‘Kırmızı biberlik’ sıfatları saydıranlara uyup ‘Yuhhhh, pessss, oha!’ filan demeyeceğim.
‘397 yıl… Yok mu artıran?’ dalgasını geçmeyeceğim.
‘İnsaf yahu, göz var izan var’ gibi bir cümle kurmayacağım.
‘AKP’nin haricinde herkes örgüt kurmuş, vay canına’ diye hayret etmeyeceğim.
‘Güzel yurdumda bir AKP’liler, bir de Hrant Dink’i öldürenler mi örgütten muaftır?’ diye sormayacağım.
‘Dink davasından örgütlü suç çıkaramayan yeni hukuk, İzmir’den terör örgütü çıkarmayı başarmıştır; kendilerini tebrik ve takdir eder, başarılarının devamını yüce Allahtan isteriz ki… Mevlam neylerse güzel eyler’ güzellemesinde bulunmayacağım.
‘Bu AKP hakikaten ne kadar mübarek insanlardan kurulmuş… Bir tane usulsüzlük, bir tane yolsuzluk bu parti mensuplarında yok. Ergenekon bile orduya sızmış, yargıya sızmış, üniversitelere sızmış, basına sızmış ama iktidar partisinin içine bir kişi bile yerleştirememiş’ diye cık cıklamayacağım.
‘Bütün masumlar AKP’lidir, AKP’li olmayanlar masum değildir’ gibi çıkarsamalar, formel mantıklı yürütmeler yapmayacağım.
‘Yargının gözlerinin/kulaklarının sadece CHP’li belediyelere karşı hassas/açık ve diri, AKP belediyelere karşı sağır/kör olduğunu’ falan da zinhar düşünmeyeceğim.
‘Aziz Kocaoğlu’nun sadece bu dünyada değil, cezasını ahrette de çekmeye devam etmesini’ münasip bulmuş iddianame hazırlayıcılarına tek kelime dahi etmeyeceğim.
Yargıya tek kelime etmediğim gibi…
Yargı kararları üzerine sık sık ‘AKP’nin vicdan sesi’ olarak konuşan, son olarak da Hrant Dink davasında verdiği kararı savunmaya çalışan hakimi fırçalayan sayın Bülent Arınç’tan, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni tarumar edenlere de şöyle sıkı bir ayar çekmesini…
Kati surette istemeyeceğim.
‘E be kardeşim, ne diyeceksen de artık’ diyorsunuz ya…
Naçizane bir İzmirli olarak, sadece şunu söyleyip, şunu yazacağım:
Kayseri Belediye Başkanı’na Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül kefildir ama…
İzmir halkı da Aziz Kocaoğlu’nun dürüstlüğüne.
İzmirliler Aziz Beyi hizmetlerinden dolayı eleştirebilir, hatalı bulabilir, eksiklerine kızabilir ve hatta, bu nedenlerle oylarını da ondan esirgeyebilirler ama Aziz Beyin örgütlü suç işleyeceğine, bile isteye kul hakkı yiyeceğine/yedireceğine…
Öldür Allah inanmazlar.
İnanmadıkları için, iddianameyi okumaya bile ihtiyaç duymazlar. Nokta!
Aziz Kocaoğlu’nu özel yetkili mahkemede yargılayabilir, 397 yıl değil 3 bin 97 yıl cezaya da çarptırabilirsiniz ama ‘kamu vicdanı’nda onu suçlu çıkartamazsınız.
Demokratik haklarını savunmak için bir araya gelen öğrencilerden,
Doğasına/kurduna/kuşuna sahip çıkan çevrecilere kadar herkesi bir ‘örgüt torbası’na koyma konusunda bu kadar mahir, bu kadar ısrarlı, bu kadar kararlı, bu kadar adaletten uzak bir yapı varken…
Kimse… Hiç kimse…
Bana da ‘Aziz Bey suç örgütü kurmuştur ve tepesine kurulup organize işlere başkanlık etmiştir’ dedirtemez.
Üç Nokta!