GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
21 Haziran 2012 Perşembe

İzmir’in (bana göre) en önemli gündemi!

Kavurucu sıcaklara rağmen İzmir’in yerel tansiyonu yüksek, gündemi ise oldukça kalabalık… En sıcak gelişme İTO’da… Kentin 126 yıllık kurumu İzmir Ticaret Odası’nda 20 yıldır başkanlık koltuğunda oturan Ekrem Demirtaş’ın yasal açıdan yolun sonuna geldiği dönemde aylardır boğuştuğu yönetim ve disiplin krizinden sonra bu kez de mahkeme kriziyle baş başa kaldığını görüyoruz.
Son süreçte Demirtaş’la görüş ayrılığı derinleşen 4 yöneticiden biri olan Fatih Dalan’ın ‘tartışmalı bir şekilde’ yönetimden uzaklaştırmak İTO’nun kurt başkanı Demirtaş’a pahalıya mal olacak gibi görünüyor.
Dalan’ın suç duyurundan sonra harekete geçen savcılığın 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı dava ciddi. Demirtaş’la birlikte 8 yönetici topun ağzında…
Aile şirketinin genel kurulu zamanında yapmamasını gerekçe göstererek harekete geçip Dalan’ın İzmir Ticaret Odası’yla ilişiğini kesen Demirtaş’ın bakanlığın, TOBB’un ve mahkemenin ikazlarına kulak asmaması görevden alınma nedeni olabilir.
Önümüzdeki birkaç ay İzmir’in en önemli sivil toplum kuruluşunda oldukça sıcak gelişmelere gebe… 20 yıldır başkanlık koltuğunda oturan Demirtaş’ın İzmir Ekonomi Üniversitesi’ni de bünyesinde barındıran İTO Vakfı’na yönelik beklentileriyle şekillenen sürecin mahkemede noktalanması tabi ki üzücü. Dahası İzmir’in en önemli kurumu İTO’nun başkan ve yöneticilerinin mahkeme koridorlarına taşınması… Kuşkusuz ki burada en büyük sorumluluk Başkan Demirtaş’ın… 20 yıllık sürede onlarca kongre/seçim kazanan Demirtaş’ın koltuğu boşaltmasına aylar kala mahkeme kararıyla gönderilip gönderilmeyeceği tabi ki yargının vereceği bir karar. İzmir’e yönelik tespitleri, projeleri ve hamleleriyle önemsediğim Demirtaş’ın İTO’daki görevinden bu şekilde uğurlanması dahası uzun metrajlı bu filmin final sahnesinin bir mahkeme salonunda çekilmesini garipsesem de…
‘Adaletin kestiği parmak acımaz’ demekten de kendimi alamıyorum.
Ya da ‘kendi düşen ağlamaz’ demekten…
*
Ve yerel gündemin bana göre en önemli gelişmesine geldi sıra.
İlk duyduğumda Nisan ayının ortalarıydı. Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan’ın daveti üzerine katıldığım toplantıda detayları öğrendim. Fikir Ege-Koop Proje Grubu’nun. Açıklayan Hüseyin Aslan… Projenin adı İzmir Sağlık Serbest Bölgesi…
Tarih, 16 Nisan. Özetle, dünyada tek örneği Dubai’de olan bir projenin İzmir’de de uygulanmasını teklif ediyordu Aslan. Ve açıklamasını rakamlarla destekliyordu.
Dünyada sağlık harcamalarının ve sağlık turizminin geldiği noktayı gözler önüne seriyor, İzmir’in ‘Herkes için sağlık’ temasıyla ikinci kez aday olduğu EXPO yolculuğunda elini güçlendirecek en önemli argümanın ‘Sağlık Serbest Bölgesi’ atılımı olduğunu ortaya koyuyordu. Ve de projenin uygulama sahasını da daha işaret ediyordu Aslan. Yarımada bölgesi… Seferihisar, Urla, Çeşme ve Karaburun yani… Bölgede binlerce hektar boş ve kullanılabilir hazine arazisinin bulunması Aslan’ın bu alanı işaret etmesinin en önemli gerekçesiydi.
İzmir’in antik çağlardan itibaren ‘sağlık kenti’ hüviyetine sahip olduğunu biliyorduk.
Homeros’un İlyada’sında Kral Agemennon’un yaralı askerlerini tedavi ettirdiği kaplıcaların Balçova’da olduğu mesela… Dünyanın en eski termal tedavi merkezi olarak kayıtlara geçen Bergama’daki Allianoi’yi ‘bugünün idarecileri bilmese/anlamasa da’ dünya biliyordu. Sağlık temasıyla ilk defa EXPO yolculuğuna çıktığımız 2015’te elimizdeki en önemli argümanlar bunlardı.
*
İzmir’e Sağlık Serbest Bölgesi fikri de aslında antik çağlarda elde edip sonradan kaybettiğimiz ‘sağlık kenti kimliğini’ bir nevi geri alma hamlesi gibi gelmişti bana.
Ve de sağlık temasıyla ikinci kez başvurduğumuz EXPO 2020’yi kazanma yolunda en önemli adımdı.
Buraya kadar her şey güzeldi. Ama umutsuzluğum İzmir’in bizzat kendisiydi.
Kulislerin potansiyel Büyükşehir adayı Hüseyin Aslan’ın ortaya attığı bu fikre kim sahip çıkacaktı? Kentin kanaat önderleri, valisi, Büyükşehir belediye başkanı, milletvekilleri…
Yıllardır yumruğu aynı masaya vurmayı başaramayan İzmirliler bu konuda da bölünecek miydi? Sonuçta böylesine bir fikri sahiplenmek ve hayata geçirmek hükümete kalıyordu.
İzmir’den ortaya atılan bu fikre hükümet ne diyecekti?
 
