GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
10 Kasım 2016 Perşembe

Agresif, tutarsız, ilkesiz, materyalist, kibirli, kurnaz, disiplinsiz…

Anketçiler yine kaybetti… Trump’ın kazanması birçok insanda olduğu gibi bende de şok etkisi yarattı… Bu seçimin sonunda Türkiye’deki 1 Kasım seçimlerini bilemeyen, Brexit’te çuvallayan, Kanada’da duvara çarpan anket şirketlerinin Trump yenilgisi ile yer ile yeksan olan itibarlarını nasıl toparlayacaklarını merak ederim şimdi…

Trump, “medyayı elinde tutan seçimi kazanır” fikrinin ne kadar da yanlış olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur… ABD yazılı medyasını internet üzerinden izliyorum, ilk günden itibaren “orantısız” Clinton’culuk yaptılar. Son bir haftaya kadar Clinton’u yüzde 65’lerde falan gösterdiler. Sonuçta kaybettiler. Medyanın “elitist” tavrı her zaman zararlı.  (Los Angeles Times’ın hakkını yemeyelim, onlar Kaliforniyalılık yapmayıp Trump’ın kazanabileceğini yazan tek gazete idi…)

Irkçılık ve din düşmanlığının Amerikalı cahiller tarafından hiç umursanmadığını da anlamış durumdayız. Trump, Kaliforniya eyaletinde yaşanan saldırının ardından, ülkeye göçmen ya da turist olarak girmek isteyen Müslümanların geçici olarak engellenmesini istemiş ve alkışlanmıştı. Kamuoyu yoklamalarının Müslümanların Amerikalılara yönelik nefret beslediğini gösterdiğini iddia eden Turmp, bu durumun Amerikan halkını risk altına soktuğunu söylemişti. Ayrıca Trump başkan seçilmesi halinde ABD- Meksika sınırına duvar ördüreceğini ve ülkedeki tüm Suriyeli göçmenleri ülkelerine geri göndereceğini açıklamıştı.

Narsist ve tüccar… Türkiye’de henüz oturmamış bir iştir ama ABD’de ve Avrupa’da “Biyografi yazarlığı” insanı zengin eden bir iştir.Trump’ın biyografisi de birkaç kez yazılmış… Bu biyografi yazarları ile de DW’den Jefferson Chase konuşmuş…

“Biyografi yazarlarına sorduğunuzda, hemen serbest çağrışım yapmaya başlıyorlar. Agresif, tutarsız, ilkesiz, materyalist, kibirli, kurnaz, disiplinsiz, birdenbire parlayan ve karizmatik Trump’ı betimlerken kullandıkları kelimelerden birkaçı. Ne var ki, iki kelime öne çıkıyor: Narsist ve tüccar.” Yazarlardan Timothy L. O’Brien, “Trump aslına bakarsanız yedi yaşında bir çocuk. Bire bir çalışmasına rağmen entelektüel, duygusal, finansal ve kamusal açıdan son derece disiplinsiz, aşırı derecede narsist bir kişiliğe sahip. İlgilendiği tek şey kendi hayatı“ diyor. O'Brien'a göre Trump'ın "böbürlendiği şeyler aslında özgüvensizliğinin bariz birer ölçüsü”. "Şayet zengin olmayı sindirebilmiş olsaydı, ne kadar çok parası olduğundan ve bu serveti hızlıca büyüttüğünden sürekli övgüyle bahsediyor olmazdı. Eğer kadınlara çekici gelmesi konusunda  kendine güven duyuyor olsaydı, sürekli kaç kadınla yattığı ya da yatmayı denediğini överek ortalıkta dolaşma ihtiyacı duymazdı.”

