Böyle diyerek iktidara gelmişti. Kimsesizlerin kimsesi olacaktı. Bunu defalarca tekrarladı. Çarpıcı bir cümleydi. Ama dokuz sene sonra gelinen durumu bir özetleyelim. Hem de rakamlarla. Çünkü rakamlar yalan söylemez.
Ekonomist dergisinin 167 ülke arasında yaptığı “Dünya Demokrasi Endeksi” araştırmasın da, Türkiye 2010 yılın da 89.sıradadır.
Dünya da altı yüz millet var ama sadece iki yüz Devlet var. Bu durum karşısın da demokrasi olarak durumumuz nedir düşünün hele. Yani “ileri demokrasi” böyle bir şey galiba.
Yine bu araştırmaya göre ülkeler demokratik açıdan üç gruba ayrılmış. “Tam demokrasiler”, “kusurlu demokrasiler” ve “ melez rejimler”.Biz Tanzanya,Uganda , ,Filistin gibi ülkelerle beraber “melez rejim” olarak gösteriliyoruz.
İşin ekonomik boyutları ise daha da vahim. Çok tekrarlanan,hatta övünülerek tekrarlanan bir cümle daha var. Dünyanın 17. büyük ekonomisine sahipmişiz.
Oysa ekonomik büyüklük bütün dünya da kişi başına düşen milli gelirle,rekabet gücüyle,insani gelişme ile ölçülüyor.Mesela biz 17. büyük ekonomiyiz ama satın alma gücü olarak 84.sıradayız. Rekabet gücü olarak 61.sıradayız.İnsani gelişme olarak ise durum daha da vahimdir ve bulunduğumuz sıra 83. tür.
Ekonomi bir başka açıdan da ihracat ve ithalat olarak değerlendirilir.. Mesela 2009 da ihracatımız 102 milyar 149 milyon dolar iken,2010 da 113 milyar 930 milyon dolar olmuş,buna mukabil ise toplam ithalatımız140 milyar 928 milyondan 2010 da 185 milyar 493 milyon dolara çıkmış.Dış ticaret açığımız 2009 da 38 milyar 779 milyon dolar iken 71 milyar 563 milyon dolara yükselmiş.
Merkez Bankasının verilerine göre kredi kartı borçları ise 355.6 milyon TL artışla 42 milyar 979.1 TL ye çıkmış.
Konunun ekonomik boyutları böyle.
Bir de sosyal boyutları var. Ve bu çok dikkat çekici.
Nimet Çubukçu Devlet Bakanı iken bir soru önergesine verdiği cevapta ,son altı yılda 16bin 38 kişi intihar etmiş. (2002-2007).
Devlet bakın Selma Aliye Kavaf ise TÜİK verilerine göre yaptığı açıklama da,intihar eğilimlerin de artış görülüyor. 15-34 yaş grubun da intihar eğilimin arttığı görülüyor.
Yine TÜİK istatistiklerine göre,boşanmalar da da önemli artışlar var. Mesela 2008 yılın da 99 bin 663 çift boşanırken,2009 yılın da 114 bin 162 çift boşanmıştır. Bütün bunlara karşılık evlenmelerde azalma gözlenmektedir. Mesela 2008 yılın da 641 bin 973 çift evlenirken bu sayı 2009 yılın da 591 bin 742 ye gerilemiştir.
Şimdi bu rakamlar ve olanlar dikkate alındığın da tablonun kesinlikle iç açıcı olmadığı söylenebilir. Ve nasıl bir çıkmaza sürüklendiğimiz de açıkça görülebilir.
Şimdi sormak gerek : “Kimsesizlerin kimsesi “ ne yapıyor ?