GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
30 Ekim 2023 Pazartesi

İkinci Yüzyılın İlk Günü…

Gördünüz mü Egedesonsöz’deki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının fotoğraflarını… Arkadaşlar harika bir galeri yapmışlar. Mükemmel değil mi? Fazlası var inanın, çok daha fazlası…

Bugünkü yazımıza konuk olan Prof. Yahya Laleli’nin dediği gibi, “Hak ve özgürlüklerinden vazgeçmeden, uzlaştırıcı, barışçıl bir ülke olma vasfımızı sürdürüyoruz, sürdürmeliyiz.”

Başkan Tunç Soyer’in dünkü sözleri her şeyi özetliyor: Çok şanslıyız; bugünü yaşadık. Dolayısıyla çok mutluyuz, çok heyecanlıyız. İkinci yüzyılına girerken sorumluluklarımızın farkındayız. Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yolda yürümeye devam edeceğiz. Onun devrimlerinin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Cumhuriyetin, demokrasinin, barışın savunucusu olmaya devam edeceğiz. Çok mutluyuz, çok gururluyuz. Cumhuriyet, 100 yıldır kesintisiz barışı yaşattı. Etrafımızdaki coğrafya kaynarken eğer biz barışla yaşayabiliyorsak Mustafa Kemal Atatürk sayesinde. O yüzden hatıralarına, ilkelerine, devrimlerine sonuna kadar sahip çıkacağız.”

***

Şu dünyada kayıtsız koşulsuz hayranı olduğum yaşayan insan sayısı pek az. Onlardan birinden dün öğleden sonra harika bir mesaj aldım.

Düzen Laboratuvarı ile tüm dünyada saygın bir yer edinen, ürettiği Laleli Zeytinyağları ile alınabilecek tüm ödülleri alan Prof. Dr. Yahya Laleli’den gelen mesajı paylaşmak istiyorum “İkinci Yüzyılın bu ilk gününde”… Bu mesaj gerçek bir yurtseverin mektubudur. Ben öyle algıladım ve paylaşıyorum.

***

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını kutlarken, bu sürenin 83 yılını yaşamış, çift dal öğretim üyeliğinden sonra bağımsız olarak kurduğum Düzen Laboratuvarına 47 yıl hizmet vermiş bir birey olarak, kazanımlarımı ülkemin cumhuriyet, laiklik, eğitim kavramlarıyla bana verdiği imkânlara borçluyum. Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde modern öğrenime yönelik eğitim ve laiklik temelli medeni hukuk gibi ilkeleri esas alarak 1923’te kurulan Cumhuriyet sayesinde ülkemiz; yükseköğretim, bilim, kültür, sanat ve edebiyat alanında büyük bir değişim ve gelişim ivmesi kazandı. Ayrıca bu gelişim, ülkemizin farklı kesimlerinin bir arada yaşamasına imkân sağladı.

Çanakkale Savaşı öncesi, bugünkü komşu coğrafyalarda yaşanan istikrarsızlıklar, isyanlar ve ardışık kayıplarla giden savaşlar doğal olarak ülkemizi etkileyip, içine çekerken, toplumumuzu bu tür zorluklarla başa çıkmaya hazırladı.  Meşrutiyet ilan edildi, hatta Cumhuriyet ilkeleri gelişti.

Cumhuriyet’in ilanıyla ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ kavramını benimsememiz, Birleşmiş Milletler topluluğunun uygulamasını değiştirip Türkiye Cumhuriyeti’ni üyeliğe davet etmesiyle sonuçlandı. Komşu ülkelerdeki istikrarsızlıklara din, dil, ırk ayrımları ile değil, yalnız ‘insan’ kavramıyla bakarak, tarafsız, uzlaştırıcı ve barışçıl bir ülke olduğumuz, Balkan paktı gibi bir anlaşmanın uluslararası platforma yerleşmesine imkân verdi. Hak ve özgürlüklerinden vazgeçmeden, uzlaştırıcı, barışçıl bir ülke olma vasfımızı sürdürüyoruz, sürdürmeliyiz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin güç aldığı demokrasi, kadın-erkek eşitliği, ifade özgürlüğü, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü benimseyen laik devlet yapısı korunmalıdır. Bu yapı ve doğa sevgisine saygılı olma ilkelerinin çerçevesinde Avrupa Konseyinin kurucu üyesi olduk.  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin sözleşmeleri kapsamını benimsedik. Bu kavramlar içinde kalarak; kapsamlarını toplumların, ülkelerin, doğanın dengeli yaşamını artırmak üzere sürdürmeliyiz.

İlk yüzyılda yukarıda verilen ve verilemeyen kazanımlarla yaşamış bir fert olarak; Cumhuriyetimizin 2. yüz yılına geçişi coşku ve gururla kutlarken, aynı zamanda çok daha iyi olabilmek için öz eleştiri yapmak, kazandığımız yeterli mi diye sormak isterim ki 2. yüz yıl Türkiye’nin yüz yılı olsun!

Aklıma ilk gelen soru: Cumhuriyetin ilk çeyreğinde yakalanan gelişim ivmesini; eğitimden ziraata, kendine yeterlilikten ihracata, Osmanlı hukukundan medeni hukuk kavramlarındaki çeşitliliğin sürdürülebilirliğini neden sağlayamadık? Hatta yönetimler neden güç müdahalelerine maruz kaldı? 

Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılını, gücümüzü birleştirip, bütüncül olarak kültürel, ekonomik, fikirsel özgürlük düzeyimizi, aynı 1930’lardaki ivme ve çeşitlilikle, dönemin ‘Parlayan Yıldız’ı olacak hale getirelim, torunlarımız çok daha büyük bir coşku ve uluslararası katılımla kutlasınlar.

Ne mutlu bana ki Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşıyım!

(Bu yazı 20 Ekim 2023 tarihinde kaleme alınmıştır.)