16 Nisan’daki basın toplantısından bu sorularla ayrılıyordum. Muhtemelen Hüseyin Aslan’a birkaç isim destek olur, böylesine önemli bir hamle de İzmir’in gündemine gelen onlarca proje gibi karşılıksız kalır’ diyordum kendi kendime…
Ama yanıldığımı kısa sürede anladım.
Önce kabinenin beş önemli bakanı… Recep Akdağ, Binali Yıldırım, Ertuğrul Günay ve diğerleri. Ardından ana muhalefet partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu…
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Vali Cahit Kıraç
Hemen herkes ortaya atılan bu fikre sahip çıktı, destek oldu.
Hem de şaşırtacak bir hızla sahiplendi hemen hepsi.
Ve gelinen noktada sona gelindi. Hem de 60 gün gibi kısa sürede…
Geçtiğimiz günlerde İzmir Valiliğinde Sağlık Serbest Bölgesi zirvesi yapıldı. Yarımada bölgesinin kaymakamlarının da katıldığı toplantıda ‘nerede yapalım’ sorusuna yanıt arandı. Her kaymakam böylesi bir projeyi kendi ilçesine çekmek için arazi önerisinde bulundu.
Ve en büyük destek yine Ankara’dan kabineden geldi.
Sağlık Bakanı Akdağ, EXPO 2020 için gittikleri Paris’te İzmir Valisi Cahit Kıraç’a müjdeyi verdi. ”Önümüzdeki günlerde yurtdışından konunun uzmanı bir ekip gelecek. Bu ekibi İzmir’e göndereceğim” 9 Haziran’daki AK Parti İzmir kongresinde konu bizzat Vali Kıraç tarafından Başbakan Erdoğan’a aktarıldı. O’nun da desteği alındı.
*
Sağlık Serbest Bölgelerinin yasal altyapısı yaklaşık 10 ay önce bakanlar kurulu kararıyla atılmıştı. Ve de Bursa, Samsun ve Antep İzmir’den aylar önce yola çıkmıştı.
İzmir’de bu fikri ortaya atan isim Ege-Koop Başkanı Hüseyin Aslan’dı. Ve de İzmir, gazetecilik hayatım boyunca ilk kez bir fikrin etrafında bu kadar hızlı toplanarak beni şaşırtıyordu. Dahası beni şaşırtan Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan’ın tek başına 60 günde kat ettiği mesafeydi. Sağlık Serbest Bölgesi fikrinde gelinen noktayı gördükten sonra, ‘Demek ki oluyormuş’ diye düşünüyor insan. Demek ki İzmir gibi ‘yumruğunu uzun yıllar aynı masaya vurmakta zorlanan bir kentte bile’ istenince oluyormuş.
Gelinen noktada iş Vali Kıraç’ın yazacağı 2-3 satırlık bir başvuru yazısına kaldı.
İzmir, bakanlar kuruluna resmen başvuracak ve de istediğini bu kez alacak.
Dubai’den sonra dünyanın ikinci sağlık serbest bölgesi İzmir’de kurulacak.
Dünyaca ünlü ilaç üreticilerinin fabrikaları ‘serbest bölgede’ faaliyete başlayacak. Yerli sağlık markaları ise güçlenecek. Türkiye’nin milyarlarca doları bulan sağlık ithalatı azalacak ve daha da önemlisi binlerce İzmirli sağlıklı bir iş imkânına kavuşacak.
Şu anda bana göre ‘daldaki kuş’ olan sağlık temalı EXPO alınırsa ne ala…
Alınamazsa da artık ‘eldeki kuş’ olarak gördüğüm Sağlık Serbest Bölgesi İzmir’de kurulacak.
Kent bu alanda rotasını çizmiş, antik çağlardan sonra kaybettiği ‘Sağlık kenti İzmir kimliğine’ yeniden kavuşacak. Böylesine önemli bir fikri ortaya atıp bu noktaya getiren Hüseyin Aslan’ı yürekten kutluyorum.