Neden kazandı? Dünyada ve bizim memlekette Trump’ın kazanması üzerine bin çeşit yorum var… Biyografi yazarları Trump’ın kazanmasını ise şöyle açıklıyorlar: “Taşradaki insanlarda, dışlandıklarına dair, işlerini tıkır tıkır yürüten elitlere, bozuk bir Kongre’ye, ülkenin yalnızca minik bir yüzdesini oluşturan tepedeki insanların her şeyi kendi çıkarlarına göre yönettiğine yönelik bir dargınlık hissi söz konusu. Ve bu durumda suçlanacak biri gerekli. Tam da bu anda Trump ortaya çıkıyor ve göçmenlerden Meksikalılara, Müslümanlardan kadınlara ve ‘yalancı medyaya’, suçlanabilecek kişilerden oluşan uzun bir liste sundu ve kazandı”

***

Bundan sonra neler olur?

Suriye işleri daha da karışacağa benzer… BBC Türkçe'ye konuşan Oklahoma Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Müdürü Prof. Dr. Joshua Landis, bu konuda Trump ile Türk hükümetinin hedeflerinin çeliştiğini belirtmiş: "Donald Trump, IŞİD'i yenmek için Rusya'yla çalışmak istiyor, bu da dolaylı olarak Esad'la çalışmak istediği anlamına geliyor… Trump, Orta Doğu'daki savaşlarla Amerika'nın değil Orta Doğu güçlerinin kendilerinin baş etmesi gerektiğini düşünüyor. O, güçlü liderlerin bugünkü Orta Doğu'ya çözüm olduğunu söylüyor”

***

Amerika’daki Müslümanların işi şimdi çok daha da zor... Çünkü Trump, kampanyası boyunca “Amerikalı Araplar 11 Eylül saldırılarını kutladı” diye bağırıyordu. Trump, 11 Eylül saldırılarının ardından, defalarca New Jersey'deki Müslümanların kutlama yaptıklarını söylüyordu. Müslümanları ve camileri fişleyeceğini de açıklayan Trump Suriyeli sığınmacıları zehirli şekere benzetmişti.

Sadece Müslümanların değil siyahların da işi zor. Hele siyahi Müslümanların daha da zor… “Siyahların Yaşamları Önemlidir Hareketi” ni sorunlu  bulan Trump, Martin O'Malley gibi bazı eski Demokrat adayların polis şiddetine karşı siyah haklarını savunanlardan özür dilemesiyle dalga geçip kendisini kolluk kuvvetleri yanlısı bir aday olarak öne çıkardı. Trump ayrıca, siyahların karıştığı suçlarla ilgili doğru olmadığı ortaya konan bir istatistik paylaştı. Twitter'daki tabloya göre, ölen siyahların yüzde 97'sinin yine siyahlar tarafından öldürüldüğü ve polisler tarafından öldürülen siyahların oranının yüzde bir olduğu iddia ediliyordu…

***

Trump'a göre Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi'li bir dünya daha iyi olurdu” sözleri de alay konusu olmuştu. . Trump CNN'e verdiği bir röportajda, Libya ve Irak'ın başlarındaki diktatörlerin devrilmesinden sonra daha kötü bir hale geldiğini söyledi:”Eski Irak diktatörü Saddam Hüseyin kötü bir adamdı. Ancak iyi yaptığı bir şey vardı ki o da teröristleri öldürmek. Bunu çok iyi yapıyordu…"

***

“İklim değişikliği ciddi değil” lafı da ona ait… Trump, "temiz hava ve temiz su önemli" dese de, iklim değişikliği konusundaki uyarıları ciddiye almadığını söyledi durdu. Balkon konuşmasında dünyanın bu en önemli sorununa bir kelime ayırmaması boşuna değil…

***

Kürtaj yapan doktorlara ceza verilmeli: Trump, MSNBC'ye verdiği bir röportajda, "kürtaj yasadışı ilan edilirse kürtaj yapan kadınlara ceza verilmeli" demişti. Daha sonrasında ise, "Kadınların yerine, kürtaj operasyonunu yapan doktorlara ceza verilmeli" dedi. Hüseyin Rahmi’nin “Bir Kadın Düşmanı” adlı romanı ne zaman yazdığını anımsayan var mı?

***

İşte böyle düşüncelere sahip bir insan ABD’nin başına geçiyor 20 Ocak günü.

***

Viele verlieren den Verstand deshalb nicht, weil sie keinen haben. (Arthur Schopenhauer)

“Birçok insan kafaları olmadığı için kafayı bozmuyor”.