GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
20 Kasım 2016 Pazar

Politik bilimin kaybı

Pazar akşamı bakabiliyorum gazetelere… Ölüm ilanını Birgün Gazetesi’nde gördüm. Meğer iki gün olmuş, cumartesi Ankara’da toprağa verilmiş… Hemen Cumhuriyet’in web sitesine girdim, Ali Sirmen kendinden beklenen bir yazı ile uğurlamış Aykut Göker’i … Anlamlı yazı ise Orhan Bursalı’dan gelmiş…

Cumhuriyet’in hâlâ neden kapattığını anlayamadığım CBT’de 15 yıl boyunca okudum “Politik Bilim” köşesini. Her seferinde yeni bir şey öğrendim… İki bilimsel-belgesel için deneyimlerine ihtiyacımız olmuştu, açtık telefonu... Çoğu insan başından savar böyle telefonları,  Aykut Bey uzun uzun konuşmuştu bizlerle.

İnovasyon sözcüğünün dillerden düşmediği şimdiki gibi bir zaman değildi ve biz bir “inovasyon” işi yapmak istiyorduk. Dediklerini satır satır not almıştım, bence “yaratıcı yenilikçiliğin anayasası” gibi sözlerdi bunlar…

• Sanayileşebilmek her şeyden önce – yenilikçi-yaratıcı bir toplum olabilmek; ve bununla eş zamanlı olarak – bilim ve teknolojiyi geliştirebilme yeteneğini kazanmakla mümkündür. 50’li yıllardan sonra sanayileşen ülkeler de temelde bunu başarmışlardır. Biz niçin yenilikçi-yaratıcı, bilim ve teknoloji geliştirebilen bir toplum olamadık? İşin özüne inip sorulması gereken budur... Sorulması gereken asıl soru: Yenilik (inovasyon), bir iktisat terimi olarak

• [Bilimsel ya da teknolojik] bir bilgiyi yeni bir ürüne, yeni bir üretim yöntemine, yeni bir hizmet ya da sisteme  dönüştürmek demektir.

• Yenilikçi-yaratıcı toplum bunu becerebilen toplumdur. Yenilikçi toplum gereksindiği yeni teknolojileri de kendisi üretebilmelidir.

• Elbette, çağımızda teknolojinin ana kaynağı olan bilimi de...

• Bilim ve teknolojide yetkinlik yenilikçi toplum olabilmenin olmazsa olmaz koşuludur…

• Bilimde, teknolojide ve yenilikçilikte yetkinlik ise kültürel miras meselesidir...

• Kuşaktan kuşağa devredilen bir kültürün - bilgi ve deneyim birikiminin- ürünüdür. ...kültürel miras meselesi... ‘Kültür’ kavramı, toplumların öğrenme ve öğrendiklerini gelecek kuşaklara aktarma kapasitelerine dayanan bilgi ve deneyim birikimlerini ifade eder. Toplumda böyle bir ‘bilgi ve deneyim birikimi’ nasıl ortaya çıkar?

***

Orhan Bursalı’nın ardından yazdığı gibi, Ülkemiz bilim ve teknoloji tarihini iyi bilir, dünyada çağdaş ülkelerin hepsinin ulusal bilim politikaları ve hedefleri olduğunu anlatır ve anlatırdı. Mesela Güney Kore’nin, 1960’ların başında aynı ekonomik göstergelere sahip olduğumuz halde, bugün dünyanın sayılı ekonomik ve elektronik devlerinden biri haline dönüşmesi, sadece ve sadece ulusal bilim ve teknoloji hedefleri koyması ve bunları uygulamasıyla gerçekleşmişti. Çin’in ABD’yi devirme noktasına gelmesini de bu sayede başardığına işaret ederdi. 

 

***
Kendisi eski TİP’liydi. Barış Derneği Davasında yargılanmış,  38 ay hapis yatmıştı… Ama Behice Boran’a sevgisini saygısını hiç yitirmemişti. Bir yazısında kullandığı bu büyük sosyoloğun “Kültür” anlayışını ben de bir kitabımda ve iki-üç yazımda kullanmıştım… Hem Aykut Göker’i , hem de Behice Hanım’ı saygı ile anarak yayımlayalım o kültür anlayışını…

“Kültür, karşılıklı insan ilişkilerinin, topluluk faaliyetlerinin ürünüdür; ancak karşılıklı insan ilişkileri, faaliyetleri çerçevesinde görüldüğü takdirde kültür olayları özüne uygun ve doğru olarak anlaşılabilir.”