GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
21 Haziran 2012 Perşembe

Sorunu siyasi rampaya taşımak

Ak Parti yıldızını parlatmak için iyi bir fırsat yakaladı. İzmir il kongresi tahmin edilmeyen gelişmelere neden oldu. 
Genel Merkez, bu gelişmeleri iyi izleyebilir ve yerinde kararlar alabilirse Ak Parti’nin nasıl bir parti olduğunu bütün İzmirlilere canlı örneğiyle anlatma ve kanıtlama fırsatı bulacaktır. Böylece ortaya çıkarılabilecek olumlu sonuçlar yakından görülecek ve etkisi, mutlaka olumlu bir şekilde sandığa da yansıyacaktır.
Kongre öncesinde iki başkan adayı kamuoyunun önüne çıktı. Sayın Ömer Cihat Akay Genel Merkezin tavsiye ettiği adaydı ve kazanma olasılığı çok yüksekti. Buna rağmen Akay’ı yakındaşı bir-kaç ofisboy siyasetçinin delegeyi rahatsız edici bir şekilde “tartışmasız tek aday” gibi lanse etmesi, hiç hoş olmayan bir manzara ortaya çıkardı. İlçe kongrelerinden sergilenen kaba ve rahatsız edici tutum, il kongresi sürecinde de devam etmesi tepkilere neden oldu.
Oysa Akay tavsiye edilen bir adaydı. Bunlara hiç gerek yoktu.
Ak Parti’nin şu an ikinci adamı konumundaki Sayın Bülent Arınç Bakanımla TBMM’de Ak Parti kulisindeki kısa görüşmemizin sonunda “O zaman kongrede yarışın” demişlerdi. Bu türden öneriler; partiye yeni bir soluk kazandırmak, yeni fikirleri konuşmak, seçimlere hazırlık babında parti içinde küçük çaplı bir tatbikat yapmak gibi faydadan hali olmayan birçok gerekçeler Sayın Abdullah Tekbaş il başkanlığına aday olmasını kolaylaştırdı.
Başlangıçta son derece keyifli ve eğlenceli başlayan çalışma, gittikçe daha da ilginçleşmeye başladı.
Oysa beklenen şuydu:
Sayın Ömer Cihat Akay, Genel Merkezin tavsiye kararının da rahatlığı içinde o da güle oynaya bir kampanya yürütecek, kardeşiz, bir çatı altındayız diyecek, ilçe başkanlarını arayacak Abdullah Tekbaş kardeşim ve arkadaşları ilçenize gelirlerse gereken misafirperverliği gösterin, hürmette kusur etmeyin, soğuk-sıcak esirgemeyin, açlarsa bir tas çorba deyin…
Sayın Akay ve yakın çalışma arkadaşlarından böyle bir tavır sergileyecekleri umulurken bir de ne görelim. 30-35 yıllık dostlar bile birbirlerine selam vermeye korkar hale geldiler. İlçe başkanları da Abdullah Tekbaş’a aman başkanım, sizi çok seviyoruz ama ne olur ilçemize gelmeyin, bizi zor durumda bırakmayın… dediler.
Bununla da yetinilmedi.
Bunlar şu…
Şunlar bu…
Biliyor musunuz bunların sağında solunda, önünde ve arkasında kimler var…
Kazıyın altından kimler çıkar…
Anlamakta zorluk çekilen bir ortam oluştu. İnsanlar güle oynaya başladıkları 15 günlük tatbikatta tık nefes kaldılar.
Son derece demokratik bir oyun gibi başlayıp devam edebilecek bir kongre süreci, tam bir aksiyona dönüştü. Birbirinden ilginç durumlar ortaya çıktı.
Bu gelişmeleri bazıları “birebir” yaşadı, bazıları da “bir nota geriden” takip etti. Kongre, seyircisi oldukça bol bir gösteriye dönüştü.
Bu gelişmelerin içinde bulunan biri olarak, ortaya çıkan durumu serinkanlı bir şekilde değerlendirerek bu süreci siyasi bir yükselişe rampa yapabiliriz, diyorum.
