlerde daha çok okur-dinleriz!
Onlar işin süsüdür!
Kervan yürümeye devam!
"Nereden çıktı şimdi futbolun ekonomisini tartışmak?" diye sorabilirsiniz...
Haklısınız da!
Türk takımları Avrupa'da fırtına gibi esiyorken!
Türkiye'nin puanı her hafta alınan sonuçlarla yükseliyorken!
Kredi değerlendirme kurumlarının sıralamasını bekler gibi "ülke puanı" haberleri durmaksızın yinelenirken!
Sırası mı futbol ekonomisi konuşmanın?
Tam da zamanı...
Ülke ekonomisinin "bitik", dövize gereksinimin en yüksek olduğu bir süreçte; ekonomi yönetiminin her yerde para aradığı bir süreçte Türk futbolu dışa bağımlı konuma getirilmişse...
Her gün milyon-milyon euro-dolar harcanmış transferler yapılıyorsa...
Konuşmanın ve de bu gidişe bir çözüm bulmanın zamanıdır!
Çünki...
Kulüpleri çıkmaza sokan, ekonomik anlamda bitiren de...
Türk futbolunu dinamitleyen de...
"8+3" gibi anlamsız; kendi ülkesinde genç futbolcusunu dışlayan, harcayan, yok eden; yabancıyı kucaklayıp baş tacı yapan ve milyon euro-dolarları verip yollayan transfer sistemidir...
Hukukçular, konuyla ilgili çeşitli görüşler ortaya koyuyorlar...
Bu kuralın, anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı bir dışlama ve bir haksız rekabet olduğunu vurgulayarak, Türk gençlerinin, kendi ülkelerinde dışlanmış yabancı durumuna düşürüldüğünü savunuyorlar.
Kuralın TFF'nin yapacağı bir çalışmayla, kademeli bir geçişle 3 yıl içinde çözülebileceğini söyleyenler de var...
Salt futbolcular için değil...
Yabancı teknik adamlar, yardımcıları ve teknik ekipleri için de sıkı bir önlem paketi hazırlanıp, uygulamaya konulabilir...
Bugünün hem ülke, hem de kulüpler ekonomisinin zorunlu kıldığı bir durum bu!
Geçtiğimiz günlerde kulüplerin toplam borçları ile geçtiğimiz sezona ilişkin kar-zarar hesapları açıklandı!
İnanılmaz boyutta rakamlarla karşı karşıyayız!
TFF, 7.53 milyar TL ile Türkiye’nin en borçlu kulübü olan Galatasaray’a 2 milyar, 6.16 milyar borçlu Fener’e 2 milyar, 5.89 milyar borçlu Beşiktaş’a da 1 milyar TL. harcama yetkisi veriyor!
“Dört Büyükler”in toplam borcunun, Trabzonspor’un 3.76 milyar lirası da eklendiğinde 23.34 milyar lira olduğu denetçi raporlarında var. Bu rakamlar, 31 Mayıs 2023’a ait. Transfer bittiğinde oluşacak borç oranını hesaplayan var mı?
Bir de geçen sezon rakamları var...
Bağımsız denetçilere göre, geçen sezonu Trabzonspor 1.22 milyar, Galatasaray 952.3 milyon, Beşiktaş 680 milyon, Fenerbahçe de 652,7 milyon lira zararla kapatmış.
Rakamlar korkunç boyutta; inanılır gibi değil!
Ve her gün "bittik, tükendik, Türk futbolunu bu çıkmazdan kurtarmak zorundayız; TFF dahil hep birlikte batıyoruz" diye demeçler veren kulüp başkanlarına, Kulüpler Birliği Vakfı yönetimine bakın bir de...
Ne diyor başkan Ali Koç:
"Bakmayın yüksek bedelli futbolcu sattığımıza... O paralar bankalar birliğine gidiyor..."
E o zaman sormazlar mı:
"Halen Suudi takımlarıyla yarışır gibi yüksek bedelli yabancı transferi neyin nesi? Nereden geliyor bu paralar?"
Evet, bir açıklayan olacak mı?
Ülke bitmiş, kulüpler bitmiş ama transfere para "gani"!
Bu işi çözecek "bir bilen" aranıyor!