GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
9 Şubat 2010 Salı

Utandım çünkü!

Üç gündür elim kaleme, klavyeye gitmiyor, gitse de parmaklarım tuşlara basmıyor.
Ama birileri tıkır tıkır döktürmeye devam ediyor. Hem de hiçbir şey olmamış gibi.’¶
Utanmadan ve de yüzleri bile kızarmadan’…
14 yıl önce Eskişehir Tarih’’i üçüncü sınıftan bırakıp, kazandığım Ege İletişim’’e kayıt yaptırmak istediğimde, 30 yılını verdiği meslekten emekli olmuş amcamın tepkisi
’“Evladım, gazetecilik bitti! Sakın ola okulunu bırakma!’” olmuştu.
Büyük sözü dinlememenin bedelini ödedikçe anlıyorum. Ama amcamın 13 yıl önce dikkat çektiği, altını çizdiği gerçeğe bir ilave de ben yapıyorum bugün.
Gelinen noktada biten sadece gazetecilik değilmiş. Gazeteciler de bitmiş! Tükenmiş, yılmış, yıldırılmış, ve de teslim olmuş’…
Zihinsel bir teslimiyetten söz ediyorum. Eski kralın kılıcını bırakıp, yeni kralın kılıcını taşımaktan’… Demek ki her şey ’‘bu kadar aleni ve de bu kadar ucuzmuş’’  diyorum.
Demokrasinin kalesi İzmir’’de bile.
Utandım;
Yüzüm kızardı birilerinin yerine’… Biten, ucuzlayan bir mesleğin genç bir temsilcisi olarak’…
Yarıyıl tatilinin göbeğinde hafızasını kaybedip, okula gitmek için duraklara akın eden, grevdeki şoförler yüzünden ağlaşan çocukların Ahmet Amca’’sını üç gün sonra yeniden tıkladım. Ve Selamettin Amcası’’nı’…
İkisinde de ’‘tık’’ yok.
Ne bir özür, ne de açıklama’…
Gerçi haklılar; neyi/nasıl açıklayacaklar ki?
Hükümete karşı direncin sembolü haline gelmiş, öldü sanılan işçi sınıfının ruhunu on yıllar öncesinden geri getirmiş, ordu bile karşısında duramaz denilen Kasımpaşalı’’nın karşısına delikanlı gibi dikilmiş TEKEL işçileri için İzmir’’deki destek mitingini, ’‘Otobüs çilesi’’ başlığıyla duyuran gazetenin yazarlarından ne beklenir ki?
Kusura bakmayın ağalar, beyler ve de ağabeyler’…
Suçüstü oldunuz. Gürkan Ertaç’’ın deyimiyle yüzyılın bombasını patlattınız.
Tatildeki çocukları okula götürdüğünüz yetmedi, üstüne uyduruk diyaloglarla otobüs duraklarında ağlattınız. Ismarlama olduğu her halinden belli olan yazınızı allayıp pulladınız. Yağcılığın daniskası sıfatını sonuna kadar hak ettiniz.
Ne bunu yaparken, ne de yakalandıktan sonra utanmadınız.
İnanıyorum ki (benim kadar), yüzünüz de kızarmadı. Ama sizin yerinize ben utandım, benim yüzüm kızardı.
Belki de gazeteciler balosuna gidip, 50 yıllık meslek ödülü bile aldınız bu arada. (Gelmediğim için sizi göremedim)
İliştirildiğiniz köşelerinizden vıcık vıcık ısmarlama yazılara hatta ’‘mal’’ yerine koyduğunuz İzmirliye, Egeliye ahkam kesmeye devam ediyorsunuz hala.
***
Düşünebiliyor musunuz sayın okurlar?
TEKEL işçilerine destek için ülke genelinde grev var. Toplu ulaşımın belediye tekelinde olduğu tek büyükşehir olan kentte greve rağmen İzmirli miting alanına ulaşmayı başarmış. Otobüsler çalışmayınca dolmuşla, taksiyle, özel aracıyla ya da uyanık korsanlarla kış kıyamete, yağmura aldırmadan’… Aslanlar gibi TEKEL işçilerine destek verip, onları bu hale düşürenleri protesto etmiş gümbür gümbür. Hem de tam 20 bin kişi’…
Kentin asırlık gazetesi Yeni Asır’…
Greve ve destek mitingine ilişkin haberine kullandığı başlık:
’“Otobüs çilesi’”
Yetmiyor, iki yazarına da kalem oynatıyor’… Biri Ahmet Yazıcıoğlu diğeri Selamettin Bayındır. İkisi de tanıdığımız, bildiğimiz ya da öyle sandığımız ağabeyler.  
