GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
22 Nisan 2023 Cumartesi

Sandık gözlemcisinin uzun günü

İnsan ne zaman bir insan sayılır?

“[...] Koğuşun en sonunda bir yatak boşaltılmış ve yeniden yapılmıştı; belki de artık iyileşmeye yüz tutmuş hasta, yünlü pijamasının üstüne bir ceket giymiş, yatağın yanındaki bir taburede oturuyordu, yatağın öbür tarafında da, kesin pazar günü hasta oğlunu yoklamaya gelmiş, başında şapkasıyla yaşlı bir adam vardı. Hasta oğul - görünüşe göre - normal boyda ama hareketleri epey tutuk, zeka özürlü bir gençti. Baba, ayıkladığı bademleri yatağın üzerinden oğluna uzatıyor, genç adam da alıp ağzına atıyor ve babası sabırla onun ağır ağır çiğnemesini izliyordu.

[...] Başrahibe gülümsedi ancak bu, herkes için ama kimseye yönelik olmayan bir gülümsemeydi. Amerigo, onun için tanınmış olmak bir sorun değil, diye düşündü ve yaşlı rahibenin bakışlarıyla, pazar gününü akıl hastanesinde hasta oğlunun gözlerine bakarak geçirmeye gelen köylünün bakışlarını kıyaslamaya çalıştı. Rahibe, yardım ettiklerinden herhangi bir şey beklemiyordu; verdiklerine karşılık onlardan aldığı, hiçbir zaman yitirilemeyecek evrensel bir iyilikti. Oysa yaşlı köylü, pek fazla bir kıymet taşımayan ama ne de olsa bir parçası, kendi oğlu olan gencin gözlerine bakarken, onu büsbütün yitirmemek için, tanınmayı arzuluyordu.

[...] Rahibe bu koğuşu kendi arzusuyla seçmiş, dünyayı yadsıyarak bir seçim yapmış değildi, onu bu koğuşa bağlayan şeyi kendisi istememişti.

[...] yaşamı başka yerde, kendi topraklarındaydı ama sırf oğlunun ağzında bir şeyler çiğnediğini görmek için her pazar günü kalkıp buraya geliyordu. Zeka özürlü oğul artık ikindi kahvaltısını bitirdiği için, baba oğul yatağın iki yanında karşı karşıya oturmuş, kemikli ve kalın damarlı elleri dizlerinde babanın şapkası öne eğilmiş, oğlunun başı nefer gibi tıraşlı - göz ucuyla bakışmayı sürdürüyorlardı. Amerigo, 'Evet, bu iki insan birbirlerine bağımlıdır' diye düşündü. Sonra, 'İşte bunun adı sevgidir' diye düşündü. Daha sonra da, 'İnsan, sevginin ulaştığı yere kadar gider; bizim koyduklarımızın dışında sınırları yoktur' diye düşündü.”

***

Yaşamın başka alanlarında olduğu gibi politikada da insanlar için, ahmaklar dışında, izlenecek iki yol vardı: Pek fazla umuda kapılmamak ve yapılan her şeyin bir işe yarayacağına inanmak.

“o da birçokları gibi deneyim sahibi olmanın biraz da karamsarlık olduğuna inanıyordu.”

***

Italo Calvino, Akdeniz Edebiyatının sevdiğimiz yazarlarından biri

Sevmemizin nedenleri içinde alegoriler ve sembollerle anlattığı öyküleri çözmenin keyfinin başkalığı öne çıkar. Bazı eleştirmenlere göre büyülü bir gerçekçilik kimine göre de toplumsal bir eleştiridir yazdıkları.

Calvino’nun diğer eserlerinden farklı olan Sandık Gözlemcisinin Uzun Günü ise daha gerçekçi bir tablo çizer.

Eser 1950’lerin İtalya’sında Cottolengo adında bir düşkünler yurdunda geçer. Eserin baş karakteri Amerigo Ormea, İtalya’da gerçekleşen seçim günü sandık görevlisi olarak çalışan Komünist Partili bir vatandaştır. Sandık görevlileri her ideolojiden ve her kesimden insanlardan oluşur. Görünürde her şey demokrasiye uygun bir şekilde işlemektedir. Fakat gerçekleri gözden kaçırmayan Amerigo, göz göre göre yapılan haksızlıkları, yozlaşmış düşünceleri ve güç uğruna insanlıktan çıkmış kişileri dehşete kapılarak gözlemler. Bir devletin yapılaşmasında rol oynayan şeyin güç isteğinden başka bir şey olmadığını uzun bir seçim günü saat be saat anlar.

Seçim günü görevlendirilen Amerigo Ormea ve ekibi Cottolengo Düşkünler Yurduna kayıtlı olan vatandaşların oylarını toplamaya giderler. Görünürde yasal olan bu durum aslında trajikomik bir eylemden başka bir şey değildir. Çünkü oy vermesi gereken isimler çoğunlukla zihinsel engellilerdir. Amerigo durumun ne kadar absürt olduğunu sandık başkanına ve ekiptekilere anlatmaya çalışır. Fakat ideolojik üstünlüğün söz konusu olduğu seçimde kimse görünenin yanlış olduğunu kabul etmez. Amerigo cehaletin içinde aklı başında olan tek kişidir. Ve sesini kimseye duyuramaz. Bir yandan kendi etik değerlerini de sorgular çünkü ses çıkarmadığı için yanlışın bir parçası olduğunu hisseder.

“Sandık Gözlemcisinin Uzun Günü”  seçime şurada bir ayda az süre kalmışken geçen haftanın uçak yolculukları sırasında bitiverdi. 88 sayfalık kısa bir kitaptı.

Politika ile ilgilenen herkese tavsiye olunur.

İlgilenmeyenlerde zaten politika üzerine sağlam düşünceler vardır.