GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
14 Şubat 2014 Cuma

Memleketin ahvali üzerine…

Orda bir ada vardı... Gitmesek de… Görmesek de…
İşte o adada görüşmeler başlıyor. Bilgimiz neredeyse bundan ibaret. İlgimiz de…
Kıbrıs görüşmeleri öncesi, taslak metin üzerinde mutabakat oluşmuş… Çerçeve metne göre, Türk ve Rum kurucu devletlerin egemenliğinden oluşan “tek egemenlik” kabul ediliyor.
Metnin 3. maddesinde; çözümün iki kesimli, iki toplumlu ve siyasal eşitlik ilkesine dayalı olacağı belirtiliyor.
Birleşik Kıbrıs, tek bir tüzel kişilik olacak, tek bir egemenlik olarak tanınacak. BM ve AB üyesi olacak.
Birleşik Kıbrıs, Türk ve Rum kurucu devletlerinden oluşacak federal hükümet tarafından yönetilecek.
Kurucu devletler kendi bölgelerinde, federal anayasayı ihlal etmemek koşuluyla her türlü tasarrufta bulunabilecekler.
Kıbrıs görüşmelerinde altı çizilen iki objektif var: Birleşik Kıbrıs Devleti sayesinde hem Türkiye-AB ilişkilerine ivme kazandırılacak hem de Doğu Akdeniz’in zengin doğal gaz ve petrol kaynakları kullanılabilir duruma gelecek.
Tarafların iyi niyet ve siyasi iradeyle masaya oturması bekleniyor. Ankara-Atina çapraz görüşmeleri de yakında başlayacak. Özetle söylenen bu…
 
BDP’nin yaptığı açıklamaya göre; Demokratik özerklik konusu bir an önce ele alınmalı… Güneydoğu’da yerel yönetimlerde zaten demokratik özerklik fiilen başlamış durumda…
Abdullah Öcalan’ın özgüven dolu pozlarının süslediği afiş ve pankartlarda da görüyoruz bu fiili durumu.
Güneydoğu sınırlarımız ÖSO, PYD, El Nusra gibi kardeş örgütler tarafından özenle korunduğu için artık şehit cenazeleri gelmiyor... Anneler ağlamıyor...
 
İçeride heyecanlı bir karşılaşma var. Nurcular ve Nakşîler birbirine fena dalıyor. Erdoğan ve Gülen ekipleri arasındaki yüksek gerilimli rekabet soluk kesiyor.
Devletin paralelinden ceza sahasına giren Gülen topu doksana taktı.
Erdoğan, golün ofsayt olduğunu söyledi ve hakemleri görevden almaya başladı.
Muhalefet ise, bu seyirlik dalaşın kendi oylarını artırma ihtimaliyle mutlu…
 
Bu arada, bakan evladının evinde bir köşede, -sabahları gazete, peynir, simit falan almak için- öylece duran bir trilyon kadar bozuk para, münafık züğürtlerin çenesini yoruyor.
 
Başbakan, şımarmasınlar diye, çocuklarının her arzusunu yerine getirmiyor. Sümeyye hanımın Urla’daki yazlığa bide koydurma arzusunu reddetmiş. Oğluna küçük küçük gemiler alıyor. Bence Başbakanımız çocuk eğitiminden anlıyor.
 
Bu işler olup biterken, özgür basın, “Hepimiz Fatih’iz!” diye slogan atarak eylem yapıyor… Memleket meseleleri, mühim meselelerdir... Özgür basına da bu yakışır…
 
“Soyuyorsa beni soyuyor, sana ne!” diyen yurttaşların verdiği demokrasi, özgürlük ve kendini ifade etme dersinden öğrendiklerim kulağıma küpe oldu… Bu dersten sonra, kendimi daha demokrat ve özgür hissediyorum… Soyuluyorsam ben soyuluyorum… Soyuyorsam ben soyuyorum… Topluma ne! Endividüalizmin şahikası…
 
Heyecan dolu, neşeli günler yaşıyoruz… Her şey yolunda, hayat çok güzel…
Tek sorun, kafamızdaki huniler biraz küçük geldiğinden başımızı sıkıyor…