Şöyle ki;
Genel merkez için Ahmet ile Mehmet’in bir önemi yok. İzmir’de parti içinde yaşanan gelişmenin her iki tarafı da Ankara’dan bakıldığında bizim çocuklar olarak görülüyor. Mümkün olur da yaşananları siyasi bir rampaya taşıyabilirsek, önemli sonuçlar elde edebiliriz.
Gelişmeleri siyasi yükselişe rampa yapmak için İzmirliler yani 3 milyon seçmen açısından bakıldığında karşımıza şöyle bir manzara çıkıyor:
Abdullah Tekbaş evladımız yaptığı tatbikatla patimize büyük faydalar sağlamıştır. Bu kongreyi demokratik bir görüntü oluşturmak için muvazaalı bir yarış yapın demiş olsaydık, tatbikat bu kadar güzel olmazdı. Eğer biz Genel Merkez olarak;
“Tavsiyemiz Sayın Ömer Chat Akay’dı. Ama Abdullah evladımız bize lisan-ı hal ile yanlış bilgilendirildiğimizi, başka seçeneklerin de olabileceğini samimice ve İzmirce anlatmak istemiştir. Abdullah evladımıza bu cesur çıkışı yaptığı için, bize yanlış enformasyonla yanlış kararlar alabileceğimizi hatırlattığı için Rabbimize hamd ediyoruz. Bu çok hayırlı bir gelişme olmuştur.
Kendileri son derece doğal olan, zaten parti tüzüğümüzde de yeri olan ayrı bir liste ile kongrede aday olmuştur. Seçimde başarılı olamamıştır ama bizim göremediğimiz bir noktaya mahkeme kararıyla işaret etmiştir ki bu cesaretinden dolayı da evladımızı kutluyor, ayrıca da Allah’a şükrediyoruz. Bizleri düzelten kardeşlerimiz var, evlatlarımız var, diye.
Görüyoruz ki, Abdullah evladımızın haklı olduğu birçok nokta var. Biz bu güne kadar neden bunu göremedik, bu ayrı bir konu. Ama Allahımıza şükrediyoruz ki, küçücük bir yanlış da olsa, onu bize korkmadan, çekinmeden, dikleşmeden, tüzüğümüze ve yurttaşlık haklarına son derece uygun bir girişimde bulunarak aldığımız kararı gözden geçirmemizi sağlayacak nitelikte samimi evlatlarımız var. Bu açıdan da Allah’a binlerce şükür etmeliyiz.
İzmirlilerin de arzusunun; cesaret, demokrasi, hukuk ve mücadeleci kişilikten yana olduğunu biliyoruz. Biz Genel Merkez olarak şimdiye kadar yapmış olduğu hizmetlerden dolayı sevgili başkanımız Sayın Ömer Cihat Akay’a teşekkür ediyoruz. Bundan sonra yolumuza ise bu tatbikattan başarılı çıkan, cesaretiyle, dikleşmeden dik duruşundan dolayı Abdullah Tekbaş evladımızı il başkanlık makamında görmek istiyoruz.
Ayrıca İzmir’deki gelişmeler de şunu gösterdi ki, merkezden bakışlar her zaman isabetli sonuçlar vermiyor. Tabanı baskı altında tutmak, genel merkezin tavsiyesini istismar etmek partimize zarar veriyor. Son tercihimiz Abdullah Tekbaş’tır, partimize de İzmirimize de hayırlı olsun… Her zaman olduğu gibi son sözü yine delege söylesin” mealinde bir yaklaşım olabilir.    
Bu mealde bir Genel Merkez bakışı İzmir’de Ak Parti hakkında yıllardan beri yürütülen kara propagandaya en açık ve ikna edici cevap olacaktır.
Aksi bir karar alınacaksa bunun olası siyasi sonuçlularının ne olabileceğini, rica ediyorum kimse bana sormasın, bu konuda konuşmama hakkımı kullanacağım.
Çünkü hayır konuşamıyorsam susan bir yazar olmak istiyorum, efendim….