GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
14 Mart 2011 Pazartesi

Tek seçici

Seçim tarihi aylar önceden belli olunca partilerde bir hareketlilik başladı. Bu hareketlilik muhalefettekiler için iktidara yönelik olmadığı gibi iktidarda olan içinde tekrar iktidarda olma hareketi değildi. Açıkça söylenebilir ki hareketliliğin kaynağı “Milletvekili” olabilme meselesiydi. Bunu için de öncelikle listenin seçilebilir yerinde olabilmek temel hedefti.
 
Şimdi seçim tarihi kesinleşti. İstifa etmesi gerekenler de istifa ettiler. Yarış bir başka hız kazandı.Bir taraftan “ön seçim “ isteyenler,diğer taraftan da listede yer alabilmek için Ankara’nın yolunu aşındıranlar. Aslında her iki tarafın da ortak paydası Ankara’nın yolunu aşındırmak.
 
Herkes biliyor ki, listenin seçilebilir yerinde bulunabilmek “tek seçicinin” iki dudağı ardasında. Kim bu “tek seçici”? Elbette Genel Başkan.
 
Durum böyle olunca şöyle bir sonuca ulaşmak mümkün. Genel Başkanların oluşturacağı listelerle seçimlere gideceğiz. Daha açık bir ifadeyle biz olsa olsa partileri seçeceğiz. Adayların tayin ve tespitinde hiç bir etkinliğimiz yok. Oysa kanun 12 Haziranda “Milletvekili Genel Seçimlerinden” söz ediyor. İşte demokrasinin ismi şimdilerde “ileri demokrasi” olsa da zerrece gelişememesinin sebebi veya sebeplerinden biri bu. Sandığa “milletvekili genel seçimi” diye gitmek ama “partileri” seçmek. Böylesine seçimler pek çok ülkede var.
 
Genel Başkanlıkla ilgili pek çok şey söyledim ve yazdım. Dünde söyledim, bu gün de    söylemeye ve yazmaya devam ediyorum. Genel Başkanlık kurumu doğru anlaşılmadığı ve uygulanmadığı müddetçe demokrasinin gerçekleşmesi kesinlikle mümkün değildir. Çünkü yazılı bir metin olmadığı halde bütün yetkiler genel Başkan da toplanmıştır. Elbette Genel Başkan olacaktır ama böylesine bir anlayışla değil. O “genel koordinatör” durumunda olmalıdır ve kurum ve kurallar işlemelidir. Zaten gerçek demokrasi kurum ve kurallar rejimidir. Adayları tespit eden, Bakanları atayan, il ve ilçeleri atayan veya görevden alan, partiyi temsil eden, grup toplantısında basın toplantısı gibi hemen her konuda konuşan, hasılı her şey demek olan bir kurumu demokrasi ile izah etmek asla mümkün değildir. Salıdan salıya yapılan grup toplantıları söylediklerimizi doğrulayan en açık örneklerdir. Habire sözüm ona demokrasiden bahsedenlerin bunca yıla rağmen partiler yasasından hiç söz etmemeleri durumun ne kadar ciddi olduğunun da delilidir. Her yasayı hatta AB istiyor diye değiştirenlerin partiler yasasına el sürmemeleri dikkat çekicidir.
 
Sözünü ettiğim husus sadece seçim öncesi ile imi ilgilidir? Hayır. Esas mesele seçimden sonra ortaya çıkıyor. Bizim sistemin adı “Parlamenter sistemdir”. Türkçesi “Milletvekili sistemi” demek. Yani milletvekilleri TBMM yi oluşturur ve onlar gerekli yasaları çıkararak ülkenin yönetilmesini sağlarlar. Durum öyle mi? Ne yazık ki hayır. Çünkü orda da Genel Başkanlık kendisini bütün ağırlığı ile gösteriyor. Milletvekilinin verdiği yasa tekliflerinin gerçekleşmesi hemen hemen imkansız. Dikkat edin,gerçekleşen bütün yasalar hükümet tasarıları. Yani Başbakanın onayladığı konular. Başbakan kim? Genel Başkan. İşte yine konu aynı yerde düğümleniyor.
 
Konuyu özetlersek, gerçekten demokrasiyi istiyorsak, kurumsallaşsın isteniyorsa, kuvvetler ayrılığı isteniyorsa, bağımsız yargı isteniyorsa, hak ve özgürlüklerin teminat altına alınması isteniyorsa,Genel Başkanlık kurumunun örnek batı demokrasilerinde olduğu noktaya getirilmesi şarttır.
 
Son zamanlarda Sayın Başbakan sık sık “benim partim seçimlerde ikinci olursa Genel Başkanlıktan ayrılacağım, muhalefettekilerde aynı şeyi yapacaklar mı “ diye soruyor. Ana muhalefet partisi Genel Başkanı da “başarısız olursak bırakırız” diyor. Bu söylemlerin doğrusu iktidar partisi için bir önceki seçimde aldığı oydan bir puan daha az alırsa Genel Başkanlığı bırakacağı tarzında olmalıdır. Batı demokrasilerin de bunun örnekleri çoktur. Elbette muhalefet partileri içinde çıta bir önceki seçimde aldıkları oy oranından bir puan az aldıkları takdirde hemen o gece yardımcıları ile birlikte görevlerinden istifa etmeleridir. Bunun dışında söylenenler demokratik değil, demagojik söylemlerdir ki bir anlam ifade etmez.
 
Tekrar başa dönelim. Aday adaylarının yapacağı tek şey her zaman olduğu gibi ve maalesef Genel Başkanlardan “olur” almak...
Yazarın Diğer Yazıları