GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
4 Ocak 2010 Pazartesi

Mide demokrasisi!

Siyaset-mide arasındaki düzgün doğrusal ilişkiyi biliriz. Çoğu zaman da söyleriz. Karikatüristlerin ünlü siyasetçi tiplemesini hatırlayınız. Göbekli, gıdıklı, şapkalı adam’…’¶
Şapkadan ziyade göbek ve gıdık önemli’…
Bal tutan parmağını yalar ya’…
Aslında bu söz siyasetçi hakkında toplumsal bir itiraftır. Hırsızlığın, hortumculuğun kılıfıdır kimilerine göre de.
Dost sohbetlerinde;’‘Keşke sadece parmak yalasalar, petekleri bütün bütün yutmasalar’’ diye ekleriz çoğu zaman.
O nedenle göbek, yarım metre önden gider, gıdık yerçekimine boyun eğer, en az 10 santim sarkar. Mizahçıların göbekli-gıdıklı siyasetçisi ile Aziz Nesin’’in ’‘Zübük’’ tiplemesi arasındaki güçlü bir yakınlık vardır o nedenle’…
Zübük dik duramaz, çıkarı nerdeyse, soluğu orada alır. Parti parti dolaşır, insanları kandırır, keseyi doldurur’… Bunu da kimi zaman vatan-millet, kimi zaman din-iman-kuran, kimi zaman da Atatürk-Cumhuriyet-Laiklik şemsiyesi altında yapar.
Onun için hangi partide olduğunun önemi yoktur. Su akarken testiyi doldurmaya programlamıştır kendisini.
Siyaset yapıp, iktidar olan ama bu arada testiyi doldurmayan çok az kişi tanıyorum.  
Başbakan Erdoğan mesela’… Kasımpaşa’’da bir gecekonduda başlayıp, Üsküdar’’da mütevazi bir evde süren hayatı 1994’’te İstanbul’’un dümenine geçmesiyle nasıl da değişti?
Küçük Tayyip’’in ayakkabıları delikti’…
Üşüyordu.
Ama çocukları ’‘gemicik’’ filosu kuruyor/kurabiliyor. . Kolunda 20 bin liralık saat, eşinin başında 30 bin liralık türban!
Nereden bu değirmenin suyu’…? Diye sorulduğunda Bilal’’ın sünnetinde takılan altınlardan başlayan o bildik hikaye çıkıyor karşınıza’…
İETT işçisi Tayyip’’in bal tutup parmağını yalaması söz konusu bile değil.
Aslında ’‘Bal tuttum, parmağımı yaladım’’ dese dürüst bulacak, belki de hak bile vereceğiz. Siyasetçiye/makam sahibine bakış açısını ortaya koyan toplumsal bir itiraf olan bu sözün gerçeklik payı da yok değil. 
Önemli makamlara gelen kişi daha çok tanınır’… Ve makam onun kesesini dolduran, havalandıran sihirli bir halıya dönüşür.
Avukatsa daha çok dava almaya, şehir plancısıyla daha çok plan çizmeye tüccarsa da daha çok mal satmaya, müteahhitse daha çok bina dikmeye başlar. Kraldan çok kralcıların bol olduğu bir toplumda bu da gayet normaldir...
Ama hayır’…
Onlar çocuklarının sünnetiyle zenginliğe ilk adımı attılar. Oferler, ballı imarlar, yargılandıkları davalar, makam gücünü kişisel avantaja dönüştürmeler hiç olmadı’… Bunu tamamen biz, işkembe-i kübradan uyduruyoruz.
Aslına bakarsanız bizim hergün yazmamızın, sizin de günlük gazete okumanızın da anlamı yok. Haftada iki gün yazsak, siz de aynı sıklıkta takip etseniz yeter’…
Ama ne yazık ki Bakanların 15-16 yaşındaki çocukları büyük yatırımlarla iş dünyasına adım atıyor. Holdinglerin önemli adamları olup, vergilerin indirildiği bir iki gün içinde tonlarca mısır ithal ederek voleyi vurabiliyor.
Tüm bunlar bal tutup-petek yutmadan başka bir şey değil’…
***
Cumhuriyet rejiminin en doğru uygulama şekli kabul edilen demokrasi, seçilmişlerin, seçenleri idare şekli’… Seçilmişler. Yani ’‘balı’’ tutanlar’…
Seçilmişler (vekiller) parmak yalarken, seçenler (asiller) ne yapıyor/yalıyor dersiniz?  
’…?
Yanıtını iyi bildiğiniz bu sorundan sonra dönelim asıl konumuza.
