GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
26 Temmuz 2021 Pazartesi

Sistemin buyurduğu gibi…

Sisteme nitelikli beyin gücü yetiştirmekle ünlü okulların, sistem karşıtı solculara, devrimcilere ne ifade ettiğini hep merak etmişimdir.

Çünkü ortada yaman bir çelişki var…    

Söz konusu okulların diploması, sistemden en iyi koşullarda beslenmenin teminatıdır. Ve bu diplomalara sahip olanlar, aldıkları formasyon gereği, sisteme hizmet etmek için adeta birbiriyle yarışır.

Gerek kamu gerek özel sektör üst düzey yönetim kademelerinde ağırlıklı olarak bu okulların mezunları istihdam edilir.

Demem o ki sisteme en iyi hizmet eden beyinleri yetiştiren bu okulların derdi, sözüm ona sistemle hesaplaşan solun neden derdi oluyor, anlaşılacak gibi değil.

Kapitalist sistemde yaşanması muhtemel sorunlar, solcuları neden böyle üzüyor?

Mesele, eğitim sistemi ve bilimin ahvali ise, kırk yıldır akılınız neredeydi? Seksenden beri bilimsel düzey sürekli irtifa kaybediyor. Meseleyi bütünlüğü içinde ele almak, zorunuza mı gidiyor?

Sorunun çıktığı yere baktığımda, Erdoğan rejimi ile Batı icazetli sermaye arasında sürüp giden hesaplaşmayı, hâkim sınıfların iç hesaplaşmasını görüyorum.

Erdoğan yönetiminin misyonu, tüketim toplumuna yabancı, tüketim kültürüne uzak mütedeyyinleri sisteme dahil etmekti. Bu büyük potansiyelin tüketim toplumuna dahil olması isteniyordu. Ve bu nedenle, 2010 yılına kadar, Erdoğan’a sempatiyle bakılmıştı. Sonrasında hesaplar değişti…

Bana kalırsa, sermaye gruplarının çıkar çatışmasında “Bulu vakası” bir iç hesaplaşma konusudur. Muhtemelen, İstanbul burjuvazisi ile iktidar grubu arasında… Derdi de devrimcileri gerdi…

Devrimcilerin dert ettiği bu ünlü okullara girmek için en yüksek puanları almak gerekiyor. O okulların ihtiyaç duyduğu zekâ kategorisinde en yüksek puanlar… Gerisi, az ötede oynasın…

Az ötede oynayanlara gelince…

Neredeyse her ilde yüksek öğrenim kurumu var. Benzeri sorunlar, hatta daha fazlası, muhtemelen bu okulların çoğunda yaşanıyor. Üniversiter öğrenim düzeyi ve bilimsel çalışma kapasitesi hepsinde de vasat veya vasat altı.

Ve nedense, bu okullarda olan bitenler için bir tek öğretim üyesinin okul bahçesinde dikildiğine, medyanın ayağa kalktığına, sosyal medyada kıyametler koptuğuna tanık olmadım.

Olmadım, çünkü halk denen gariban sürüsüne o okullar çok bile… Bilinç altı maalesef böyle çalışıyor.

Nihayetinde, hepimiz sistemin sadık bendeleriyiz, iktidar/muhalefet tahterevallisinde çocuklar gibi şen…

Karakter doğru dürüst oluşmamış, güç önünde eğilmek alışkanlık olmuş; herkesin meşrebine göre önünde diz çökeceği putları ve çok makul mazeretleri var.

Yok aslında birbirimizden farkımız, kimimiz sağa kimimiz sola savrulmuşuz; artık üstümüzden ne geçtiyse…