Ama yazılarını okuyunca dehşete düşüyorsunuz. Ki bu dehşet, sizi mesleğinizden soğutacak, yüzünüzü kızartacak boyutta’… 7 şiddetinde bir depreme maruz kalmış gibi sarsılıyorsunuz.  
AKP iktidarına karşı direncin merkezi haline gelen TEKEL işçilerine destek mitingini ’‘otobüs çilesi’’ başlığıyla sürmanşetten veren anlayış, köşelerinde mutlu olduğu anlaşılan iki ağabeyimize, ’“Çocuklar okula gidemedi’” yazısı yazdırıyor.
Ne zaman? Sömestr tatilinde’…
Bu yetmiyor,
İçlerinden biri (Ahmet Yazıcıoğlu) üstüne bir de durak diyaloğu uyduruyor.
’‘Küçücük öğrenciler durakta ümitsizce beklerken resmen ağlaşıyor’’ diye başlayan ve:
- Otobüs gelmeyecek mi amca?
- İşçiler genel uyarı grevi yapıyorlarmış yavrum. Otobüsler çalışmıyor. Okuluna gidemezsin. Boşuna bekleme, iyisi mi evine dön!’”  ile biten diyalog’…  
Ne zaman? 4 Şubat Perşembe sabahı. Sadece okulların değil dershanelerin bile tatilde olduğu bir tarihte.
Hangi çocuk, hangi okul, nerede/nasıl/niçin ve kim? Diye soruyorsun’…
Tık yok. Üstüne, Yazıcıoğlu bir yazı daha kaleme alıyor.
CHP Lideri Deniz Baykal’’ın ameliyat olan ’‘Cübbeli Ahmet’’i aramasının, Fethullah Hoca ile uçakta konuşmasının çifte standart olup olmadığını sorguluyor(!)
Aslında sorgulamadığını, idam ettiğini yazının içindeki şu satırlardan anlıyorsunuz: ’‘Gel de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’’a hak verme’’  
Ve anlıyorum ki bizlere örnek olması gereken ağabeyler teslim olmuş.
Amaçları ’‘Damat beyin’’ kayınpederini ve yakın çalışma arkadaşlarını haklı çıkarmakmış.
Misyonları buymuş meğerse’…
Damat beyin İzmir’’e ’‘gavur’’ diyen muhterem kayınpederi ve arkadaşları haklı çıkacak, karşısında durmaya cesaret eden kim olursa Allah ne verdiyse vurulacak’…
Hırpalanacak’…
Gerçi haklı olduğunuz taraflar da var,  
Bir yandan AKP İl Başkan Yardımcısı gibi davranan, öte yandan oğlunu, kızını CHP’’li belediyelere yerleştirenlerce idare edilen bir gazeteden söz ediyoruz. Çalışma koşullarınız ağır’… İngiliz baskısındaki Sultan Vahdettin gibisiniz.
***
Son dönemde gazetecilik de her şey gibi bölündü. Yandaş-karşıt olarak’… Ama Yazıcıoğlu’’nun ’‘otobüs bombasını’’ bir yere koyamadım.
Yandaş desem, yandaşlar alınır. Biz bile bu kadarını yap(a)mayız diye’…  
Karşıt olmadığı her halinden belli’…
Ne o zaman? Körfez Savaşı’’nda ’‘iliştirilmiş’’ gazeteciler vardı. Hani amaçları ABD’’nin yeni silahlarını dünyaya tanıtmak olan, tankların dibinden yürütülenler’…
İliştirilmiş gazetecilik olabilir mi bu anlayış?  Tartışma götürür’… Ama gerçek bir ağabeyle görüşerek ulaştığımız sonuç şu: Olsa olsa bunun adı ’‘TEK’’EL’’DEN gazetecilik olur.
TEK EL’… O elin hangi EL olduğunu siz anladınız.
Sonuç olarak diyorum ki;  
Siz ve sizin gibiler kurulduğunuz, iliştirildiğiniz, yerleştirildiğiniz köşelerden ya da mevziinizden ’‘sahibinin sesi’’ gibi cızırdamaya devam edin.
Tatildeki çocukları okula gönderin’…
Bülent Arınç’’ı, Tayyip Erdoğan’’ı haklı çıkarıp, Baykal’’ı, Bahçeli’’yi, Tekel işçilerini, şoförlerin grevine göz yuman Kocaoğlu’’nu ’‘idam’’ edin köşeli sehpalarınızda’…
Hatta ülkeyi greve götüren AKP’’nin çalışmayan otobüslerine binin, tatildeki çocukları da duraklarda ağlatıp evlerine gönderin.
Tüm İzmir’’i, Ege’’yi, hatta sizler gibi ’‘duayen’’ meslektaşlarınızı da uyutmayı başarın.  
Ama biri sizi gözetliyor’… Bunu sakın unutmayın.