CHP kongre sürecinde olan bitenlere yakından baktığımızda ilginç bir manzara ile karşı karşıya kalıyoruz.
Genel seçim öncesi yapılan bu kongrelerin belediye başkanlarını çok fazla ilgilendirmediğini anlatmaya çalıştık. Kalemimizde mürekkep, dilimizde tüy bitti. Özellikle de yeni seçilmişleri’… Ama anlamadılar. Genel merkezde hesaplaşma, yeniden yapılanma öncesindeki sancılar, tepedeki hesaplaşmanın İzmir’’e yansımaları, milletvekilleri, vekilliğe susamışlar arasında denge savaşları yaşanıyor bu süreçte...
Ekipler arası didişme, rekabet hat safhada’…
Ama tüm bu kavgalara belediye başkanları da bodoslama girince, zaten sorunlu olan demokrasimiz bir anda GDO'lu ürünler gibi şekil değiştiriyor. Tam bir mide demokrasisi yaşatıyor CHP örgütüne’…
Mide demokrasisi’… Özellikle Belediye başkanlarının topa girmesiyle vücut bulup, ete kemiğe bürünüyor bu model. Delegelere iş vaat ediliyor, karşı ekibe destek veren delegeler işten çıkarılıyor.
İki başkanın (Kocaoğlu-Sındır) düellosunun yaşandığı Bornova’’da iddialar havada uçuşuyor. İddianın sahibi mevcut İlçe Başkanı Ertürk Çapın.
Kendisine yakın delegelere Büyükşehir’’den iş vaadi yapıldığını savunuyor. Hatta bizzat Başkan’’ın devreye girdiğini de ekliyor. Hatta Çapın, iddiasını iş vaat edilen isimlerle destekliyor.
Ama karşı taraf da boş durmuyor tabi ki. Hatta Çapın’’a destek veren Başkan Sındır’’ın henüz mahalle seçimleri sırasında aynı yöntemi kullandığını, yüzlerce kişiye yeni yıl için iş/aş sözü verdiğini ileri sürüyorlar’…
İki başkana da ayrı ayrı sorsak, ’‘külliyen yalan’’ diyeceklerini adım gibi biliyorum. Hatta onlar kongre sürecine müdahil bile olmuyorlar... Ama iddialar ateş olmayan yerden duman çıkmaz sözünü düşündürtüyor ister istemez.
Buca’’da benzer iddialar var. Bayraklı’’da Başkan Hasan Karabağ’’ın kongrenin şeklini iş/aş kartıyla değiştirdiği iddiası hala güncelliğini koruyor.
Yani bal tutan delegeyi kapıyor.
İddialardan birinin bile doğru olması zaten kolu, bacağı kırık demokrasimize bir delik/gedik daha açacaktır. Hani ballandıra ballandıra anlatılan, kimsenin ipotek koyamayacağı söylenen delegenin ’‘hür’’ iradesine ’‘halel’’ getirecektir.
Zaten ipotek koyan da yok. Doğrudan alım yöntemi kullanılıyor.
CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ile sohbet ettik geçenlerde’…
O da kongre sürecinin CHP örgütüne iyi geldiğini söyledi. ’‘Bazı belediyelerimiz ilk defa örgüte kucak açtı, yüzlerce örgüt mensubumuzun iş/aş sorunu çözüldü’’ diye ekledi gülümseyerek.
Ne demişti Başkan Kocaoğlu Karşıyaka kongresinde’… ’“Kendi başını bağlayamayanlar, siyasette gelin başı bağlamaya kalkmasın. Siyaset bu kadar ucuz değildir’”
Aynen katılıyorum.   
Bence CHP’’nin yılda en az bir kez kongre yapması şart. En azından 28 ilçe belediyesinin bulunduğu İzmir'de...Parti içi demokraside yol kat edilemez belki ama en azından örgütün istihdam sorunu çözülür. Ne dersiniz..?
 
Not: Yakınlarda Konak yazmayı düşünüyorum. Bir dönem Baykal’’ın da destek verdiği cepheye kök söktüren Ali Yılmaz’’ın gelinen noktada Konak adaylığına hazırlandığını biliyorum. Muhsin Kurt, Kemal Karataş, Mustafa Düzyol gibi isimlerin de Yılmaz’’a destek verdiğini de tabi ki’…
 
Not2: Sav ekibi halkaya Güzelbahçe’’yi de ekledi. Karabağlar-Konak-Buca’’dan sonra İzmir’’in fotoğrafı netleşecek.
 
Not3: AKP’’deki demokrasi anlayışına bitiyorum. 18 ilçe başkanı görevden alınıyor. Tık yok. CHP’’de böyle bir operasyon olsa, yer yerinden oynardı.